Bosworth Smith
“(Hazreti) Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] daimî bir ordusu, koruması, sarayı, sabit bir geliri yoktu. Hakk’a dayanarak insanları idare ettiğini söyleme hakkına sahip biri varsa, bu Muhammed’di, çünkü alışılagelmiş beşerî araçları ve destekleri olmadan bu güce sahipti.”[i]
“(Hazreti) Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] insan kurban etme, kız bebekleri öldürme, kan davaları, sınırsız çok eşlilik, kölelere karşı kasten zulüm, içki ve kumar gibi yasakladığı, hatta ortadan kaldırdığı uygulamalar, Arabistan ve komşu ülkelerde önü alınamadan devam ediyordu.”[ii]
“Kimse (Hazreti) Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] yaptığını yapamazdı (Onun vazifesine, davasına ve Tanrı tarafından gönderildiğine kesin bir inancı vardı; işte bu yüzden bir inkılap meydana geldi). Bu noktada, davasına adanmış bir insanın, hedefine sabırla ve çile çekerek ulaştığını ispatlayan her şey vardır.”[iii]
“O, karakterini taçlandıran bir güzellik olan tevazusunu ve samimiyetini, hayatının sonuna kadar devam ettirdi.”[iv]
[i] Bosworth Smith, Mohammad and Mohammadanism, London: Smith, Elder & Co., 1876, s. 235.
[ii] A.g.e. s. 125.
[iii] A.g.e. s. 127.
[iv] A.g.e. s. 18.