Osmanlı Yemek Kültürü
Bir toplumun mutfağı; tarih, kültür, inançlar, ekonomi ve siyaset gibi farklı yönlerini yansıtır ve diğer toplumlarla temaslarının da etkisi altındadır. Türkler, Orta Asya’dan Batıya göç
Bir toplumun mutfağı; tarih, kültür, inançlar, ekonomi ve siyaset gibi farklı yönlerini yansıtır ve diğer toplumlarla temaslarının da etkisi altındadır. Türkler, Orta Asya’dan Batıya göç
Hayat bir yolculuktur. İnsanoğlu için dünya hayatı bazen taşınma, bazen sürgün, bazen de mukaddes bir göçtür. Denilebilir ki insan zaten göçmeye gelmiştir bu dünyaya. Bizim
Kur’ân’da birçok kavram, kıssalar aracılığı ile anlayışlarımıza yaklaştırılır. Bu kıssaların çoğunluğu peygamberlere dairdir. Temekkün kavramı, Hazreti Yusuf ve Hazreti Zülkarneyn kıssaları içinde geçen bir kavram
Dünyanın bir yerinde, Nice gurbet devrinde, Binler halkın seyrinde, Ezilmesin garipler! Dost, dostuna giderken; Sohbet, muhabbet derken… Gülüp bayram ederken, Üzülmesin garipler! Asılmaz levhalara, Varılmaz
Konum, yer ve mevki; duruş ise şekil ve biçim anlamlarına gelir. Bunlar, ilk akla gelen zahirî mânâlardır. İlave olarak “konum” seviye, paye ve makam, “duruş”
Adın güzel, Sense adından güzel Gönüllere şifa ay yüzün vardı. Saçların geceden uzun ve kara Ölüler dirilten can sözün vardı. Yetimliğin yaktı yıllarca içim Çöllerinde
Hakk’ın murad ve kelamına tercüman olma vazifesiyle gönderilmiş bulunan Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), aynı zamanda bir söz sultanıydı. Bugüne kadar herkesin derecesine göre ve
Tevhit açısından sanat ve tasarım, sadece bir estetik ve verimlilik meselesi değil, aynı zamanda İlahî hikmet ve cemali dünyaya yansıtmanın bir yoludur. Müslümanlar olarak bizler,
1990’lı yılların ikinci yarısında, bir üniversite öğrencisiyken, dersler arasındaki boşluklarda Necatibey Eğitim Fakültesinin eski kütüphanesine gider, kitaplara bakarak vakit geçirirdim. Burası aslında bir kütüphaneden ziyade
Kafatası kemikleri ve kat kat zarlarla korunmuş olan beynimiz, bir denizaltı gibi, beyin omurilik sıvısı içinde yüzmektedir. 1200–1500 gram ağırlığındaki beynimiz, sırlarla dolu bir hazinedir.
“Durgun sudan zehir bekle.”[1] diyordu İngiliz şair ve ressam William Blake (1757–1827). Yeryüzünün akışlarıyla bağlantısı kesilmiş sular bir süre sonra kokuşur ve zehir üretir. Anlatılmak