Bize sıkça “Kahramanlarınızla tanışmayın.” denir. Ancak bu tavsiye her zaman geçerli değildir. Bazı olağanüstü insanlar yakından incelendiğinde beklentileri karşılayamaz ve hayal kırıklığı doğurur. Sonuçta, hepimizin insanî zaafları vardır ve hiç kimse mükemmel değildir.
Fakat Hocaefendi, yani Fethullah Gülen gibi birine gelince, kendisiyle yüz yüze görüşüp tanıştığımda, onu çeşitli vesilelerle tanıma fırsatı bulduğumda ve dünya genelinde Hizmet Hareketi’nden gönüllülerle 20 yıl boyunca karşılaştığımda, onun yakından incelemeyle de tasdik edilen bir kahraman olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Bu noktada, Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’nin inanılmaz bir iftira ve gerçek bir zulme maruz kaldığını anlamak gerekiyor. Bu durum yaklaşık 10 yıldır devam ediyor. İnsanlar hapishanelerde öldüler ve çok korkunç muamelelerle karşılaştılar. Bir anlamda, Hocaefendi’nin bu son 10 yılı yaşayıp bu duruma şahitlik etmiş olması üzücüdür, çünkü o, hassas bir ruh yapısına sahipti ve bu gelişmeler, onun yüreğini derinden yaralamış olmalı. Ancak onun sarsılmaz, sessiz liderliği ve şiddete başvurmamaya, nefrete sevgiyle karşılık vermeye ve insanlığa hizmet etmeye yönelik kararlılığı, hayat boyu süren hizmetinde olduğu gibi, bu son 10 yılda da kendini açıkça göstermiştir.
Bunca zulüm ve iftiraya rağmen, Hizmet Hareketi mensuplarının şiddetle karşılık vermemiş olması dikkate değerdir. Bu, Hocaefendi’nin inanılmaz karakterini ve vizyonunu yansıtıyor. Bu durum, 1000 yılı aşkın bir geçmişe sahip zengin bir tasavvuf geleneğini içinde barındırıyor. Dinî liderlik ve dinî düşünceyi test edeceksek, bunu pratiğe nasıl yansıdığıyla ölçmeliyiz. En önemli test ise zulüm altında belli olur.
Hocaefendi’yi biraz tanımış olmaktan dolayı çok minnettarım. Hizmet Hareketi’ndeki birçok gönüllüyü tanımış olmaktan dolayı da kendimi talihli hissediyorum. Siyaset bilimi, sosyal hareketler ve dinî düşünce ile dinî hareketler, hatta dinî aşırılıklar üzerine çalışan biri olarak, bu tür hareketlere karşı eleştirel bir yaklaşım geliştirmeye hazırlıklı biriyim. Ancak fertler gerçekten savundukları ilkeleri yaşadıklarında bunu takdir etmeye de hazırım. İnsanlar söylediklerini yaşadıklarında, bu yalnızca bir inanç meselesi olmaktan çıkar ve bir ilham kaynağına dönüşür.
Bir Protestan Hristiyan olarak, Hocaefendi ve Hizmet Hareketi ile olan karşılaşmalarım sayesinde kendi inancımın ve Tanrı’nın lütfuyla daha iyi bir insan olma gayretimin arttığını söyleyebilirim. Bu benim için bir ilham kaynağı ve insanlığa hizmet etmek, bencillikten uzak kalmak ve daha çok çalışmak gerektiğini sürekli hatırlatan bir örnek olmuştur.
Hocaefendi’yi tanıma fırsatı bulduğum için müteşekkirim. Vefatıyla birlikte onun birçok dostu ve dünya çapındaki büyük ailesiyle birlikte hüzün içindeyim. Ancak hastalıklarla dolu, sürgün edilip zulüm gördüğü bir hayata rağmen bize, insanlık sevgisine ve hizmet aşkına şahitlik etme fırsatı sunduğu için de minnettarım. Bu hayata şahit olmak bir ayrıcalıktı.
Prof. Dr. Greg Barton, Melbourne’daki Deakin Üniversitesine bağlı Alfred Deakin Küreselleşme ve Vatandaşlık Enstitüsünde Küresel İslam Siyaseti Profesörüdür.