Düşünce ve Aksiyon Arasında Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Entelektüel Biyografisi

Tarihçi ve eğitimci Ori Z. Soltes’in kaleme aldığı Düşünce ve Aksiyon Arasında Fethullah Gülen’in Entelektüel Biyografisi adlı kitap, okuyucularıyla buluştu.

Batılı düşünürlerin Hizmet Hareketi ve muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında yazdıkları yazılarda, Hizmet Hareketi hakkında neler düşündükleri, mevcudu nasıl değerlendirdikleri ve geleceğe nasıl ışık tuttukları, merakla ve yakından takip ediliyor.

Son dönemde Anwar Alam’ın Allah Rızası İçin: Hizmet Hareketi’nin Başlangıcı, Gelişimi ve Söylemi, Jon Pahl’un Fethullah Gülen: Hizmet Yolunda Bir Ömür gibi İngilizce yayımlanan eserlerinin ardından, Soltes’in kitabı da literatürde yerini alıyor. Bu çalışma, güncel konularda yapılan özgün yorumları ve Hizmet’e gönül vermiş insanlarla yapılan röportajları içermesi ile dikkat çekiyor. Soltes’in, Hocaefendi’nin hayatını akıcı ve anlaşılır bir tarzda dile getirdiği görülüyor.

Kitap hakkında Jon Pahl, “Bu kitap Fethullah Gülen hakkında bilgisini ve anlayışını derinleştirmek isteyen herkese verilebilecek bir hediyedir.” derken, James C. Harrington, “Ori Soltes, Gülen’in manevî hayatını, entelektüel yolculuğunu ve sosyal İslam düşüncesi çerçevesinde farklı toplumlara yaptığı hizmetleri etkili bir dille anlatıyor.” diyor.

Kitap altı bölümden oluşuyor. Soltes bu bölümleri okuyucuyu sıkmayacak şekilde bir kitaba sığdırarak bize muhterem Hocaefendi’nin “küçük dünyası”ndan başlayarak dünyaca tanınan bir İslam âlimi, entelektüel ve eğitimci oluşuna uzanan bir ufuk turu yaptırıyor. İsminden de anlaşılacağı üzere bu kitap, sadece Hizmet Hareketi’nin temelleri, gelişimi ve tarihini ele almakla kalmıyor; muhterem Hocaefendi’nin hayatını anlatarak Gülen’in felsefesinin ve düşüncelerinin Hizmet Hareketi’nde nasıl makes bulduğunu, yorumlar ve röportajlar yardımıyla gözler önüne seriyor.

Bu röportajların birinde, muhterem Hocaefendi’nin tedrisinde bulunan bir öğrencisi şunu ifade ediyor: “Ben kendimden vazgeçsem bile, biliyorum ki o benden vazgeçmez.”[1] Yüce bir gayeye adanmış kâmil bir insanın hayatını okurken, “Ancak işte böyle birinin hayatı, düşünceleri ve idealleri gönüllerde karşılık bulabilir.” diyorsunuz.

Farklı ülkelerde yaşayan kişilerle yapılan röportajlarda, muhterem Hocaefendi ve Hizmet Hareketi hakkında dile getirilen bazı cümleler ise şu şekilde:

“O sadece sözleriyle değil, hayatıyla da örnek olan biridir.”[2]

“Her sabah yeni bir Hizmet Hareketi ile karşılaşıyorum ve bu beni heyecanlandırıyor.”[3]

“Gülen’in rol modelliği, düşüncelerini destekleyen aksiyonlarından kaynaklanıyor.”[4]

“Gülen’in mesajı, evrensel barış için bütün insanlığı kucaklamak ve bu barışın insan sevgisi üzerine bina edilmesidir.”[5]

“Onunla ilk tanıştığımda, maneviyatı yanında çok nazik, cömert ve cana yakın olduğunu fark ettim.”[6]

“Hizmet insanlarını iyi, cömert ve güvenilir olarak buldum.”[7]

“Gülen, başarılı bir eğitim projesiyle Türkiye’yi dünya arenasına çıkaran kişidir.”[8]

“Gülen’in İslam anlayışı, evrensel ve medenidir.”[9]

“Hizmet Hareketi çok kapsayıcı: Doğu’ya açık, Batı’ya açık, diyaloğa açık.”[10]

“Gülen’in bir konuşmasında, ‘Kavga etmeye gerek yok, konuşalım.’ demesi beni çok etkilemişti.”[11]

“Gülen sohbetlerinde insanî değerleri ele alıyor ve bunu önemli görüyorum.”[12]

“Beni etkileyen şey, farklı inançlara sahip insanların diyaloğa açık ve anlayışlı olmaları.”[13]

“Beni Hizmet Hareketi’ne ait bir kurumun girişine konulan broşürlerin arasında, bu hareketi eleştiren fikirlerin de iktibas edildiği broşürlerin olması etkilemişti. Hizmet Hareketi hiçbir şeyi saklamıyor; farklı fikirleri dürüstçe tartışıyor ve mesajlarını kesinlikle anlaşılır bir şekilde sunuyor.”[14]

“Gülen’in hayatı beş temel unsur, model veya ilişkiyle açıklanabilir:

1) Şiddet unsuru olmayan faaliyetlere katılımın sağlaması.

