Bir hocamız, bazı tıbbî bilgilerin raf ömrünün beş yıl olduğunu söylerdi. İlk duyduğumda nasıl olur diye düşünmüştüm, ama sonrasında tıp dünyasında bu sözün, bir hakikati ifade ettiğini anladım. Asistanlığım döneminde tedaviye dirençli, iltihaplı romatizma hastalarına, Avrupa menşeli altın tedavisi uyguladığımızı hatırlıyorum. Şimdi böyle bir tedavi kullanmak mümkün değildir. Yapılan araştırmalar neticesinde, tıbbî tedavi yöntemleri sürekli gelişmektedir.
Uzun bir süredir tıpta yeni bir anlayış ortaya çıktı: delile veya ispata dayalı tıp.[i] Buna göre, hastaya uygulanan tedavinin bir delile dayanması gerekmektedir. Günümüz tıbbının kabul ettiği en büyük delil, kontrollü araştırmalardır. Bu çalışmalarda, tesiri değerlendirilecek ilacı alan ve almayan kişiler iki gruba ayrılmaktadır. İlacın verilmediği gruba, ilaçla aynı görünümde, “plasebo” ismiyle anılan, zararsız bir madde verilmektedir. Araştırmanın hedefi, ilacın özellikleri, muhtemel fayda ve zararları, hastalara baştan anlatılmakta ve kabul ederlerse araştırmaya dâhil edilmektedirler. Bu çalışmalarda kimin hangi grupta olduğu, yani plaseboyu ve asıl ilacı kimin aldığı, hastalar ve doktorlar tarafından bilinmemektedir. Böylelikle peşin hükümlü değerlendirmeler asgariye indirilmektedir.
Çalışma verileri, araştırmayı yürüten doktorlardan bağımsız kişiler tarafından değerlendirilmekte ve ilacın hem tesiri hem de yan etkileri, istatistik yöntemleriyle analiz edilmektedir. Sonrasında araştırma neticeleri dünyaca kabul edilen denetleyici kurumlara (ABD’de FDA, Avrupa’da EMA) sunulmaktadır. Bu kurumların araştırmadan elde edilen bütün değerleri sorgulama yetkisi bulunmaktadır. Sonuçta bu otoriteler, ilacın belli hastalıkların tedavisinde kullanılmasını tasdik etmekte veya reddetmektedir. Ancak süreç burada bitmemekte, beklenmeyen yan etkiler daha büyük hasta gruplarında görülürse, denetleyici kurumlar ilacın lisansını iptal edebilmekte veya ikazlarda bulunabilmektedir. İspata ve delile dayalı tıp sistematiğine göre, önceki ilaç çalışmaları ve müşahede verileri esas alınarak hekimlerin günlük pratikte kullanmaları için teşhis ve tedavi kılavuzları hazırlanmaktadır. Böylelikle hastaların mümkün olduğunca etkisi gösterilmiş, standart tedavileri alması sağlanmaktadır. Tabiî ki ilaç firmaları hem laboratuvar araştırmalarına hem de klinik çalışmalarına ciddi yatırım yaptıkları için fazlası ile kazanmak isterler. Ancak belirli denetim mekanizmaları mevcuttur ve ilaçların olumlu veya olumsuz tesirleri ciddi şekilde takip edilmektedir.
[i] İngilizcesi: evidence-based medicine.