Bakmak… Kâinata Allah (celle celâluhu) namına bakmak, ondaki mânâ yüklü âyetleri görebilmek, eşya ve hadiseleri okuyabilmek.

Okumak… Okurken düşünmek, düşünceyi harmanlayıp sentezler yapmak. Bu güzel düşünceleri insanlığın dünyevî ve uhrevî huzur ve saadeti için hayata geçirmek. Saadet muhtevalı Rabbanî merhamet ve sevgi tohumlarını etrafa saçmak ve onların neşvüneması için gayret sarfetmek. Herkesi kendi konumunda kabul edecek huzur dolu bir atmosferin ihyası için gayret etmek. Kim nasıl bakarsa baksın O’nun (celle celâluhu) hikmetle yarattığı eşya ve hadiselere sadece bakmakla kalmayıp görülmesi gerekenleri görebilmek ne hoştur! İnsanı insan yapan asıl duyuş, manevî duyularımızın sağlamlığı ile mümkündür. Göz vasıtasıyla görmenin (basar) ötesinde, Rabbanî maksadı algılama, manevî duygular (basiret) vesilesiyle gerçekleşir.

Yazmak… Kur’ân, Sünnet ve onların çizdiği çerçevede inancımızın özüne halel gelmeyecek tarzda yazmak. Üstad Bediüzzaman’ın eserlerindeki tertemiz tevhit düşünceleri gibi, insan olan insanın hem cismanî hem de ruhanî alıcılarını uyaran, insanı dünyada gezen uhrevî bir varlık gibi tasavvur eden yazılar yazmak. Her muhatabın algılama kapasitesine göre o yazıda manevî bir gıda bulmasını sağlamak.

Örnek bir insan olmak… Alîm ve Rab isimlerinin nurlu ikliminde güzel bir insan olabilmek. İlim ile terbiyeyi mezcedip önce kendi davranışında izhar etmek ve yürüyen Kur’ân yörüngeli, Muhammedî (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir ahlaka sahip olmak.

 

Bu yazıyı paylaş