Dünya genelinde yılda yaklaşık 130.000 organ nakli gerçekleşmektedir, ancak birçok insan nakil bekleyenlerin listesine bile giremeden ölmektedir.
Hayvan organları bir potansiyel çözüm olabilir. Ancak insan vücudundaki savunma mekanizmasını aşmak kolay değildir. Mesela, bazı hayvanların dokusunun yüzeyindeki şekerler, bağışıklık sistemimizi saldırı moduna geçirebilir. Kullanılacak özel ilaçlar bu konudaki direnci azaltmaya yardımcı olabilir, ancak bu da yeterli değildir. Bu sebeple biyoteknoloji şirketleri, bazı hayvanların dokularını değiştirmek için gen düzenlemesini kullanmış, bu şeker moleküllerini kaldırıp birtakım genler ekleyerek dokuları insanınkine yakın hâle getirmeye çalışmıştır.
Bazı hayvanların DNA’sını bu şekilde düzenleyen birkaç biyoteknoloji şirketi, artık insan vücuduyla daha uyumlu organlara sahip hayvanlar yetiştirmektedir.
Gelecekte yapılacak organ mühendisliği için hayvanlar gerekmeyebilir. Araştırmacılar, kompleks dokuları nasıl üretebilecekleri konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bazıları akciğerlere benzeyen üç boyutlu üretim kalıpları oluşturmuştur. Diğerleri ise belirli organları taklit etmek için kök hücrelerden organa benzeyen yapılar yetiştirmektedir. Uzun vadede, araştırmacılar organları özel tekniklerle üretmeyi hedeflemektedir.
İster genetik müdahalelerle hayvanlardan elde edilmiş isterse özel sistemlerle üretilmiş olsun, sınırsız organ kaynağı, nakilleri daha yaygın hâle getirebilir ve bu sayede daha fazla insan sağlığına kavuşabilir.
Rabbimizin bize bahşettiği kabiliyetleri ve canlı ve cansızlar üzerinde tasarruf etme yetkisini, yaratılış kanunları çerçevesinde kullanarak hayata hizmet etmek, bu dünyadaki halifelik vazifemizin bir gereğidir.
Kaynak: Antonio Regalado, “Organs on Demand”, MIT Technology Review (technologyreview.com), 9 Ocak 2023.