Moleküler Seviyede Harikulade Uyum

“O değil mi seni yaratan, bütün vücut sistemini düzenleyen ve sana dengeli bir hilkat veren.” (İnfitar, 82/7).

Aristo’ya göre sanat taklittir, çünkü insanı sanata yönelten şey, onun tabiatının derinliklerinde var olan taklit etme ve âhenk oluşturma sevk-i ilahîsidir. Bu sebeple sanatkâr, tabiatı taklit eder. Ressamlar ve heykeltıraşlar canlıları resmederken onları ucube şeklinde yapmaz. Normalde nasılsa ona benzetmeye çalışır ve bu işte mâhir oldukça, sanatçının sanatının değeri artar. Mesela insanı çizerken sağ elini soldan daha uzun ya da sağ ayağını soldan daha kısa yapmazlar. Bedene ait çizimler, fıtrî hâldeki gibi simetriktir. Hayvanlar büyük çoğunlukla iki taraflı simetri gösterdikleri gibi bir kısmı radyal (merkezden kenarlara doğru) ve küresel simetri de gösterebilir. Bitkilerin yaprak, çiçek ve meyveleri de farklı düzende simetriler gösterirler. Ressamlar da onların bu yaratılış düzenine göre sanatlarını icra ederler.

Bu simetri; Rabbimizin, mahlûkatın ihtiyaçlarını bütün incelikleriyle bilen ve karşılayan anlamına gelen El-Latîf,her şeyi uyumlu, kusursuz, benzersiz ve ihtiyaca göre yaratan mânâsındaki El-Bâri ve varlıklara en uygun suretlerini veren El-Musavvir gibi isimlerinin tezahürüdür.

Organlarımız; şekil, büyüklük ve konumları itibarıyla, birbirleriyle uyumlu bir biçimde bizlere ihsan edilmiştir. Mesela tek gözümüz veya kulağımız olsaydı, üç boyutlu ve derinlikli göremeyecek veya seslerin yönünü ve mesafesini tahmin edemeyecektik. El ve ayaklarımız birbirinden farklı uzunlukta olsaydı, yürümemiz çok zor olacak ve bu dengesizlik vücudun duruşunu da bozacaktı.

Vücudun orta hattının iki yanında kalan sağ ve sol yarımlarının simetrisi, birbirinin aynadaki görüntüsü gibidir. Bu yüzden sağ el ve ayaklarımızın parmaklarının dizilişi soldakilerin tersinedir. Uzuvlardaki bu iki taraflı simetri olmasaydı ve her iki kol veya ayak aynı yöne bakıyor olsalardı, birçok işi yapamazdık. Arabaların sağ ve sol kapılarını birbirinin yerine takamadığımız gibi, sağ ve sol uzuvlarımız da aynı büyüklükte, fakat ters yönde yaratılmıştır. Tabiî ki ihtiyaca göre kalb, pankreas, dalak ve mide gibi bazı organlarımız, bu simetrinin dışında, tek ve en uygun yerde konumlandırılmıştır.

 

Kiral Moleküller

Çoğumuz günde birkaç kez ayna karşısına geçeriz. Dikkatli baktığımızda, sağ tarafımız, aynadaki görüntümüzün sol tarafı olarak görünür. Mesela sağ elimizi kaldırsak görüntümüzde sol el kalkacaktır.

Stereokimya, moleküllerin üç boyutlu hâlini inceler. Aslında moleküller yassı bir yaprak gibi değil, üç boyutludur. Şeker benzeri bazı organik moleküllerin bütün atomları ve bağlantı noktaları aynı olmakla beraber, ayna görüntülerindeki gibi, üç boyutlu iki molekül birbiriyle örtüşmez bir şekildedir. Bu tür moleküllere Yunanca “el” anlamına gelen “kiral moleküller” adı verilir.[1] Bu moleküller, sol elli (L-enantiyomerik) ve sağ elli (D-enantiyomerik) olarak adlandırılır. İnsanların daha çok sağ veya sol elini kullanması gibi, moleküllerin de sağı ve solu vardır.[2] Civata-somun münasebetinde olduğu gibi, moleküllerin de sağa sola dönen kıvrımları vardır ve bu, birbirlerine uyumları ve fonksiyonları açısından çok önemlidir.

