(Nurefşan’ın anısına…)
Sen ağla ki gülüyorsa ahmak kurusun
Masuma doymayan toprak kurusun
Gözyaşın yağmur olsun güllere teşne
Baharı getirmiyorsa revnak kurusun
Cihanın Güneşi girmezken kalbe
Ecdaddan dem vuran ahlak kurusun
Feryad-ı masumum inletirken arşı
Benliğinden âh duymayan kulak kurusun
Göz önünde dururken bunca devâhi
Şakrak yazılı kitapta yaprak kurusun
Haşyetullah ile şak şak olurken taş
Zulümden titremeyen yürek kurusun
Hayâ sıyrılmışken, ar yokken bunca,
Üryan kalmış ruhlarda şakak kurusun
Mazluma kefen olup da zalime gölge
Hüzünsüz dalgalanan bayrak kurusun
Kurumuş arz-ı halleri yeşertmek varken
Kudreti masuma akan ırmak kurusun
Can vermek varken sekerât-ı millete
Mazlum âhı çıkaran kaynak kurusun
El açıp tutmak varken gölgendekini
Maziye takılıp kalan idrak kurusun
Sürgüne yenik düşmüş başlarda gezen
Hicret-i lâ idrak kalpak kurusun
Kalemin elinde iken yazmazsa hakkı
Şehadet getiren o parmak kurusun