Kur’ân-ı Kerim ve Meali Üzerine-2
Anlayanlar ancak onda anlarlar varlığı, kâinatların arka planını, insanı ve onun kalb ve ruh enginliğini; onun aydınlık dünyasında keşfederler doğru düşünmeyi ve tefekkürün hakiki kaynaklarını
Anlayanlar ancak onda anlarlar varlığı, kâinatların arka planını, insanı ve onun kalb ve ruh enginliğini; onun aydınlık dünyasında keşfederler doğru düşünmeyi ve tefekkürün hakiki kaynaklarını
Üzerim korkusu var sözlerimle, Sen sadr u sinesi geniş Sultansın; İştiyakım var sohbete Seninle, Sen benim için biricik cânânsın. Kalb ritmi değişir anılınca Sen, Âh
Derdimi bilen bir Sensin, Derde derman olan Sensin; Sürekli hazan esiyor, Ne olur nevbahar gelsin. Savruluyor tüm yapraklar, Gönül otağında ağyar; Bırakma bizleri Sensiz, Ey
Yıllar sonra yöneldim Senin sevgine, Sevdim diyemem her şeye rağmen yine. O sevgiye yetmez bu yaşaran gözler, İfade edemez onu kuru sözler. Ashabındı sevenlerin en
Günümüzde her şeyden daha çok, Allah’a karşı vazifesini yerine getirme şuuruyla gerilmiş mesuliyet nesillerine ve topluma rehber olabilecek ideal insanlara ihtiyaç var. İnsanlığı, birkaç asırdan
Arapça’da, korkma, ürperme, irkilme mânâlarına gelen havf; ıstılâhî mânâsı itibarıyla; şer’an haram olmayıp da daha hafif mertebede memnu bulunan bir şeyi işlemekten sakınma anlamına bir
“Aşk, aşk!” deyip sızlanıyorum her an, Silinsin dilden mâsivâ sevdası; Görünsün ötenin akı-karası Aşk ateşin olsun benimçün mizan… Doğ gönlüme gitsin bütün hüzünler, Derd-i hicranlarım
Sensiz geçen gündüzler kapkaranlık, Dönüp geleceğin pembe şafakta; Yürüdüğümüz yol bitevî dağlık, Bu fâni ömür gayrı son durakta… Bilmez aşkı cayır cayır yanmayan, Marifet, muhabbet
Doğ gönlüme ki tatminim diyeyim, Doğmazsan eğer inleyen bir neyim; Canda Sensin, canda Sensin ey Cânân! Sevmek Seni hep gayem olsun benim, Düşe kalka da