2) İlkeli olunması ve çoğulculuğa dikkat etme prensibinin her alanda tatbik edilmesi.

3) Bu dünyada yaşayan insanların acısının derinden hissedilmesi ve bu acıyı hafifletme adına girişimde bulunulması.

4) Manevî ve bilimsel okuryazarlığa birlikte önem verilmesi.

5) Sosyal bir girişimin kurumsal modelinin ortaya konulması.”[15]

Aynı bölümde yazar, yaşlı ve genç nesiller arasında yaptığı gözlemlerini ve yaşadıkları tecrübeleri şu şekilde dile getiriyor: “Konuştuğumuz insanlar arasında nesil farkları olsa da Hizmet kültürü söz konusu olduğunda çok benzeşiyorlar ve hadiseleri benzer bir tarzda değerlendiriyorlar… Hizmet insanlarının hâl, davranış ve yaşayışlarına şahit olduktan ve uzun gözlemlerden sonra o kadar senkronik ve uyumlu olan bir durumla karşılaşıyorsunuz ki Hizmet Hareketi’ni bilmeyen bir kişi, bu insanları aynı okulda eğitim görmüş, çok yetenekli bir tiyatro topluluğu zannedebilir.”[16]

Kitabın ilk bölümünde, muhterem Hocaefendi’nin yetiştiği aile ortamının onun hayatındaki tesirlerinin konu edildiği kısa bir hayat hikâyesini görüyoruz. Küçük yaşlardan itibaren ruh ve düşünce dünyasının nasıl şekillendiğinden, Müslüman âlimler ve düşünürlere ait eserlerle birlikte Batı klasiklerini de okuyup farklı konulara nasıl vâkıf olduğundan, üstün ahlakı ile insanlara nasıl örnek teşkil ettiğinden ve hitap ettiği toplumun psikolojik durumuna göre bir üslup kullanmasının ne tür sonuçlar doğurduğundan bahsediliyor.[17]

Aynı bölümde muhterem Hocaefendi’nin aksiyoner karakterinin etkisiyle Hizmet Hareketi’nin kısa bir sürede dünyanın her yerine hizmet götüren bir harekete dönüştüğünden, hareketin erken dönemlerinin de günümüzdeki gibi sıkıntılı ve sancılı olduğundan, insanların onun ortaya koyduğu ideallere gönül vermeleri ve Hizmet’in hızla büyümesi sonucu bazı kesimlerde görülen rahatsızlıklardan bahsediliyor.[18]

Yine aynı bölümde muhterem Hocaefendi’nin takvası, ilmi, kemâlâtı ve oluşmasında öncülük yaptığı Hizmet Hareketi’yle birlikte yaşadığı sıkıntılar anlatıldıktan sonra, onun aynı zamanda çağını iyi okuyabilen ve vizyoner bir kişilik olarak yaptığı açılımlar ve tanıttığı yeni Hizmet metotları ifade ediliyor. Okul, gazete, dergi, dershane, öğrenci evleri gibi birçok girişimin yanı sıra, Hocaefendi’nin de katıldığı, insanları kucaklayıcı Ramazan iftarlarının ve farklı resepsiyonların, bir tür içtihat gibi görülebileceğinden bahseden yazar, Hocaefendi’nin yaptığı Vatikan ziyareti sonrası diyalog faaliyetlerinin daha büyük kitlelere açık hâle getirilmesine vesile olduğunu dile getiriyor.[19]

Kitabın ikinci bölümünde Soltes, Hocaefendi’nin düşünce dünyasının nasıl şekillendiği üzerinde duruyor.[20] Yazar; Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların ortaya koyduğu inanç sistemlerini kısaca değerlendiriyor ve yüzyıllardır devam eden inançlar arası çatışmaların benlikler ve güç çatışmalarından kaynaklandığını, kutuplaşmaların bu tür ayrılıklara ve kavgalara sebebiyet verdiğini belirtiyor.[21] Yazar, Hocaefendi’nin sevgi, şefkat, hoşgörü, bilim, evrensel değerler ile hiçbir ayrım gözetmeden Hizmet değerlerinin etrafında diyaloğu önemsemesi ve tavsiye etmesinin sebebini, onun daha çok tasavvuf geleneğinden ilham almasına bağlayarak birçok İslam büyüğünün Hocaefendi’yi nasıl etkilediğini, Batılı düşünürlerin de onda nasıl tesir bıraktığını, onun eserlerinden iktibaslar yaparak ortaya koyuyor.[22]