Amino Asitler ve Şekerler

Kiral yapıya sahip olan amino asit ve şeker molekülleri, vücudumuzdaki her unsur gibi çok hayatî vazifeler eda eder. Proteinlerin yapı taşı ve 20 çeşidi olan amino asitlerin sıralanışı genetik kodumuzda şifrelenmiştir. Şeker (riboz, deoksiriboz), fosfatla birlikte vücudumuzun genetik program kitabının ana omurgasını teşkil eder. Bu iskelete bağlanan yan dallar olarak azotlu bazlar da bu kitabın (DNA ve RNA) şifreli harfleridir.

Amino asit ve şeker molekülleri, laboratuvar ortamında elde edilecek olsa, %50 sağ elli amino asit ve %50 sol elli amino asit ve aynı oranlarda şeker meydana gelir. Fakat vücudumuzda gerçekleşen reaksiyonlar, ilahî ilim, kudret, irade ve hikmetle takdir ve icra edilir; DNA ve RNA’daki şeker molekülleri ve bütün proteinlerdeki amino asitler sadece bir yöne dönük olarak sentezlenir. Moleküllerin uyumu için bu yapı gerekmektedir, aksi halde DNA ve RNA sentezi çok zor olacaktır. Evet, bütün şekerler sağ elli iken, amino asitler sol ellidir.

Bu reaksiyonlara bakınca, ya moleküllerin olması gereken doğru yönünü hücre belirliyor diyeceğiz (Hücrenin aklı mı var?) ya da atomları harika alt parçacıklarıyla var eden ve onlara başka atomlarla bağ yapabilme özelliği veren kim ise moleküllerin sağ elli veya sol elli olmasına karar veren de O’dur diyeceğiz.

Kiralite,[3] ilaç üretimi gibi konular başta olmak üzere tıpta çok önemlidir. Kiral moleküllü ilaçların mümkünse sadece sağ kollu veya sol kollu olarak üretilmesi gerekmektedir. Bunun için laboratuvarlarda özel çalışmalarla istenilen molekül elde edilmektedir. Çünkü farklı şekilde yönlendirilmiş moleküller, vücuttaki diğer moleküllerle olumsuz reaksiyon verebilmektedir.

Madde ve Mekanizma

Burada hem malzemenin hem de reaksiyonu işleten mekanizmanın gizli bir elin kontrolü altında olduğu açıkça görülmektedir. Bir misalle açıklayacak olursak: Bisiklet üretiminde; pedal, tekerlek ve fren gibi parçaların hangi malzemeden imal edileceğine karar verilir. Malzemeler yanında, bisikleti hareket ettirecek mekanizma da çok önemlidir. Bu mekanizmadaki zincirin uzunluğu, şekli ve materyali de düşünülmeli, dizayn edilmelidir.

Peki, bisiklet değil de bir uçak yapacak olsaydık, düşünülmesi gereken detaylar ne kadar da kompleks bir hâl alırdı, değil mi? İşte her bir hücremizde gerçekleşen hâdiselere, gerekli olan maddenin yaratılması ve o maddelerin yer aldığı sistemlerin işletilmesine dikkat ettiğimizde, bir uçağın imali, bu muhteşem yaratılışın yanında çok basit bir seviyede kalmaktadır.

Moleküler seviyede muhteşem bir uyum ve sistemin gözlendiği, son derecede kompleks hücre mekanizmasının çok küçük bir parçası bile hayret uyandırmaktadır. Yaratılış hakkındaki bu harika detayları öğrendikçe de her şeyin Hâlık’ı, Mâlik’i ve Hâkim’i olan Rabbimize imanımız artmaktadır.

Taklidî imanla Rabbimizi hakkıyla bilemeyiz. Tahkikî imanı elde etmek için ise O’nun isim ve sıfatlarının tezahür ve tecellisi olarak varlık sahnesine çıkmış eserlerindeki ince nakışlara bakarak tefekkür yolculuğuna çıkmamız gereklidir.

Dipnotlar

[1] Atsushi Tamada, “Chiral Neuronal Motility: The Missing Link between Molecular Chirality and Brain Asymmetry”, Symmetry, 2019, 11(1), 102, www.mdpi.com/2073-8994/11/1/102/htm

[2] “The Handedness of the Universe”,  quantummechanics.ucsd.edu/ph87/ScientificAmerican/Sciam/Hegstrom_The_Handedness_of_the_universe.pdf

[3] “Molecule of the Day: Chiral Biological Molecules”, iverson.cm.utexas.edu/courses/310N/MOTD%20Fl05/Chiral.html

Bu yazıyı paylaş