“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak, 96/1).
“O, her an yeni tecellilerle iş başındadır.” (Rahmân, 55/29).
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “kitab-ı kebir” olarak tanımladığı kâinatın bütün sayfaları, satırları ve harfleriyle Allah’ın (celle celâluhu) varlığına ve birliğine şehadet ettiğini ve bu şehadetin 55 lisan üzerinden okunduğunu ifade eder.[1] Daha önce nizam, mizan, intizam ve ıttırad (düzenlilik) lisanlarını anne karnında yaptığı bir seyahatle okuyan akıl,[2]mükemmellik ve sanatın kusursuzluğu lisanlarını okumak üzere Üstad’ın işaret ettiği sayfalara yönelir. Bu sayfalardan biri güneş ve yıldızlarla, diğeri ise hücreler ve zerreler ile yazılmaktadır. Alak sûresinin ilk ayetinde emredildiği gibi, bu iki sayfa da yaratan Rabbin adıyla okunmalıdır. Bir iğne ustasız olamayacağı gibi, bir harf dahi kâtipsiz olamaz hakikatince,[3] kâinatı da büyük bir kitap gibi, her an kudret kalemiyle yazmakta olan bir Kâtib vardır. O’nun varlığının ve birliğinin kabulü, her bir mevcudu, Rabbanî bir mektup hâline getirir. Sayfalar arasında yapacağı bu yolculuğun mârifete ve muhabbete vesile olması için aklın, biricik dostu olan kalbin gözlerine ihtiyacı vardır. Zira ancak “Gözleri firasetle açılıp kapanan bir ruhun nazarında varlık, yaprak yaprak bir kitap; canlı, cansız bütün eşya, bin bir mânâ ile ışıldayan kelimeler; varlığın çehresi ve insanların simaları da aldatmayan birer beyan olur.”[4]
“Allah gerçeği açıklamak için bir sivrisineği, hatta ondan da küçük bir şeyi misal getirmekten çekinmez.” (Bakara, 2/26) mealindeki mukaddes beyandan çıkarılabilecek diğer bir mânâ olarak, canlılar küçüldükçe, hassas organellerinde görülen sanatın inceliği, akılları hayrette bırakacak ihtişamıyla, Rabbimizin sonsuz ilmine, kudretine, iradesine, hikmetine ve sanatına şahitlik etmektedir.
Zerreler ve Hücreler ile Yazılan Bakteri Sayfası
Akıl, okumasına Üstad’ın ehemmiyetli vazifeleri ve kıymetlerinden ötürü nüshalarının çoğaltıldığını ifade ettiği sinekler[5] gibi hızla yazılıp çoğaltılmakta olan bakterilerden başlar. 3,5 milyar yıl önce yazılmaya başlayan[6] ve türlerinin bugün bir milyarı geçtiği söylenen[7] bakteriler, yeryüzündeki her ortamda mevcuttur. Buzullardan yanardağlara, zeminin derinliklerinden yüksek radyasyonlu ortamlara, tuz göllerinden sodalı sulara kadar farklı ortam ve şartlarda, Rabbimizin Hay ve Kayyum isimlerinin bir cilvesi olarak yaşamaya devam etmektedirler.[8] İnsan vücudunda dahi hücrelerden çok bakteriler bulunmaktadır.[9] Bazı bakteri türleri birkaç saat içinde bir hücreden milyonlarca hücreye kadar çoğalabilmektedir. En ücra köşelerin, insan bedeninin ve temas edilen her yüzeyin hızla çoğaltılan bu mektupların nüshaları tarafından kuşatıldığını öğrenen akıl, meraklı nazarını onlara çevirir. Kudret kaleminin zerreler ve hücreler ile yazmakta olduğu bakteri sayfasında gözüne ilk çarpan, günümüzde giderek artan bir tehdit hâline gelmekle bilim insanlarının da dikkatini celbeden “dirençli bakteriler” olur.
