Ağaca Tırmanan Balıklar

“Balık kavağa çıkınca” deyiminin ilgi çekici bir hikâyesi vardır. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan noktasında karşılıklı olarak yer alan Rumeli Kavağı ve Anadolu Kavağı’nda akıntının fazla olmasından dolayı balık tutmak neredeyse imkânsızdır. Balığın bollaştığı ve dolayısıyla fiyatının düştüğü zamanlarda, Kavaklar’a götürülüp satıldığı görülür. Sair zamanlarda düşük fiyatla balık almak isteyen müşterilere, balıkçılar tarafından verilen cevap ise “O fiyat, ancak balık Kavak’a çıkınca olur.” şeklindedir. Söz konusu durumun daha sonra olacağını anlatmak için kullanılan “balık kavağa çıkınca” deyimi buradan çıkmış, ancak zaman içinde deyimde geçen “kavak” kelimesi semt anlamını kaybedip “kavak ağacı” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Deyimin kazandığı yeni mânâ, balıkların ağaçta yaşamalarının ihtimal dâhilinde olmadığını vurgulamakta, dolayısıyla bahsi geçen hususun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini ifade etmektedir.[1] Ancak karada da yaşayabilecek donanımla yaratılan bazı balık türlerinin ağaca bile tırmanabilmesi, bu deyimin kullanımını sorgulatacak gibidir!

Canlılar, yaşadıkları ortamın gereklerine uygun doku ve organlarla yaratılmışlardır. Havadan sekiz yüz kat daha yoğun olan suyun altında hayatı idame ettirmek zordur. Sonsuz rahmet sahibi Rabbimiz, su altındakilerin hayatlarını sürdürebilmeleri ve daha kolay hareket edebilmeleri için onlara hususî organlar bahşetmiştir. Balıkların sürtünmeyi azaltıp daha az enerji harcamalarını sağlayan vücut şekilleri ve kaygan derileri, suda kolay hareket etmeleri için kürek şeklinde yüzgeçler, su akıntısını algılayan yanal çizgi organı ve suda erimiş oksijeni alabilecek solungaçlar temel donanımlardır.[2]

Solungaçlar, balıkların başının her iki yanında yer alır. Kemikli balıklarda solungaçların üzeri hareketli bir kapakla korunmuş olup bu kapakların körük gibi hareketiyle ağızdan giren suyun solungaçlardan geçmesi sağlanır. Suda bulunan oksijen oranı, havadaki oksijen oranından yaklaşık 30 kat daha azdır. Solungaçlara giren ve çıkan kılcal damarların birbirine paralel fakat aksi yönde seyretmesi (ters akım prensibi) ve basınç farkı sebebiyle, ince damar cidarları ile solungaç epiteli arasında oksijen ve karbondioksit alışverişi olur. Böylece suyun içindeki oksijenden en üst seviyede faydalanılır. Solungaçlardan ayrılan oksijenli kan, bütün vücudu dolaşır ve organların ihtiyaçları yerine getirilir. Normal şartlarda, karada yaşayacak bir hayvanın, solunum epitelinin kurumaması için akciğerler gibi vücut içinde gizlenmiş olmaları gerekir. Solungaç epiteli ise karada çok kısa zamanda kurur ve solunum yapamaz.[3]

Akciğer Solunumu Yapan Deniz Canlıları

Rabbimiz bütün âlemlerde dilediği gibi tasarruf eder. Bu yüzden farklı çevrelere uyum sağlayabilecek özel hayvanlarla sanatını göstermiştir. Mesela memeli canlılardan olan yunuslar, balinalar ve foklar, neredeyse balık kadar iyi yüzen bir kuş olan penguen, sürüngenlerden deniz yılanları ve kaplumbağaları gibi hayvanlar, denizlerde yaşamalarına rağmen akciğerleri yardımıyla solunum yaparlar. Bu hayvanlar deniz yüzeyine sık sık çıkarak nefes alırlar ve bu sayede su altında saatlerce kalabilirler. Hayvanlar âlemindeki bu tür istisnalar, kuşlarda da gözlemlenir. Deve kuşunun, penguenin ve kivinin kuş olduğu hâlde uçamaması da Rabbimizin gözler önüne serdiği hususî sanatlardır.

