Dünya medeniyet ve kültürlerinin birbirlerine çok yakınlaştığı günümüz global dünyasında toplumlar arasında eğitim, kültür, bilim ve sanat gibi alanlarda etkileşimler çok hızlı gerçekleşmeye başladı. Bu gelişmeler, farklı düşünce çevreleri tarafından çeşitli biçimlerde yorumlanmakta; bazıları için zengin bir çeşitlilik ve paylaşım fırsatları sunarken, diğerleri tarafından potansiyel bir çatışma kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, “Medeniyetler Çatışması” tezine karşı muhterem M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ortaya koyduğu “Medeniyetler Diyaloğu” söylemi, toplumlar arası barış ve huzurun sürdürülebilmesi için güçlü bir rol oynamaya devam etmektedir.
Globalleşmenin evrensellikten farklı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, medeniyetlerin küresel mânâda etkinliğinin artmasının, evrenselleşmeyi getirmeyeceğini belirtmektedirler. Batı medeniyetinin son yüzyıllarda artan küresel etkinliğinin evrensel kabule dönüşmemesi buna örnek olarak verilmektedir. Bundan dolayı, toplumlardaki farklılıkları zenginlik olarak görme ve herkese açık ve kucaklayıcı bir tavır ile yaklaşmanın, toplumların kendi değer ve kültürlerine bir zararı olmayacaktır.
İnsanların ve farklı milletlerin arasında güçlü bağların kurulabilmesinin değerler üzerinden mümkün olabileceği, farklı düşünürler tarafından ortaya koyulmuştur. Fârâbî (872–950) bunun “insanlık” üzerinden olması gerektiğini düşünürken, İbn Haldun (1332–1406) “dayanışma”, Yahya ibn Adi (893–974) “muhakeme ve hikmet”, Kant (1724–1804) ise “olgunluk” ile olması gerektiği fikrindedir. Muhterem Hocaefendi ise özellikle “eğitim ve diyalog” faaliyetleriyle farklı kültürler ve medeniyetler arasında sağlam köprüler kurulabileceğini ifade etmektedir.
İslam’ın altın çağı olarak bilinen dönemlerinde, büyük mütefekkir ve bilim insanlarının, Çin ve Hindistan’dan Kuzey Afrika’ya, Endülüs üzerinden Avrupa’ya kültür, ilim ve medeniyet aktarımını çok hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Bu dönemlerde müminler, farklı hissiyat, mülahaza ve fikirleri saygıyla karşılamış, olabildiğince hoşgörüyle davranmışlardır. Bu yaklaşımın, İslam medeniyetinin herkesi kucaklayıcı bir anlayışla, dönemlerinin toplumları ve medeniyetleri ile girdikleri fıtrî diyaloglar ve etkileşimler sayesinde gerçekleştiği göze çarpmaktadır.
Toplumlar arasında farklılıklar olması kaçınılmazdır. Bununla birlikte, evrensel değerler ve hikmet eksenli dünya görüşü ortak noktalarında buluşularak diyaloğa geçebilecek yollar nazara alındığında bu farklılıkların bir sorun teşkil etmeyeceği aşikârdır. 19. yüzyılda yaşamış ve İslam hakkında eserler vermiş olan Sir John Glubb, “Hayatımın yarısından fazlasını Müslümanlarla geçirdim ve dinî mükellefiyetlerimizin onda dokuzunun aynı olduğunu keşfettim.”[1] demektedir. 20. yüzyıl aydınlarından ve yazarlarından Ruth Cranston ise, “Hristiyan Avrupa, bu karanlık ve kasvetli dönemde (Orta Çağ), unutulmuş bilgelik unsurlarını öğrenmek için Endülüs’e gelir ve Müslüman hocalardan ilim tahsil ederlerdi.”[2] tespitini paylaşmaktadır. Diyalog kanallarının açık ve güçlü tutulmasının dünya medeniyetlerine ve insanlığa çok pozitif katkıları olduğu, bazı düşünürler tarafından da dile getirilmektedir.[3]
Bu noktada medeniyetler arası köprüler kurabilmek adına ortaya konulan diyalog faaliyetleri, toplumsal ayrışma ve çatışmalara değil, barış ve huzura büyük katkı sağlayacaktır. Günümüzde yaşanan savaşların ve çatışmaların, diyalog eksikliği ve toplumların birbirlerine yabancılığından kaynaklandığını söylemek de mümkündür.