Bakteri Hücresindeki Temel Yapılar
Bakterilerin çoğu zararsız, hatta bazıları insanlar için yararlı olsa da az bir kısmı da hastalıklara yol açabilmektedir.[10] Bakteri kaynaklı bu enfeksiyonların tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Yunancada “hayata karşı” anlamına gelen antibiyotikler, genel itibarıyla bakteri hücrelerinin sebepler dairesinde hayatlarının devamında gerekli olan temel yapıları bozarak veya sentezlerini engelleyerek vazife görürler.[11] Bakteri hücreleri de her şey gibi mükemmel bir yaratılış ile varlık sahasına çıkarılmaktadır. Akıl; bakteri türlerine göre değişiklik gösteren hücre duvarları, hücreyi sarmalayıp koruyan hücre zarı, ihtiyaç duyulan proteinlerin sentezlerinde rol alan ribozomlar, bu proteinlerin sentezlendiği DNA ve bütün bu yapıların âhenkli işleyişlerinde, Hay ve Kayyum’un, biraz daha odaklandığında ise Sâni ve Hakîm isimlerinin tecellilerini görür. Bakterilerin hayata mazhar oluşlarında Hay ismini, bu hayatın hücre içi faaliyetlerle devamlılığının sağlanmasında Kayyum ismini, bakteri hücresini oluşturan yapıların ayrı ayrı sanatları ve farklı hikmetleri oluşunda ise Sâni ve Hakîm isimlerini okur.
Sanatın Mükemmelliği ve Ona Müdahale
Akıl, dostunun gözleriyle bu tecellileri temaşa edince, hücreler ile yazılmakta olan bakteri sayfasında Üstadının işaret ettiğini kemal ve sanatın kusursuzluğu lisanını da okumaya başlar. Bakteri hücreleri hayata mazhar olacak mükemmeliyette yaratılmışlardır. Yine Rabbimizin izniyle sanatlarına yapılacak bir müdahale, bu mükemmeliyeti bozar ve bakterinin ölümüne sebep olur. “Hayata karşı” antibiyotikler de işte böyle işlemektedir. Mesela bazı antibiyotikler, yaratılış kanunları çerçevesinde, ribozomların aktivitesine etki ederek sanatlarını icra etmelerini önler ve iş görmeyen proteinlerin ortaya çıkmasına sebep olurlar. Kemale erememiş bu proteinler, hücre için önemli olan görevlerini yerine getiremeyince bakteri hücresindeki hayat yerini ölüme bırakır. Akıl, antibiyotik kullanımıyla sanatlarının mükemmelliği bozulan yapılarda ve bu yapıların yaratılış gayelerini yerine getiremeyişlerinin bakteri hücresini ölüme sürüklemesinde, Sâni ve Hakîm tecellilerinin perdelenişine ve bunun da Hay ve Kayyum tecellilerini perdelediğine şahit olur. Bu bilgilerle dimağına mârifet balı çalınan akıl, duyduğu zevkle daha fazlasını aramaya koyulur.
Darwin’in Kara Kutusu[12] isimli meşhur eserin yazarı Michael Behe, bakterinin hareketini sağlayan ve “kamçı” olarak isimlendirilen organeli incelediğinde, basit gibi görünen bir kamçıda 25 civarında özel proteinin, elektrik motorlarındaki mıknatıslar ve bakır sargılardan yapılan rotor ve stator kısımlarının çalışmasına benzer muhteşem bir faaliyet içinde olduğunu gördü. Bu proteinlerden yapılmış parçalardan bir tanesi olmazsa kamçı çalışmamakta ve bakteri hareket edememekteydi. Buradan hareketle “İndirgenemez Komplekslik” kavramını ihdas eden Behe’nin bu çıkışı, tesadüfî mutasyonlarla bakterinin kendi kendine oluştuğunu iddia eden evrimcilere büyük bir darbe olmuştur.