Balıkların bilinen hayat alanı denizler ve tatlı sulardır. Bununla birlikte yüzgeçlerini ve kuyruklarını kullanarak suyun dışında yürüyebilen ve hatta ağaçlara tırmanabilen, karada da solunum yapabilen bir balık grubu, insanı hayrete düşürür.

Ağaca Tırmanabilen Balık

Anabas testudineus, Anabantidae familyasından olan bir balık türüdür. Bu balıkların kafalarının kulak bölgesinin arkasında geniş bir kemiğin üzeri ince solunum epiteli ile kaplı olup yüzme kesesi veya hava kesesinin de yardımıyla kurumadan, bir göletten diğerine, karada birkaç yüz metre göç edebilir. Vücutları ince, saydam ve çok yumuşak (leptoid) pullarla kaplı olduğundan sürtünme azalır ve hareket etmesi kolaylaşır. Güneydoğu Asya ülkelerinde, Hindistan’dan Endonezya’ya kadar bataklıklarda, göletlerde, nehirlerde ve akarsularda bulunabilirler. Tayland, Kamboçya, Malezya, Myanmar, Nepal, Laos ve Vietnam’da yaygındır. Bu balık göçmendir ve deniz veya nehirlerin derinliklerinde bulunur. Barınak olarak kalın bitki örtüsünü tercih eden bu tür, bulanık veya durgun sular gibi zor şartlarda hayatta kalabilir.[4]

Anabas, gıda aramak için karada göğüs yüzgeçlerinin birkaç dikenini ayak gibi kullanabilecek kabiliyette yaratılmıştır. Ayrıca hareket için yüzgeçlerini ve kuyruklarının desteğini kullanarak karada kısa mesafe yol kateder, bu yüzden “yürüyen levrek” olarak da bilinir.[5]

Bu aileden gelen balıklar genellikle su yüzeyindeki hava kabarcıklarını soluklar. Yiyecek kıtlığı, aralarındaki rekabetin artışı veya yaşadıkları bölgedeki suyun azalması gibi elverişsiz durumlarda, yeni bir yuva aramak için dışarı çıkarlar. Aslında akıntısı fazla olan sularda yaşayabilen bu türler, akıntının yavaş olduğu yerlere yönelirler. Tırmanıcı balık, genellikle gece veya sabahın erken saatlerinde sudan çıkarak karada ilerlerken ağaçlara bile tırmanabilir. Tırmanma için solungaç epitelini destekleyen kemik plakları kullanır.[6] Anabas, atmosferik oksijene çok bağımlı olduğundan, hava girişi olmayan kapalı suda uzun süre kalırsa boğulur. Bu tür, su dışında, 10 gün kadar hayatta kalabilir.[7]

 

Karada Nasıl Nefes Alır?

 

Tırmanıcı levreklerin solungaçlarının üzerindeki ilave solunum yüzeyine “labirent” adı verilir. Solungacın arkasındaki bir boşluğun üzerinde yer alan labirent, hayvanın su yüzeyinden atmosferik oksijeni solumasına izin verecek şekilde takdir edilmiştir. Labirent içindeki boşluklar, “lamel” adı verilen ince kemiksi plakalardan oluşan birçok küçük bölme şeklindedir. Lameller, oksijenin geçebileceği kadar ince zarlarla kaplıdır. Hassas ölçülerle donatılan hava ile zarların arası sadece 0,12—0,3 μm’dir ve bölmeler birbirlerinden incecik sütunlarla ayrılır. Bu kemik sütunların üzerini döşeyen zarların içindeki kan, oksijeni daha kolay emer. Bu sayede balık uzun süre havadaki oksijeni soluma kabiliyetine sahiptir. Zengin kılcal damar sistemi ile çok geniş bir solunum yüzey alanı sağlanmış olmaktadır.[8]

Bu türde gördüğümüz labirent sistemine benzer, solunum yüzeyini artırmak için yaratılmış, çok çeşitli destek solunum zarlarıyla kaplanmış sistemler, düşük oksijen seviyelerinde yaşayan balık türlerinde görülür. Atmosferik havayı soluma kabiliyetine sahip kılınmış 370’ten fazla balık türü vardır. Özellikle bu ailenin Betta ve Gurami türleri, kısa süre bile olsa karada solunum yapabilen balık türlerinin en büyük kısmını oluşturur. Bu gruptan balıklar, yüksek sıcaklık ve sığ sulardan dolayı oksijenin yetersiz olduğu bölgelerde yaşayabilirler.

