Bazı sadâlar vardır ki yalnızca kulak zarına temas etmekle kalmaz; insanın derûnuna nüfûz eder, orada latif bir titreşim olarak bâki kalır. Lafızlar mânâlarını taşırken, tonları onlara görünmez bir derinlik ve ağırlık ilave eder. 20 Kasım 2014 tarihli 436. Nağme: Sızıntı kaydında Hocaefendi’nin sadâsı tam da böyledir:
Sözlerin ardında emniyetle dokunmuş bir ahenk, ritmi yavaşlatan bir itmi’nan ve dinleyeni kendi iç âlemine davet eden sıcak bir akis…
Sesin İmzası – Emniyetin Frekansı
Teknik tahliller, bu kaydın ortalama 164 Hz temel frekans ve 64 BPM tempo ile îrad edildiğini göstermektedir. Tempo, insan kalp atışına yakınlığıyla bedene doğal bir uyum telkin eder. Düşük ve sabit frekans ise beynin “güvenli” olarak kodladığı ses profilini çağrıştırır.1
Polivagal teoriye göre, bu akustik özellikler ventral vagal sistemi harekete geçirerek bedeni “tehdit hâli”nden çıkarır.2 Böylelikle omuzlardaki yük hafifler, nefes derinleşir, idrak sükûnete erer. Bu, biyolojik mânâda “emniyette olma” hâlinin, sadâ yoluyla uyandırılmasıdır.
Sesin Portresi – Tını, Tempo ve Ezgisellik
Hocaefendi’nin sesi, yumuşak ve sıcak bir tını taşır; bariton altı frekansta seyreden bu ses, tizden ziyâde bas tarafına yakın durur. Bu hususiyet, dinleyende iç huzuru ve emniyet hissini uyandırır; bedenî gerginliği hafifletir.3 Ani yükselişler yahut sert inişler bulunmaz; ritim yavaş, şuurlu ve itinalıdır. Kelimeler arasında, mânânın dinleyici gönlünde yerleşmesine fırsat tanıyan sükût aralıkları bırakılır.
Konuşma temposu, kalbin tabiî atışına yakınlığıyla tefekkürî ve meditatif bir tesir meydana getirir.4 Araştırmalar, böylesi ritmik uyumun parasempatik sistemi faaliyete geçirdiğini ve ruh-beden gevşemesini desteklediğini ortaya koymuştur.5Dinleyen, farkında olmadan nefesini ve kalp ritmini bu ahenge uydurur.
Sesin artikülasyonu (sesin çıkarılış biçimi, telaffuzun netliği) berrak, fakat abartıdan uzaktır; kelimelerin sonları yutulmaz, lüzumsuzca uzatılmaz. Bu, sadâya tabiîlik ve samimiyet kazandırır. Hafif ezgisel bir hat, konuşmaya musikî bir letafet katar; ses, düz çizgide değil, ölçülü iniş çıkışlarla seyreder. Bu ezgisellik, Kur’ân tilaveti veya tasavvufî bir hitap ile benzer bir ruhî rezonans uyandırır.6
Bu bütünlük içinde, sadâ yalnızca mânâ taşımaz; dinleyende derin bir içsel yoğunlaşma (transa benzer) ve berraklaşma hâli oluşturur.7 Lafız, tınıyla derinleşir; tını, kelimelere görünmez bir emniyet ve itmi’nan iklimi ekler. Bununla birlikte, onun sadâsı yalnızca bu dinginlik ve huzur boyutuyla sınırlı değildir. Onun hitabetinde iki kutup bir arada bulunur: Bir yanda sükûnet ve içe çağıran tefekkür hâli, öte yanda coşku, uyandırma ve harekete geçirme. Analiz için seçilen kesit, bu içsel tefekkür ve sükûnet anlarından alınmıştır; kalp ritmine yakın akışıyla dinleyende huzur ve güven uyandırır. Ancak eski cami vaazlarında sesi zaman zaman yükselmiş, vecd ile dalgalanmış, kalabalıkları heyecan ve aksiyona davet etmiştir. Psikolojik açıdan bakıldığında, bu iki yönlü kullanım bir dengeye işaret eder: Kimi anlarda dinleyiciyi sakinleştirip bağ kurmaya kimi anlarda ise dikkati uyandırıp toplu bir heyecana taşımaya hizmet etmiştir.
