İnsanlığa Rahmet Olarak Gönderilen Peygamberler
“Müslümanlar ve Hristiyanların inançlarında ortak noktalar çok olsa da her toplulukta kendilerini farklı ve benzersiz kılan inanç unsurları da vardır. İnanıyorum ki Hristiyanlar ve Müslümanlar sadece ortak noktalarıyla değil hususîvasıflarıyla da Tanrı’yı yüceltebilir. Beni Hristiyan yapan şey için Tanrı’ya şükrediyorum ve ayrıca Müslümanları, peygamberleri Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] yolunda yürüyen bir topluluk hâline getiren şey için de O’na şükrediyorum. Ayrılığa düştüğümüz noktalar üzerinde durmamıza gerek yok, çünkü hepimiz Tanrı’ya dönüyoruz ve O, anlaşmazlığa düştüğümüz noktaları bize bildirecektir.
En büyük hayır olan imanımız, Yaradan’ın peygamberler aracılığıyla insanlığa bahşettiği vahyin semereleriyle beslenir. Peygamberler vasıtasıyla aldıklarımızla Yaratıcımızı tanır, O’na kulluk eder ve O’nu severiz. Tanrı bize sonsuz bir hayat vaadeder. Peygamberler aracılığıyla gelen bu ihsandan daha büyük bir hayrı tasavvur edebilir miyiz?
Sosyal hayatın doğru anlaşılması için peygamberlerin talimleri, emin bir rehberdir. Peygamberler her şeyin birbiriyle ilişkisini gösterir ve karşılıklı bağımlılığını öğretir. Bugün tabiatla dengeli bir ilişki ve maddî kaynaklardan sorumlu bir şekilde yararlanmak için peygamber ilmine başvurmanın önemi, Said Nursî tarafından vurgulanmıştır.
Peygamberlere gönderilen vahiy yoluyla, insanlar Yaradan’ın kutsî sıfatları hakkında marifet kazanabilir. Peygamberler olmasaydı kâinat, Yaratıcı’nın isim ve sıfatlarını gizleyen bir perde gibi olurdu. Peygamberler aracılığıyla bu perde kaldırılır ve kozmosun Tanrı’nın bir sanat eseri olduğu görülür. Böylelikle insanlar, Yaradan’ın azamet ve haşmetini över ve ilan ederler.”[1]
[1] Thomas Michel, Insights from the Risale-i Nur: Said Nursi’s Advice for Modern Believers, New Jersey: Tughra Books, 2013, s. 207–217.