Karada Yaşayabilen Diğer Balık Türleri

Karada yaşayabilen balık türleri; bataklıklar, göller, kanallar, havuzlar, küçük çukurlar, pirinç tarlaları, su birikintileri ve ana nehir kanalları dâhil olmak üzere birçok farklı habitatta görülürler. Yağışlı mevsimlerde, bu tür balıklar sular çekilirken geçici olarak çamurlu zemine gömülür ve beklerler. Bazıları etraflarına mukus maddesinden, su geçirmez bir kılıf salgılayarak, içeriye bir miktar su alır ve böceklerin koza hâli gibi kurak mevsimin geçmesini bekler. Daha sonra da derilerinin nemli kalması şartıyla karada birkaç yüz metre mesafe kat edebilirler. Karada yürümeleri ve yol almaları düzenli olarak gerçekleşmez; bu ihtiyaç daha çok kirlenme veya su eksikliği ile alâkalıdır. Bu tür durumlarda balığın daha uygun bir hayat sahası bulması gerekmektedir.

Dev Çamur Zıpzıpı (Periophthalmodon schlosseri): Doğu Hint Okyanusu ve Batı Pasifik Okyanusu’nun tropikal kıyılarına has bir balık türüdür. Tatlı, acı ve tuzlu suda yaşar. Dev çamur zıpzıpı, en tuhaf balıklardan biridir, çünkü derin sulara dalabilir ve ağaçlardan sarkabilir. Çamurlu bir yüzeyde hızla hareket edebilir ve suyun içinde ve dışında nefes alabilir. Çamur zıpzıpı yürüyebilir, zıplayabilir ve ağaçlara tırmanabilir, bu yüzden “yürüyen balık” olarak bilinir.[9]Çamurun içindeki bir delikte yaşar ve gelgit çekildiğinde dışarı çıkar. Çamurlu yüzeyde hızla yüzer ve suya girip çıkabilir. Bir seferde iki güne kadar karada yaşayabilir. Çamur zıpzıpının derisinin yüzeye yakın kısımlarında kan damarları vardır, böylece solungaçlarından su geçmiyorken de havanın oksijenini emebilir. Çamur zıpzıpları, derileri nemli kaldığı sürece su dışında 60 saate kadar hayatta kalabilir. Akciğerleri olmadığı hâlde içinde erimiş oksijen bulunan suyu, solungaç keselerinde depolayabilir. Suyun dışındayken kurumaması için solungaçlarını dışa doğru kapatır. Ağız yanlarındaki keselerde depoladığı suyun oksijeni azaldıkça çamur zıpzıpı periyodik olarak atmosferik havayı yenilemelidir.[10]

Mangrov Dere Balığı (Kryptolebias marmoratus): Bu balık, acı sularda ve deniz sularında yaşar. Florida, Orta Amerika ve Güney Amerika kıyılarında bulunur. Sıcaklık ve tuzluluk değişimlerine dayanıklıdır. Mangrov dere balığı, karaya atlamak için kuyruk çevirme hareketi yapar. Başını, vücudunun geri kalanı üzerinden kuyruk ucuna doğru çevirerek zıplama tekniğiyle karaya çıkar. Mangrov ağaçlarının yaprakları, böceklerin yuvalarını yapması için idealdir ve Mangrov dere balığı bu yuvaları bulup yuvaların içindeki böcekleri avlar. Azot atıklarını deriden dışarı atarken su ve besinleri tutmak için solungaçlarını değiştirir. Suya girmeden 66 güne kadar yaşayabilir. Bu süre zarfında, derisini solunum için kullanır ve Rezzak Rabbimizin kendisine ikram ettiği ağaç kütüklerinin çürüyüp boşalmış kovuklarındaki böcekleri yiyerek beslenir.[11]