Sanatın Korunması ile Hayatın Devamı
Artan hayret ve hayranlığıyla “Daha yok mu?” deyip duran akla, dirençli bakteriler cevaben “Bize de bak, bizi de oku.” derler. Mârifete iştiyakı artan akıl, bu çağrıya nazarını salmakla daha ötesini tefekkür etmeye başlar. Hücrelerindeki bazı değişikliklerle antibiyotiklerin etki edemediği dirençli bakterilerde yakaladığı ilk tecelli, Hafîz ismine ait olur. Normalde antibiyotik ile tedavi edilebilen bakteriyel enfeksiyonlar, hastalığa sebep olan bakterinin direnç kazanmasıyla ölümcül bir hastalığa dönüşebilmektedir. Antibiyotiğe mârûz kalan bakteriler arasında mutasyonlar ile farklı direnç mekanizmaları kazandırılmış bakteriler bulunur. Sanatlarının kusursuzluğu ve kemali koruma altına alınan bu bakteri hücreleri çoğaltılarak aynı bakteri türünün direnç kazanmış bir alt grubu yaratılır. Mevcut bilimsel yorumlar, bu mutasyonları rastlantı ve tesadüfe verse de dostunun gözleriyle varlığı bir kitap gibi okuyan akıl, bakteri sayfasına her an yeni satırlar eklemekte olan kudret kalemini, onu oynatan mutlak iradeyi ve nice esmânın içinde Hafîz ve Musavvir isimlerinin tecellilerini görür.
“Külle yevmin hüve fî şe’n.” (O, her an yeni tecellilerle iş başındadır.) (Rahmân, 55/29) hakikatini ilan eden bakteri hücrelerindeki değişiklikler, bakterilerdeki kemalin ve sanatlarındaki kusursuzluğun korunmasına vesile olmaktadır. Hücre zarı geçirgenliğinin azalmasıyla bakteri hücresinin antibiyotiğe “Beyhude yorulma, kapılar sürmelidir.” demesi, hücre içine ulaşan ilaçların çeşitli enzimler ile işe yaramaz hâle getirilmesi yahut aktif pompalama ile henüz hedefine ulaşamadan hücreden atılmaları, antibiyotiğin hedef aldığı yapıdaki değişiklikler ile ilacın artık ona bağlanamaması veya bu yapının hücre için hayatî olan görevinin alternatif bir yol ile yerine getirilmesi gibi mekanizmalarda[13] parlayan Hafîz tecellisi, aklı hayret ve hayranlığa sürükler. Hücreye direnç kazandıran bu gibi yeniden şekillendirilmelerde Musavvir isminin tecellilerini seyreden akıl, ballar balını tatmakla “zevki hasretle, doymayı açlıkla”[14] birlikte hisseder ve zerreler ile yazılmakta olan bakteri sayfasında okuduğu tecellileri bir de güneşler ve yıldızlarla yazılan sayfada okumaya niyet eder.
Dipnotlar
[1] Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 46.
[2] Fatmanur Kılıç, “Aklın Anne Karnında Seyahati”, Çağlayan, Mart 2022.
[3] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 52.
[4] M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 219.
[5] Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem’a, Üçüncü Nükte, www.erisale.com/?locale=tr&bookId=3&pageNo=422
[6] “Bacteria”, www.britannica.com/science/bacteria/Evolution-of-bacteria
[7] “Earth May Be Home to a Trillion Species of Microbes”, www.nytimes.com/2016/05/24/science/one-trillion-microbes-on-earth.html
[8] “Ekstremofiller”, ekog.org/2020/11/21/ekstremofiller/
[9] “Scientists bust myth that our bodies have more bacteria than human cells”, www.nature.com/articles/nature.2016.19136
[10] “Bacteria”, www.genome.gov/genetics-glossary/Bacteria
[11] “Antibiotic”, en.wikipedia.org/wiki/Antibiotic
[12] Michael J. Behe, Darwin’in Kara Kutusu, İstanbul: Aksoy Yayıncılık, 2000.
[13] “Antimikrobiyal Direnç Mekanizmaları”, Aydın Sağlık Dergisi, Yıl 5, Sayı 1, Nisan 2019, s. 1–12.
[14] M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 53.