Kimyada B simgesiyle bilinen bor elementi, oksijen ile bağlanmaya meyilli olduğundan tabiatta birçok bor-oksijen bileşeni mevcuttur. Dünya bor rezervlerinin yaklaşık %70’i Türkiye’de (Kütahya Emet, Balıkesir Bigadiç, Bursa ve Eskişehir) bulunmaktadır. Günümüzde bilhassa temizlik ürünleri, ziraî ürünler, yakıt pilleri ve kozmetik ürünlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda borun bitki ve hayvan sağlığı üzerinde önemli rol oynadığı fark edilmiş ve borla ilgili birçok çalışma yapılmıştır.
Bor çalışmaları; özellikle kemik sağlığı, beyin fonksiyonları, kanserler ve hormon sistemi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Borun insan vücudunda 300 civarında enzimin yapısında bulunması, hücre zarının bütünlüğünde önemli rol oynaması, kalsiyum ve D vitamininin bağırsaklardan emilmesini artırması, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve metabolizmayı canlandırması gibi birçok olumlu özelliği tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda akciğer, prostat, meme ve rahim kanserleri gibi bazı kanserlere karşı koruyucu ve tedavilerine yardımcı olduğunun tespit edilmesi, borun ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.[1] “Derdi veren devasını da verir.” deriz ya, borun pek çok derde derman vesilesi olarak ihsan edilmiş olduğu görülmektedir.
Kemikler, Hormonlar ve Beyne Etkileri
Bor en fazla kemiklerimizde birikir. Borun kalsiyum, magnezyum ve D vitamini üzerinden kemik sağlığına müspet tesirleri, diyet ile yeterli bor alımının, kemikleri sağlamlaştırdığı ve kemik büyümesini uyardığı, bu yüzden büyüme çağındaki çocukların takviye maksatlı bor kullanabileceği ifade edilmektedir. Borik asit, moleküler seviyede osteoblastik aktiviteyi, yani kemik yapımını ve kemik dolgunluğunu hızlandırmaktadır. Bu tesirleri ile borik asidin kemik kırıklarını iyileştirmede faydalı olduğu da gösterilmiştir. Osteoporoz (kemik erimesi) riski taşıyan kadınlarda yapılan bir çalışmada, bor takviyesiyle kemiklerin dokusunun %60’a varan oranda daha sağlıklı olduğu görülmüştür.[2] Diğer yandan, borun beyin sağlığı açısından da koruyucu olduğunu, Alzheimer, Parkinson ve panik atak gibi rahatsızlıklara karşı direnç kazandırdığı da belirtilmiştir.[3] Bazı araştırmalar da şeker hastalığı, yaşlanma ve vücut zindeliği için faydalı bir mineral olduğunu söylemektedir.[4]
Kanseri Önleme ve Tedavi Etmede Borun Rolü
Borun en faydalı yönlerinden biri de bazı kanser türlerine karşı koruyucu olması ve kanser tedavisine katkıda bulunmasıdır. Kanser üzerindeki olumlu tesirlerinin, antienflamatuvar, yani iltihap önleyici, antioksidan, hücre zarını sağlamlaştırma ve yaraları çabuk iyileştirme gibi özelliklerinden dolayı olduğu düşünülmektedir. Kalsiyum iyonunun hücrenin içine ve dışına doğru hareketinin, hücrelerin canlı ve genç kalmasında önemli rolü bulunmaktadır. Kanser hücrelerinde borik asit konsantrasyonuna göre, “nikotinamid adenin dinükleotit”[5] (NAD) üretimi ve kalsiyum salınımının değiştiği, neticede borun kanser hücrelerinde ortalama yüzde 50 civarında proliferasyonu, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını azalttığı ileri sürülmektedir. Özellikle bir çeşit beyin tümörü olan glioma ile prostat, akciğer, rahim ve meme kanserlerinde borun önleyici tesiri olduğunu bildiren çok sayıda çalışma literatürde vardır. Enfeksiyon ve oksidatif stres de kanser riski ile ilişkilendirildiğinden borun antienflamatuvar ve antioksidan olmasının, prostat kanserinin önlenmesi veya durdurulmasında faydalı olduğu rapor edilmiştir. Son yıllarda, ameliyat edilemeyen, yani metastaz yapmış kanserlerin tedavisinde, yapısında bor bulunan kanser ilaçları giderek daha sık kullanılmaktadır. Şimdiden bor muhtevalı birçok ilacın üretildiği bilinmektedir. Önümüzdeki senelerde bu ilaçlarla, kanser tedavisine yönelik daha net ve başarılı sonuçların alınması ümit edilmektedir. Prostat kanseri tedavisinde yeni bir ümit olan Bortezomib’in yanı sıra meme kanserleri ve kemik eklem iltihapları (osteoartritler) için ümit vadeden Kalsiyum Fruktoborat, bor ihtiva eden antikanser ilaçlara örnek olarak verilebilir. Yaklaşık 100 yıldır, borun tıbbî kullanımı, antiseptiklerle sınırlıydı, ancak son zamanlarda bor ihtiva eden bileşiklerin kullanımı, tesir mekanizması tam olarak anlaşılamamasına rağmen, antibiyotiklere ve antikanser ilaçlara doğru kaymış ve bor kullanımı daha da genişlemiştir. Günümüzde ise tedaviye yardımcı olması için ilaçların yapılarına bor dâhil edilmektedir. Mesela bor muhtevalı Dutogliptin, şeker hastalığı tedavisi için ümit vadetmektedir.[6]
