Yolun doğru olduğuna eğer inanıyorsan
Yükün ağırlığına artık sabret yiğidim!
Yolun sonu rıza-i ilahîdir diyorsan,
Yoldaki yokuşlara biraz sabret yiğidim!
Yoluna tepeler çıksa, sert kayalar dizilse
Bu yolda çok yorulsan ve iflahın kesilse
Tarık bin Ziyad gibi önüne okyanus çıksa,
Atını mahmuzlayıp sür denize yiğidim!
Ebu Lehepler çıkıp yoluna diken saçsalar
Ebu Cehiller çıkıp yoluna kuyu kazsalar
Ümeyyeler çıkıp da seni kırbaçlasalar
Bilal-i Habeşi ol bu yolda, sabret yiğidim!
Elinden mi aldılar yerin, yurdun, mekânın?
O münafıklardan kurtarmaya bak canın
Mülkün sahibi Allah, dünya senin vatanın
Yeryüzü mekânın olsun, kur tahtını yiğidim!
Arkana dönüp bakma, gözün ufukta olsun
Dünya malını mülkünü bırak, arkana kalsın
Sabrın ve kanaatin senin servetin olsun
Dünya onların olsun, ukba senin yiğidim!
Seni terk eden dostlar, yolları açık olsun.
Sana engel olanlar, varsın dostun olmasın
Duyma hakaretleri, bırak mahşere kalsın
Senin dava dostların sana yeter yiğidim!
Önden giden atlılar yorulmadan koştular
Cihana dağıldılar, gönüllere taht kurdular
Yıllar geçti gelmedin, hep seni beklediler
Şimdi ensar oldular, bekletme gel yiğidim!
Kader bir yol gösterdi sana, anlamalısın
Susamış gönüllere bir kâse su olmalısın
Sessiz çığlıklar atan cihanı duymalısın
Önden giden atlılara yetiş artık yiğidim!
Her kar kış sonunda güller, çiçekler açar
Lale, sümbül, menekşe etrafa koku saçar
Her bahçıvanın işi, bağına güller diker
Al çapayı eline, bir gül de sen dik yiğidim!