Beynin ve Ruhun Yankısı – Nörobiyolojik ve Manevî Katmanlar
Hocaefendi’nin sesinin tesiri, kulaktaki basit titreşimden ibaret değildir; beyin, bu örüntüyü öngörülebilirlik ve emniyet işareti olarak çözümler. Ayna nöron sistemi(*) bu noktada devreye girer: Sakin ton ve ölçülü tempo işitildiğinde, bedenin motor ve hissî merkezleri aynı ahenge eş zamanlı olarak intibak eder. Bunun zahirdeki tezahürü şudur: Nefes derinleşir, yüzdeki ince gerilimler çözülür, kalp atışı konuşmacının ritmine yaklaşır.
Bu nevî biyolojik uyum, Polivagal kuramın tarif ettiği güven mekanizmasıyla birleşir.8 Düşük frekans ile yavaş tempo, parasempatik sinir sistemini faaliyete geçirerek bedeni “tehdit hâli”nden “sosyal bağ” hâline geçirir. O an, insan yalnızca kelimeleri dinlemekte değil; ruh-beden bütünlüğünde güvenli bir temas tecrübe etmektedir.
Psikanalitik nazar ise tabloya başka bir katman ekler: İnsan, gönül dünyasına yaklaştığında ses tonu alçalır; bu, mahremiyetin tınısıdır. Psikanalist Theodor Reik’in “üçüncü kulak” dediği şey de budur: Çoğu zaman dinleyen, kelimelerden ziyade tonun ifade ettiği mânâyı duyar.9 Meselâ, “İyiyim.” derken sesiniz titriyorsa, karşınızdaki mânâyı kelimelerden değil, titreşimden anlar.
Hatta ilmî çalışmalar, yalnızca kısa bir “merhaba” ses örneğinin dahi dinleyicide kalıcı şahsiyet izlenimleri oluşturabileceğini göstermektedir.10 Bu bulgu, Hocaefendi’nin sadâsındaki emniyet verici tonun neden böylesine kuvvetli bir ilk tesir uyandırdığını izah eder.
Lacan’ın ifadesiyle ise ses, bazen insanın derûnunda eksikliğini hissettiği, fakat adını koyamadığı objet petit a mahiyetine bürünür.11 Yani hep aranan, fakat tam mânâsı bilinmeyen bir “tamamlanma çağrısı”dır. Böyle bir ses, kelimenin hudutlarını aşarak gönülde mânevî bir davet işlevi görür.
Netice olarak, bu sadâyı işiten yalnızca duymakla kalmaz; ruhu itmi’nana erer, dikkati berraklaşır, hatta kimi zaman şifa süreci sessizce başlar.
Sinir Sisteminin Üç Hâli ve Hocaefendi’nin Sesi
İnsan bedeni, karşılaştığı her duruma sinir sistemi vasıtasıyla cevap verir. Polivagal nazariyesi, bu cevapların üç ana hâlde cereyan ettiğini izah eder:
- Dorsal Vagal Hâl – Donma ve Kapanma
- Tehdit çok yoğun veya kaçış imkânsızsa ortaya çıkar.
- Enerji düşer, hisler kısılır, bedensel hissizlik olabilir.
- Misal: Kötü bir haber karşısında donakalmak ya da küçük bir çocuğun, öğretmenin öfkeli bakışıyla nefesini tutup bakışlarını yere indirmesi.
- Sempatik Hâl – Mücadele veya Kaçış
- Tehdit algılandığında devreye girer. Kalp atışı hızlanır, nefes yüzeyselleşir, beden harekete hazırlanır.
