Farklı Mertebeleriyle Nefis-1
Dar bir çerçevede nefis; ruh, can, hayat, var olanın kendisi, insanın özü.. negatif konumuyla, insan mahiyetinde bulunan, âlem-i emirden, şeytanın tesir sistemi, santrali, şeytanlardan gelen
Dar bir çerçevede nefis; ruh, can, hayat, var olanın kendisi, insanın özü.. negatif konumuyla, insan mahiyetinde bulunan, âlem-i emirden, şeytanın tesir sistemi, santrali, şeytanlardan gelen
İftira, ilk münafıklardan günümüze kadar aciz, zayıf ve basit insanların kullanageldiği bir saldırı aracı olmuştur. O, tabiatları itibarıyla daima korkak ve ikiyüzlü olan münafıkların kalkanı
Belli nisbîlik ve izâfîliklerden sonra, farklı bir ufuktan bir kere daha “âşık” diyoruz: Birine gönlünü kaptıran ve derin bir alaka ile mahbuba bağlanana âşık deniyor
Gözlerimizle gördüğümüz kâinatı yaratan, insan nev’i değildir. Bu varlık nizamını devam ettiren de insanlar değildir. İnsanlık, sadece orada yer alan on binlerce türden biridir. Şu
Hak erlerince, Allah’a kulluğunu dünyevîliğe bağlayan, nifaka açık bir âbid ve Cennet mahrumu; Cennet dâhil uhrevî nimetlere dilbeste olan kimse, kurbet ve vuslat mahrumu bir
Âbid, ibadet eden, ubudiyette bulunan ve ubûdet hedefli yaşayan demektir. Diğer bir ifadeyle o, Allah’a kulluktan ibaret olan bu çok buudlu vazifeyi hususî bir cehd
Namazlarımızın her rekâtında okuduğumuz Fâtiha Suresinin birçok sırlı hususiyeti mevcuttur. Sahabeden Hz. Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) gönderdiği askeri
Kalbin celâlî ve cemâlî tecelliler arasında evrilip çevrilmesine şöyle yaklaşanlar da olmuştur: Kalb, nefis ile ruh-i insanî arasında nurani bir latîfedir; bir yandan nezd-i ulûhiyetten
Ceset bütün muhtevasıyla âlem-i halk’a ait insana bir emânet-i rabbâniye; kalb-i cismânînin ruhu mahiyetindeki latîfe-i sübhâniye ise, tıpkı ruh-u insan gibi zîşuur bir kanun-u emrîdir.
Latîfe-i rabbaniye; nazargâh-ı ilahî olmasının yanında, insânî ufka ulaşmanın da peyki, burağı ve vesile-i nuraniyesidir. Onun dilinden anlayanların ufkunda seyahat, bir iştiyak-ı likaullah yolculuğudur. Konunun
Ruh ötelere açık insanın en derin ledünnîliğini teşkil eder. O, insanın insan olarak kalmasında ve daha ötelere, ötelerin de ötelerine açılmasında sırlı bir kanat mahiyetindedir.
Kalb, insan anatomisi açısından, göğsün sol tarafında sanevberî (çam kozalağı) şeklinde önemli, hayatî bir uzuvdur. Sürekli hareket halindedir ve adeta emme-basma pompası vazifesi gören bir