İnsan tek bir İlah’a iman etmek istedikten sonra, hidayetle müşerref olması için birçok vesile vardır. Biraz etrafını gözlemleyen, kâinatı bilimlerin gözüyle biraz okumaya çalışan insanın, Allah’a iman etmesinin ne kadar kolay, etmemesinin ne kadar zor olduğunu anlaması gerekir. Basit maddelerden çok kompleks varlıkların yaratılması, sonra bu kompleks varlıkların vazifeleri bitince tekrar basit maddelere dönüştürülüp farklı kompleks varlıkların inşasında kullanılmaları, bazı varlıkların hayat sahibi olmaları, bütün dünya yüzünün kirletici unsurlar olmasına rağmen temiz kalması ve daha nice işaret ve delil, İlahî bir iradenin varlığını ortaya koyarlar. Kâinatta varlığın en küçüğünden en büyüğüne kadar Allah’ın iradesini düşündürecek sonsuz sayıda sebep vardır.
Rabbimizin varlığı ve birliğine işaret eden sayısız delillerden biri de kâinatın ve hayatın devamı için basit bir vesile ve perde olarak takdir edilen çok özel rakamlardır. Fizikten kimyaya kadar farklı bilimlerde tespit edilen formüller, zerrelerin belirli prensiplere ve kanunlara göre hareket ettiğini gösterir. Bu formüllerin birçoğunda “sabite” dediğimiz ve herhangi bir değişkeni temsil etmeyen rakamlar vardır. Bu rakamlar, bir değişkeni temsil etmediklerinden dolayı, sadece yapılan ölçümler sonucu bilebildiğimiz sayılardır.
Bir misal verecek olursak; Newton’un çekim kanununda F = G*(m1*m2)/r2 bulunan G sabiti, tamamen insanların ölçmesi sonucu bildiğimiz; çekim kuvvetinin, kütle (m1 ve m2 değişkenleri) ve aradaki mesafeye (r değişkeni) göre ne kadar olacağının belirlenmesinde kritik önemde olan bir rakamdır. Bu G sabitinin daha büyük ya da daha küçük olması durumunda, kütleler arasındaki çekim kuvveti de değişecektir. Bu çekim kuvvetinin değişmesiyle varlığın özellikleri de değişmektedir.
Bilimlerin kanunlarını temsil eden formüllerde var olan, sonsuz bir ilmin ve kudretin eseri olan bu özel rakamların hepsiyle birden, kâinatın nasıl olacağı belirlenmiştir. Bugüne kadar bilim insanlarının yaptığı araştırmalar sonucu varılan noktada, kâinatın ve hayatın var olabilmesi için bu rakamların, en küçük ondalık kesirlere kadar (0,0000000… ), belirli değerlerde olmaları gerektiğidir. Aksi takdirde ne kâinat ne de hayat yaratılmış olurdu. Bu kadar hassas ölçüler içinde takdir edilmiş bu rakamlar, insana sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi Allah’tan başkasını düşündürebilir mi?