Diğer Etkileri
Borun bağışıklık sistemini uyarıcı, akut ve kronik inflamasyonu baskılayıcı tesirleri bilinmektedir. Elektronları dengeli bir münasebet içinde olan element veya bileşik kararlıdır. Dış yörüngelerinde bir veya daha fazla eşleşmemiş elektrona sahip element veya bileşikler, serbest radikaldir. Serbest radikal moleküller, hücre membranlarındaki “fosfolipit” isimli yağlara saldırarak zar yapısını bozar, enzimleri ve DNA yapısını hasara uğratır ve hücre ölümlerine yol açarlar. Bor gibi antioksidanlar, serbest radikal savaşçılarıdırlar; hücrelerde metabolizmanın toksik ara veya son ürünlerinden açığa çıkan serbest radikalleri etkisizleştirip koruyucu özellikler sergilerler. Ayrıca diyet ile bor alımının kan lipit değerlerini azalttığı ve obezite gelişimini engellediği de gösterilmiştir. Bor bileşikleri trigliserit ve kolesterol sentezini azaltarak lipitlerin dokularda depolanmasını engelleyerek veya safra ile yağların atılmasını sağlayarak kandaki yağların seviyesini düşürdüğü ileri sürülmüştür.[7] Böylece damar sertliği ve kalb infarktüslerine karşı koruyucu olabileceği düşünülmektedir. Borun dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna ve otizme karşı faydalı olabileceğine dair araştırmalar da literatürde vardır.[8]
Yan Tesiri Var mı?
ABD’deki Millî Sağlık Enstitüleri, 70–80 kg ağırlığındaki bir erişkinin, günlük 3–13 mg arasında bor almasını tavsiye etmektedir.[9] Günlük su içimiyle ve besinler vasıtasıyla bu ihtiyaç giderilebilir. Bu miktarda borun bilinen bir yan tesiri yoktur. Zaten alınan borun yarısı ilk 24 saatte idrar yoluyla atılmaktadır. Bor topraktan sulara geçmekte ve içilen sularla ve besinlerle vücudumuzun ihtiyacı giderilmektedir. Badem, fındık, hurma, şeftali, erik, elma, üzüm, sarımsak, domates, patates ve brokoli, bol miktarda bor ihtiva eden gıdalardır.
Bor takviyesi için, özellikle kronik böbrek yetmezliği olan hastaların mutlaka bir nefroloji uzmanına danışması gerekir. Böbrek yetmezliği olmayanlar ise doktoruna danışarak ve içme sularında yeterince bor olup olmadığına göre karar vermelidir.
Uzun süre, çok yüksek dozda bor kullanımının, tiroit fonksiyonlarına olumsuz etkisi olabileceğini ileri süren çalışmalar da vardır. Yapılan araştırmalar, ağız yoluyla alınan borun, vücut ağırlığının kilogram başına 640 mg’ı aşması hâlinde zararlı olabileceğini göstermiştir. Vücut ağırlığımız 70–80 kilogram ise bu miktar, 45–51 gram bora tekabül etmektedir.[10]
Dipnotlar
[1] B. Tural, S. Tural, Y. K. Haspolat, Farklı Yaklaşımlarla Endüstriyel ve Sağlık Alanında Bor, Ankara: Orient Yayınları, 2022, s. 129.
[2] A.g.e.
[3] Z. S. al-Rawi ve ark. “Serum boron concentration in rheumatoid arthritis: Correlation with disease activity, functional class and rheumatoid factor”, J. Exp. Integr. Med., 2013, 3, 9–15.
[4] C. Militaru ve ark. “Oral resveratrol and calcium fructoborate supplementation in subjects with stable angina pectoris: Effects of lipid profiles, inflammation markers, and quality of life”, Nutr., 2013, 29, 178–183; A. Yılmaz, “Her Derde Deva Hazinemiz Bor”, Bilim ve Teknik, Mayıs 2002, 38–41.
[5] “Hücrelerde bulunan önemli bir koenzimdir. Elektron taşıyarak indirgenme potansiyelinin moleküller arasında aktarılmasında rol oynar.” tr.wikipedia.org/wiki/Nikotinamid_adenin_dinükleotit
[6] D. Nix ve ark. “Evaluation of the pharmacokinetics and pharmacodynamics of su- bcutaneously administered dutogliptin for daily injection with granulocyte colony stimulating factor (G-CSF) for AMI”, European Heart Journal, 2018, 39: 49.
[7] E. Hey-Hawkins, C. V. Teixidor, Boron-Based Compounds: Potential and Emerging Applications in Medicine, Oxford: John Wiley & Sons, 2018.
[8] Tural ve ark. a.g.e.
[9] “Boron”, National Institutes of Health, ods.od.nih.gov/factsheets/Boron-HealthProfessional/
[10] Tural ve ark. a.g.e.