Tırmanan Yayın Balığı (Lithogenes wahari): Venezuela ormanlarında yaşayan bu balık, kuyruğunu ve ağzını kullanarak kayalara tutunma ve tırmanma kabiliyeti ile bilinir. Başının ve kuyruğunun koruması için kemikli bir zırha sahip kılınmıştır. Güçlü kalça yüzgeçleri, bacaklara benzer. Ayrıca mukavemetli ağzı ve yüzgeçleri, su akıntıları sırasında kayalara tutunup tırmanmasını sağlar. Mükemmel kalça yüzgeci vesilesiyle ileri ve geri hareket edebilir.[12]

Tropikal Güney Amerika’da yaşayan bu tür, yayın balığı ailesine dâhil edilmektedir. Kalça bölgesini teşkil eden leğen kemiğinin tutma ve tırmanma hususiyetinin kendi kendine veya tesadüfen oluşmasının mümkün olamayacağını, selim kalbleriyle akleden bütün insanlar bilir. Balığın zaman zaman karaya çıkıp hareket etmesinin, ileride bu yüzgecin ayağa dönüşmesini sağlayacağı iddiasının da ne kadar yanlış olduğu, bütün genetikçiler tarafından bilinir.

Bu tür balıkların farklı özelliklerde ve şekillerde yaratılmaları, yeryüzündeki düzene ve kanunlara aykırı olmayıp Allah’ın (celle celâluhu) her şeyi dilediği gibi yaratıp yaşattığını gösterir. Canlılar, İlahî kanunlarla belirlenen biyolojik prensipler çerçevesinde, belli bir düzen içinde sınıflandırılabilecek özelliklerde yaratılmış olmakla beraber, Allah (celle celâluhu) iradesini kendi kanunlarıyla sınırlandırmaz; dilerse ülfetle gaflete düşülmemesi için farklılıklar sergileyerek farklı kalıp ve desenler de gösterir. Rabbimiz her zaman eşsiz ve sonsuz sanatının inceliklerini farklı sahnelerde sergileyerek ilminin, kudretinin, iradesinin ve hikmetinin sınırsızlığı ile yeni tefekkür kapıları açar.

Dipnotlar

[1] “Balık Kavağa Çıkınca Deyiminin Ortaya Çıkış Hikâyesi”, www.kompozisyonornekleri.net/2016/02/balk-kavaga-cknca-deyiminin-ortaya-cks.html

[2] “4 Unique Fish That Climb Trees”, jaljeev.com/fish-that-climb-trees/

[3] “Dissolved Oxygen”, www.fondriest.com/environmental-measurements/parameters/water-quality/dissolved-oxygen/

[4] “Anabas”, en.wikipedia.org/wiki/Anabas

[5] “Fishing for climbing perch, 365angler.com/species-profile-climbing-perch/

[6] E. Nuralam ve ark. “The Anatomy of Respiratory Organ of Climbing Perch (Anabas testudineus)”, Proceeding International Conference on Science and Engineering, March 2019, vol. 2, s. 83–86.

[7] “Anabas: Climbing Perch”, www.faunafondness.com/anabas-climbing-perch/

[8] “What Is The Labyrinth Organ?”, www.aquariadise.com/what-is-the-labyrinth-organ/

[9] “Walking with Mudskippers: A Fish That’s Happy Out of Water”, roundglasssustain.com/species/mudskipper

[10] “Giant Mudskipper”, www.ecologyasia.com/verts/fishes/giant-mudskipper.htm

[11] K. J. Ong ve ark. “Gill morphology of the mangrove killifish (Kryptolebias marmoratus) is plastic and changes in response to terrestrial air exposure”, J Exp Biol, 2007, 210/7, s. 1109–1115.

[12] “Climbing Catfish Found, Named”, scienceblogs.com/zooillogix/2009/01/22/climbing-catfish-found-named

Bu yazıyı paylaş