- Misal: Yüksek bir sesle irkilen birinin çenesini sıkması, omuzlarının gerilmesi (savaş)ya da tartışma anında kapıya yönelip nefesi hızlanan birinin çıkış yolu araması (kaç).
- Yoğun stres anında savaş, kaç ya da don tepkileri görülür; ayrıca literatürde iki yanıt daha tanımlanır: Fawn (uyum sağlama – hoşnut etme) ve Flop (çökme – tonüs kaybı).
- Parasempatik Hâl, (Ventral Vagal) Hâl – Emniyet ve Bağ Kurma
- Kendimizi güvende hissettiğimizde aktif olur. Yüz kasları gevşer, nefes derinleşir, ses yumuşar.
- Misal: Sohbet sırasında huzurlu gülümsemeler.
Bu düzen, sinir sisteminin merdiven misali iniş ve çıkışlarını gösterir. Hocaefendi’nin sadâsı, dinleyenleri çoğunlukla bu “yeşil bölgeye” taşıyarak huzur, güven ve iç ferahlığı hissettirir.
Halkın Tanıklığı – Gönül Şahitlikleri ve Çağrışımlar
Hacı Kemal Abi, İzmir’de işlettiği lokantanın karşısındaki Başdurak Camii’nin şadırvanında abdest alırken, merkezi sistemle çevredeki camilere de aktarılan Hocaefendi’nin vaazını işitir. O sesin tesiriyle, ayağındaki takunyalarıyla heyecanla Kestane Pazarı Camii’ne koşar. Hocaefendi’yi yakından tanıdıktan sonra ise, “İşte şimdi aradığımı buldum.”der ve bir daha peşini bırakmaz. (**)
Farklı yaş gruplarından 161 kişinin verdiği cevaplar, bir sesin insan ruhunda nasıl yankı bulduğunu ortaya koydu.
Yaş dağılımında en büyük pay 36–45 yaş grubu (%47,5) ve 46–60 yaş grubu (%34,4). Daha genç gruplar ise daha küçük bir yüzdelik dilimde yer aldı.12
Katılımcıların beyanları, Hocaefendi’nin sadâsının üç temel duygusal eksende tezahür ettiğini göstermektedir:
– İtmi’nan / Huzur (%48) – Katılımcıların yarısına yakını, hislerini bu kelime ile ifade etmiştir.
– Emniyet (%42) – Sesin samimî, istikrarlı ve incitmeyen tonu, güven hissini beslemiştir.
– Duygusal Boşalma (%16) – Dinleyenin, iç âlemindeki duyguların açığa çıkmasına vesile olmuştur.12
Bu dağılım, sesin çoğunlukla sükûnet ve emniyet duyguları oluşturduğunu; aynı zamanda derin bir duygulanmaya da sebep olduğunu gösteriyor. Huzur ve gözlerin dolması, birlikte “kalbi yumuşatan” bir etkiyi işaret ediyor.
Bununla birlikte en sık yapılan benzetme “dua sesi” (%40) olurken; bunu “iç ses”, “imam sesi”, “anne sesi” ve “baba/dede sesi” takip etmiştir. Bu çağrışımlar, sesin bilinç dışı düzeyde bağlanma ve korunma hissini harekete geçirdiğini düşündürmektedir.
Akustik Şifa – Yankısı Bitmeyen Sadâ
İlim, bu tesirin sebeplerini frekans, tempo, nörofizyoloji ve ayna nöron sistemi ile izah edebilir. Fakat hakikî tesir, sayılarla ölçülemeyen bir menbâdadır: O sadânın tevazu ile yoğrulmuş letafetinde, kalpleri sükûnete çağıran yumuşaklığında ve samimiyetinde…
Hocaefendi artık cismen aramızda değil. Lâkin onun sesi, yalnızca bir huzur dâveti değil; Allah’a yönelmenin, O’nun (celle celâluhu) rızasını aramanın ve Fahr-i Kâinat Efendimiz’i (sallallâhu aleyhi ve sellem) tanımanın da bir dâvetiyesiydi. Her kelimesi, gönülleri zikre uyandıran, kalpleri hayra çağıran bir nefesti.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin…” (Hucurât, 49/2)
Bu ilâhî ihtar, sesin edebini ve ahlâklı bir tınıya sahip olmasının ehemmiyetini beyan eder.