Göçmenlerin asimile olmadan entegre olmalarını, bunu da aktif diyalog yollarını kullanarak icra etmelerini tavsiye eden Hocaefendi’nin düşünceleri, bu minvalde büyük bir önem taşımaktadır: “… bizim diyalog vasıtasıyla yapmaya çalıştığımız şey de bir taraftan insanlık âlemindeki şiddet, düşmanlık, radikalizm, terör, savaş gibi olumsuzlukları gidererek dünyada sulh ve barışın hâkim olmasına katkıda bulunmak, diğer yandan da insanların farklı din ve kültürlere ait değerleri tanımaları ve istifade etmelerinin önündeki engelleri bertaraf etmektir. Biz, diyalog vasıtasıyla hem her yere gitmek, herkesle tanışmak ve bize ait evrensel insanî değerleri herkesle tanıştırmak, hem de başkalarının sahip olduğu güzelliklerden istifade etmek istiyoruz.”[4] Hizmet gönüllülerinin bulundukları ülkelerde bu mânâda ortaya koydukları gayretler ve projeler takdirle karşılanmaktadır.
İslam’ın altın çağında olduğu gibi, Müslümanların farklı kültürlerle diyalog hâlinde olması gerektiğinin önemine sürekli atıf yapan Hocaefendi hakkında, Çağdaş Bir Rönesans: Global Bir Medeniyet Dirilişi için Gülen’in Düşünceleri isimli kitabında bir dizi tespitlerde bulunan Süleyman Aşrati, “Hocaefendi’yi çağdaşlarından ayıran ve başarılı kılan özelliği, farklı fikirlere karşı açık olması ve her şeye rağmen diyalog çağrısı yapmasıdır.”[5]demektedir.
Medeniyetler Diyaloğu: Gülen’in İslamî Öğretisi ve Hümanist Söylem adlı eserin ön sözünde, Prof. Dr. Akbar Ahmed, “Gülen bize bütün dinlere mensup insanları ‘İlahî masaya’ davet eden ‘yeni bir ses’ sunmaktadır.”[6]demektedir. Kitabın müellifi Jill Carroll ise, Fethullah Gülen’in Medeniyetler Diyaloğu tezinin, insanî değerler, ahlakî onur, özgürlük, ideal insan ve toplum, eğitim ve sorumluluk anlayışı gibi hususların yaygınlaşması ve geniş kitleler tarafından kabul görmesi adına ne kadar önemli bir düşünce olduğunu ifade etmektedir.[7]
Diyalog yollarının hep açık tutulması ve güçlü bir entegrasyon yoluyla toplumlar arasındaki muhtemel çatışmalar azalacak ve daha sağlam ilişkiler ve köprülerin temelleri atılacaktır.
Dipnotlar
[1] “Hakperest Düşünürlerin Tasdikleri”, Çağlayan, Ekim 2023.
[2] “Hakperest Düşünürlerin Tasdikleri”, Çağlayan, Kasım 2023.
[3] Nur Kirabaev, Yuriy Pochta, Dialogue among Civilizations, Washington D.C.: The Council for Research in Values and Philosophy, 2010.
[4] M. Fethullah Gülen, “Hizmetin Başka Ekollerle Kıyaslanması”, Kırık Testi, 19 Aralık 2021, herkul.org/kirik-testi/hizmetin-baska-ekollerle-kiyaslanmasi/
[5] Sulayman Ashrati, A Contemporary Renaissance: Gulen’s Philisophy for a Global Revival of Civilization, New Jersey: Blue Dome Press, 2017, s. 94.
[6] B. Jill Carroll, Medeniyetler Diyalogu: Gülen’in İslamî Öğretisi ve Hümanist Söylem, İstanbul: Ufuk Yayınları, 2010, s. 15.
[7] A.g.e.