İki Dünya Savaşı Arasında Türk-Alman İlişkileri

Sanayi İnkılabı’nı erken tamamlayan ve uzun zamandır yayılmacı politikaları devam eden Birleşik Krallık, Fransa Cumhuriyeti, İtalya Krallığı ve Rus İmparatorluğu arasında bir ittifak vardı. Bunun karşısında, siyasi birliğini ve başta savaş sanayisi olmak üzere ağır sanayisini hızla tamamlayıp Kıta Avrupa’sında söz sahibi olan Alman İmparatorluğu liderliğinde Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğundan oluşan bir ittifak kuruldu. Bu iki ittifak, yeni savaş stratejileri ve silahları ile dünyayı yaşanmaz hâle getirdi. Yaklaşık 70 milyon askerî personelin katıldığı bu savaşta, 9 milyon insan hayatını kaybetti. Özellikle Kıta Avrupası, savaş sonunda, âdeta erimiş metal yığını hâline geldi. Alman, Avusturya-Macaristan, Rus ve Osmanlı İmparatorlukları tarih sahnesinden silindi. Yıkılan imparatorlukların yerine ulus devletler kuruldu. Savaş sonrası uluslararası ilişkiler yeni dinamiklerin üzerine inşa edildi. Almanya’da 1919–1933 arası Weimar Cumhuriyeti, Osmanlı bakiyesi son karakol olarak sıfatlandırılan Anadolu’da ise, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.[i]

            Türkiye Cumhuriyeti siyasi, ekonomik ve kültürel yeni paradigmalarla bir sistem kurmaya başladı. Benzer bir sistemi Weimar Cumhuriyeti de benimsedi. Weimar Cumhuriyetinde; Friedrich Ebert (1919–1925) ve Paul von Hindenburg (1925–1933) olmak üzere iki cumhurbaşkanı görev yaptı. İkinci Cumhurbaşkanı Hindenburg, Türk siyasi ve askerî yetkilileri tarafından bilinen bir isimdi. I. Dünya Savaşı esnasında Alman İmparatoru II. Wilhelm, Osmanlı hükümdarı Sultan Reşad’ı Almanya’ya davet etti. Hükümdarın yaşlılığı ve rahatsızlığından dolayı yerine Veliaht Şehzade Vahdeddin ile birlikte bir heyet, 15 Aralık 1917 – 4 Ocak 1918 arasında Almanya gezisi yaptı. Heyet, İmparator II. Wilhelm ve Alman Orduları Başkomutanı Mareşal Hindenburg tarafından, Frankfurt’un 80 km güney batısında bulunan Bad Kreuznach isimli küçük bir kasabadaki askerî karargâhta karşılandı. Yapılan görüşmelerden sonra Essen’de bulunan Krupp silah fabrikası da ziyaret edildi. İşte bu görüşmeler sırasında Türk heyeti ile iyi ilişkiler kuran Mareşal Hindenburg, cumhurbaşkanı olduğunda bu ilişkiler daha kuvvetli bir şekilde devam etti.

[i] Cemil Koçak, Türk-Alman İlişkileri 1923–1939, Ankara: TTK Yayınları, 2013, s. 2.

Bu yazıyı paylaş