Hocaefendi’nin sadâsı da işte böyleydi: Ölçülü, yumuşak, muhatabını incitmeyen ve gönle liman olan…
Kayıt sona erse de bıraktığı huzur dinleyicide yaşamaya devam ederdi; insan kendi içine doğru sessiz bir seyr ü sefer yaşardı. O sadâ, artık yalnızca bir insana ait değil; tevazu ile beslenmiş, muhabbetle örülmüş, imanla kuvvetlenmiş bir mîrastı. Ve bu mîras, her dinleyenin kendi sükûtunda yeniden keşfedeceği bir sığınak olarak bâkî kalacaktır.
(*) Bkz. Prof. Dr. S. Sinem Akbulak “Ayna Nöronlar”, Çağlayan, Haziran 2024, Sayı: 87.
(**) Bkz. “Yeri Doldurulamaz Bir Aksiyon İnsanı – Hacı Kemal Abi”, Çağlayan, Sayı 101, Ağustos 2025, s. 30.
- Analiz, sesin akustik parametrelerini ölçmek için aşağıdaki araçlar kullanılarak yapılmıştır:
– Praat (fonetik analiz aracı)
– Librosa (Python kütüphanesi, ses sinyali işleme)
– Audacity (ses düzenleme ve görselleştirme)
Kaynaklar
[1] Juslin, P. N., & Laukka, P. (2003). Communication of emotions in vocal expression and music performance: Different channels, same code? Psychological Bulletin, 129(5), 770–814. https://doi.org/10.1037/0033-2909.129.5.770
[2] Porges, S. W. (2011). The polyvagal theory: Neurophysiological foundations of emotions, attachment, communication, and self-regulation. W. W. Norton.
[3] Banse, R., & Scherer, K. R. (1996). Acoustic profiles in vocal emotion expression. Journal of Personality and Social Psychology, 70(3), 614–636. https://doi.org/10.1037/0022-3514.70.3.614
[4] Bernardi, L., Porta, C., & Sleight, P. (2006). Slow breathing reduces chemoreflex response to hypoxia and hypercapnia, and increases baroreflex sensitivity. Journal of Hypertension, 24(12), 2527–2533.
[5] Lehrer, P., & Gevirtz, R. (2014). Heart rate variability biofeedback: How and why does it work? Frontiers in Psychology, 5, 756. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2014.00756
[6] Jankowski, T., & Strzyżewski, W. (2016). Musicality in speech: Emotional prosody and melodic intonation. Psychology of Music, 44(2), 275–289.
[7] Hilgard, E. R. (1977). Divided consciousness: Multiple controls in human thought and action. Wiley-Interscience.
[8] Gallese, V., & Goldman, A. (1998). Mirror neurons and the simulation theory of mind-reading. Trends in Cognitive Sciences, 2(12), 493–501.
[9] Reik, T. (1948). Listening with the third ear: The inner experience of a psychoanalyst. Farrar, Straus and Giroux.
[10] McAleer, P., Todorov, A., & Belin, P. (2014). How do you say “Hello”? Personality impressions from brief novel voices. PLoS ONE, 9(3), e90779. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0090779
[11] Lacan, J. (1998). The four fundamental concepts of psychoanalysis. W. W. Norton.
[12] Kocabas, B. A. (2025). Yankısı bitmeyen ses: Katılımcı görüşleri üzerine anket verileri [Unpublished survey data].
[13] Kur’ân-ı Kerîm. Hucurât sûresi, 49/2. (Prof. Dr. Suat Yıldırım, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Define Yayınları, Ocak 2013, İstanbul).