İslam dininin temel kaynaklarına bakıldığı zaman, haset; manevî gelişimi engelleyen ve Allah’ın (celle celâluhu) lütfettiklerine yönelik hoşnutsuzluğa yol açan bir duygu olarak görülmektedir. Hasetçi için, arzu edilen şeylerin yokluğu, eldekileri bir yönüyle anlamsız kılmakta ve “neden” ve “niçin” ile başlayan sorulara ve nihaî olarak da Cenab-ı Hakk’a isyana yol açabilmektedir. Dolayısıyla kaynaklarımızda bu manevî hastalığa düşenler uyarılmakta ve bu durumdan korunabilmek için bazı tavsiyelerde bulunulmaktadır.[i]
Haset, insanın dengesini bozan, doğru olanı yapmaktan ferdi alıkoyan bir duygudur. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ümmetini bu tehlikeye karşı uyarmış ve bu duygunun etkilerini en aza indirmek için çözüm yolları ortaya koymuştur. “Haset etmekten sakının. Zira ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.”[ii]hadisi, hasedin yakıp kül edici tabiatına dikkatleri çekmektedir.
Öte yandan Efendimiz, hasedin insan tabiatındaki yerini de bizlere hatırlatmıştır: “Üç kötü huy vardır ki ümmetim bundan kurtulamayacaktır. Sû-i zan, haset ve bir şeyi uğursuz saymak.”[iii] Bu hadise göre haset, yaygın bir problemdir ve tedavi edilmezse ciddi sıkıntılara sebebiyet verecektir.
Diğer bir hadiste Efendimiz, “Birbirinize düşmanlık beslemeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun! Bir Müslümanın bir din kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir.”[iv] buyurarak, hasedin kardeşlik ve dostluk hukukuna zarar veren bir hastalık olduğunu ortaya koymuştur.
Efendimizin haset hastalığına karşı tavsiyelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Haset duygusunu söz veya fiille dışa vurmak yerine, bu duyguyu kontrol altında tutmak son derece önemlidir. İnsanda haset duygusu bulunabilir, ancak bunu eyleme dönüştürmekten kaçınmak büyük bir öneme sahiptir. Çünkü Efendimiz, “Uğursuzluk hissettiğinde onun üzerinde durma, kötü niyetli olduğunu düşündüğünde onu araştırma, haset ettiğinde ise onu fiiliyata koyma.”[v] şeklinde tavsiyelerde bulunmuştur.
“Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden (sabahın Rabbine sığınırım).” (Felak, 113/5) âyetinde, hasetçiden değil, haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden Allah’a sığınılmıştır. Buna göre hasedin eyleme dönüşmemesi, onunla mücadele ederken başarılı olabilmek için çok önemlidir.
Efendimiz, hasedin zararlarını ümmetine haber vermiş, bu sayede onların bir kontrol mekanizması geliştirmelerini temin etmiştir. Şu hadisler, bu yönteme işaret eden rivayetlerden bazılarıdır: “Bir mümin kişinin kalbinde iman ile haset birlikte bulunmaz.”[vi] “İnsanlar birbirlerine haset etmedikçe hayır içinde olacaklardır.”[vii]
İnsanlar farklı imkânlara sahiptir; herkes aynı şartlarda yaşamamaktadır. Efendimiz, bu noktada ümmetine şu mesajı iletmektedir: “Biriniz, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olan birine baktığında, gözlerini kendisinden daha aşağıda olanlara çevirsin. Bunu yapmak, Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini küçümsememeniz için gereklidir.”[viii]
İnsanın dikkat etmesi gereken diğer bir önemli husus, herhangi bir işi yaparken bunu gösterişsiz bir şekilde gerçekleştirmesidir. Yapılan bir işi gereksiz yere başkalarına göstermek, haset duygusunun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu sebeple Peygamber Efendimiz, “İhtiyaçlarınızı başarıyla elde etme hususunda onları gizlemekte yardım dileyiniz. Zira her nimetin hasetçisi vardır.”[ix] buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz, bu hadisiyle sosyal ilişkilerde bir inceliğe değinmiş, insanlara mütevazı olmayı ve gereksiz gösterişten kaçınmayı öğütlemiştir.
İmkânları daha iyi olan kişilerle çok zaman geçirmemek, hasetten kurtulmanın başka bir yoludur. Bir insan, kendisinden daha fazla imkânlara ve refaha sahip olan kişilerle bir arada olduğunda, onların durumuna özenerek kendi durumunu küçümseyebilir ve böylece haset duygusuna kapılabilir. Bu sebeple, potansiyel bir günaha eğilimli olma endişesi varsa, bu tür ortamlardan uzak durmak önemlidir.
İnsanın kendi imkânlarına odaklanması, kendine verilen nimetleri takdir etmesi ve kendini sürekli başkalarıyla kıyaslamaktan kaçınması gerekmektedir. Bu, iç huzurun ve memnuniyetin sağlanması için önemlidir.
Efendimiz şu hadisinde haset duygusunun hayra kanalize edilmesini bizlere tavsiye etmiştir:
[i] Esra İrk, “Değer yıkıcı bir duygu olarak haset psikolojisi üzerine bir araştırma”, Doktora Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Din Psikoloji Bilim Dalı, 2022.
[ii] Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İbn Mâce, Zühd, 22.
[iii] Suyûtî, El-Camiu’s-Sağir, 1996, I: 260.
[iv] Buhârî, Edeb, 57; Ebu Davud, Edeb, 47; Müslim, Birr, 28-32; Tirmizî, Birr, 24.
[v] Heysemi, Mecmau’z-zevâid ve menbau’l-fevâid, (I-X) Beyrut: Dâru’l-Fikr. VIII, 1412, s. 78.
[vi] Nesaî, Cihad, 8.
[vii] Münzirî, 3/326.
[viii] Buharî, Rikak, 145.
[ix] Heysemi, VIII, 195.