Kitabın üçüncü bölümünde, yazarın Hizmet Hareketi’nin eğitim ve diyalog faaliyetleri hakkındaki gözlemlerini ve yorumlarını okuyoruz.[23] Gülen’in sadece eğitim felsefesi ortaya koyan bir teorisyen olmadığına, İzmir’de bulunduğu dönemlerden başlayarak önemsediği ve değer verdiği eğitim düşüncesini uygulayan biri olduğuna dikkat çeken yazar, bu tespitlerini, Hocaefendi’nin talebeleriyle yaptığı mülakatlarla zenginleştiriyor. Gülen’in “Hizmet edilmektense, hizmet etmeyi tercih ederim.” felsefesiyle yaşadığını vurguluyor.[24] Aynı bölümde, Hizmet Hareketi gönüllülerinin açtığı okullardaki eğitim anlayışının, akıl ve kalb birlikteliği üzerine kurulu olduğunu dile getiriyor. Okulların başarısının temelinde cömert, fedakâr, mütevazı, sabırlı ve öğrencilerine çok düşkün olan öğretmenlerin olduğunu ifade ediyor.[25]Okulların her inançtan insana hizmet vermesini de Gülen’in Mevlânâ’nın çağrısını modern dünyada yorumlayıp uygulaması olarak görüyor.[26]

Aynı bölümün diyalog ile ilgili kısmında, Hocaefendi’nin eserlerinden iktibaslar yapan yazar, diyalog faaliyetlerinin Kur’ânî temellere dayandığından, bu konuyla alâkalı âyetlerin Üstad Bediüzzaman ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yorumlarıyla daha anlaşılır kılındığından ve engin bir hoşgörü ikliminde yapılan diyalog faaliyetlerinin nasıl sevgi, barış ve kardeşlik platformlarına dönüştüklerinden bahsediyor.[27]

Kitabın sonuç bölümünde güncel konulara da değinen yazar, “Erdoğan, Gülen’den niçin bu kadar nefret ediyor?” sorusu ile sözde darbe girişimine yer veriyor. Gülen’in değerler ve ilkelere göre kendini konumlandırdığından bahseden Soltes, Erdoğan’ın bu değer ve ilkelerden uzak bir kişilik olduğunu ortaya koyuyor. Gülen’in hiçbir zaman siyasetle ilgilenmediğini, Hizmet Hareketi’nin sosyal bir hareket olarak kaldığını, yolsuzluk üzerine bina edilmiş Erdoğan rejimi tarafından Hizmet Hareketi’nin nasıl bir nefret objesine dönüştürüldüğünü gözler önüne seriyor.[28] 15 Temmuz’un neden darbe olmadığına değinen yazar, yaşanılan olaylar silsilesinden ve dünyada yaşanan benzer olaylardan örnekler veriyor ve böyle bir hadisenin ancak sahte bir girişim olacağını çok net ifade ediyor.[29]

Dipnotlar

[1] Ori Z. Soltes, Between Thought and Action: An Intellectual Biography of Fethullah Gülen, New Jersey: Blue Dome Press, 2022, s. 174.

[2] A.g.e. s. 136.

[3] A.g.e. s. 153.

[4] A.g.e. s. 155.

[5] A.g.e. s. 159.

[6] A.g.e. s. 160.

[7] A.g.e. s. 167.

[8] A.g.e. s. 174.

[9] A.g.e. s. 179.

[10] A.g.e. s. 180.

[11] A.g.e. s. 183.

[12] A.g.e. s. 195.

[13] A.g.e. s. 231.

[14] A.g.e. s. 245.

[15] A.g.e. s. 246.

[16] A.g.e. s. 10.

[17] A.g.e. s. 21–31.

[18] A.g.e. s. 31–34.

[19] A.g.e. s. 36.

[20] A.g.e. s. 41.

[21] A.g.e. s. 41–51.

[22] A.g.e. s. 51–90.

[23] A.g.e. s. 93.

[24] A.g.e. s. 97.

[25] A.g.e. s. 104.

[26] A.g.e. s. 105.

[27] A.g.e. s. 111–112.

[28] A.g.e. s. 269–273

[29] A.g.e. s. 273–278

Bu yazıyı paylaş