Bahara Yürüyen Sürgünler

Doğum öncesi gibi
Sancılıydı yerler gökler
Her yer karanlık, sessiz
Kalpler ölgün, insanlar yorgun
Zaman, korkunç vadilerde çaresiz
Mekân, dertlerin kıskacında durgun

Kalplerde binbir korku
Binbir endişe
İnsanlık ölüm uykusunda
Kalmamıştı gönüllerde neşe
Hissizlik sarmış
Dört bir yanı nafile
Dünyevilik çakırkeyf
Gayyalar boyu kafile kafile

Ancak kader ne derse o olur
Gayretkeş sineler
Çatlarcasına azimle
Birden eser bir rüzgâr
Ortalık toz duman olur savrulur

Aldırmadan yürüdüler
En sarp yolları geçtiler
Durmadılar gündüz gece
Zaman içinde lâhûtî renge büründüler

Sabahın diriltici nefesi duyuldu
Tepelerin ardından
Fidanlar kendilerine uzanacak
Elleri bekliyordu
Bir heyecan beliriyor
Gök maviliklerde
Bulutlarda kıpırdanma
Damlalar hareket etmek için sabırsız

Ah güzel İzmir
Kutlu bir bahçıvan gelmiş bağına
Yepyeni fideler yürüyor
Geleceğin altın çağına
Dillerde on dört asırlık
Mesajlar taptaze
Yurtlar, kurslar, evler
Derken değişir günler
Maziye kapılır o eski günler
Eskimez dünler
Dağlarda yamaçlarda
Gürül gürül zikirler
Görenler koşuyor o güzellikleri
Kamplar semaya açılan
Otağlar gibi
Rahmet dolu maviliklerin
Yok nihayeti

O günler ne güzel günlerdi öyle
Bahara açılan kapılar vardı
Her yerde
Sürgünler, fidanlar
Açan çiçekler
Dağıldılar işte dört yana
Ceste ceste
Belde belde
Sevgi oldu adları
Bahar neşidesi
Yazılır onların da bir gün
En güzel kasidesi

Bu yazıyı paylaş