Dünyaya Açılan Pencereler: Gözler

Kâinatın Sultanı, harikulade bir meşher açıp içinde ihtişamlı sergiler dizmiş ve saltanatının haşmetini, sanatının harikalarını izhar etmiştir. Bir taraftan da mahlûkatına kâinattaki bu tarifsiz güzellikleri müşahede etmesi için mucizevî pencereler olarak, çeşit çeşit gözler ve görme sistemleri ihsan etmiştir. Milyonlarca canlı türünün her birine, en uygun göz yapısını ve işleyiş mekanizmasını lütfetmiştir.

Görme hususiyeti, mevcudata ikram edilmiş çok kompleks bir nimettir. Görme hadisesinin gerçekleşebilmesi için, göz ve beyin sistemlerinin ahenkle çalışmasından başlayarak, başta Güneş olmak üzere uzaydaki gök cisimlerinin yerleri, hareketleri ve konumlarına kadar birçok hassas dengenin birlikte bulunması gerekmektedir. Bu mucizevî hadise, cisimden çıkan veya yansıyan ışınlarının göz bebeğinden geçmesiyle başlar. Beyindeki görme merkezine doğru, her canlı için hususi bir tasarrufla işletilen sistemlerden geçerek devam eder. Ardından, elektrokimyevî sinyallere dönüştürülenveriler, görme duyu sinirleri ile beyne iletilir ve beyindeki görme duyu merkezinde işlenipruh tarafından algılanır. Böylece harikulade görme olayı gerçekleşmiş olur.

Ancak görme hususiyeti verilen tek canlı, insan değildir. Gözlerin çeşitliliği, hayvan türlerinin çeşitliliği kadar zengindir. Görme sistemlerinin türlere taksimi, onları yaratıp ihtiyaçlarını, düşmanlarını, hayat şartlarını en iyi bilen ve binlerce hikmetle donatan bir Hakîm-i Mutlak’a işaret etmektedir. Bilim insanları, dünya üzerindeki 8,7 milyon canlı türünün, yaklaşık iki milyonunu hayvan türlerinin oluşturduğunu düşünmektedir. Bunlardan her bir tür, kendisi için en mükemmel sistemler içeren hususi özelliklerdeki ışık algılayıcı organlarla teçhizatlandırılmıştır.

Bununla birlikte, her türe, atmosferdeki ışınları temsil eden elektromanyetik spektrumunda, ihtiyaçlarına en uygun olan aralık ikram edilmiştir. Atmosferdeki ışınların dalga boyları, 103metre olan radyo dalgalarıyla, 10-12metre olan gama ışınları arasında değişir.Biz insanlar için görünür ışık bandı, 400 ile 700 nanometre dalga boyu aralığındaki spektrumun en dar penceresini temsil eder. Bu aralık dışındaki bölge, insan için görünmeyen ışık anlamındadır. Fakat insan için görünmeyen ışık olan bir dalga boyu, başka bir canlı için görünen ışık olabilmektedir. Mesela, insan gözü mor ötesi ışığı göremezken, onu görebilen bazı böcekler, kuşlar, balıklar vardır.

Farklı hayvan türleri için, farklı hususiyetlerde yaratılmış göz yapılarından bazıları kısaca incelenirse, çeşitliliğin zenginliği ve ihtiva ettiği özel mekanizmalar kolaylıkla fark edilebilir.

Dört Göz Balığı 

Dört göz balığı, yaygın olarak Orta Amerika, Kuzeydoğu Amerika ve Meksika nehirlerinde yaşar. Boyu 30 cm’ye kadar ulaşan balığın göz yapısı, ihtiyacına göre yaratılmıştır. Gözleri tam ortalarından bir doku şeridiyle ikiye bölünür ve bu şekilde dört tane göz ortaya çıkmış olur. Bu yapı, balık için çok stratejiktir. Çünkü dört göz balığı, yüzeye çıkarak, üst gözleri suyun dışında kalacak şekilde yerleşerek yaşar. Gözlerin üst kısmı ile dışarıyı, alt kısmıyla da suyun altını görür. Üst kısım hava ile ve alt kısım su ile temas halindedir. Bu durumda, gözlerde hava ve su altı ortamları için ayrı ayrı mercekler olacağı düşünülse de öyle değildir. Balık, tek mercekle hem havayı hem de su altını görebilir hususiyette yaratılmıştır. Bu da kendisine düşmandan kaçma ve avlanmada avantaj sağlar.

Suya maruz kalan karın korneası, beş ile yedi tabakalı epitel dokuya sahiptir. Havaya maruz kalan sırt korneası ise, 20’den fazla hücre tabakalı epitel dokuya sahiptir. Aynı zamanda bu kısım,  karın kornea epitelinden glikojen yönünden 15 kat daha zengindir. Üst korneanın daha kalın ve zengin glikojenli olmasının bir hikmetinin, morötesi ışınlara karşı korunma olduğu düşünülmektedir. Ayrıca su tutma kapasitesi yüksek olan glikojenin fazla miktarda oluşu, havayla temas eden kornea epitel hücrelerinin kurumasını önlemektedir.

Balığın gözündeki armutsu mercek, uzun eksenin sudaki ve kısa eksenin havadaki görüşüne hizmet edecek şekilde konumlandırılmıştır. Merceğin bu hikmetli yerleştirilişi, havadaki kornea ile karşılaştırıldığında, sudaki korneanın kırma gücü kaybını telafi eder. Bütün bu yapı farklılıkları, görme sisteminin ortamdaki ihtiyaca göre hususi bir donanımda lütfedildiğini göstermektedir. Hakîm-i mutlak, aynı gözün iki ayrı bölümünü, farklı mahiyetlerde yaratmıştır. Bu harikulade bir hikmet ve şefkat tecellisidir.

Mavi Boncuk Gibi Dizilmiş 200 Göz

Deniz kabuklularından olan deniztarağı, okyanus tabanının kumlu yüzeyinde yaşar. Kısa mesafelerde hızlı ama düzensiz serbest yüzüşle tehlikelerden kaçmaya çalışır. Yüzmek için kabuklarını açıp kapatarak itici bir güç oluşturur. Tehlikeyi anlayıp da zamanında kaçabilmesi, çevreden gelen mesajları ânında algılayabilmesine bağlıdır. Bunun için kendisine hayranlık uyandıran yapıda ve konumda gözler lütfedilmiştir. Hayvanın kabuğunun kenarlarında dizilmiş, parlak mavi boncuklar görünümündeki yuvarlaklar, onun gözleridir ve sayıları 200 kadardır. Boyutları 1 mm’yi geçmeyen gözler, tarağın görme ihtiyaçlarına en uygun şekilde donatılmış ve yerleştirilmiştir.

Minicik gözlerin her biri, mercek ve retina taşımaktadır. Fakat bu canlının gözleri, birçok hayvanın aksine, görmede vazifeli aynalarla donatılmıştır. Bu yüzden tarakların gözleri üzerinde çalışan araştırmacılar, onları kompleks teleskoplara benzetir. Diğer gözlerde ışığı odaklayan mercekler kullanılırken, tarak gözleri, güçlü teleskoplar gibi aynalar kullanır. Mercekler belli dalga boyları ile işlev görürken, aynalar daha çok ışık toplayabilir.

Gözlerdeki aynalar, 20–30 katmanlı kristalden yaratılmıştır. Bu katmanlar, bir mozaik gibi kristal plakalar halinde dizilmiştir. Her bir ayna, doğru dalga boyunu yansıtacak şekilde kalibre edilmekte ve ahenkli bir işlevle, görüntüyü daha net hale getirmektedir.

Kompleks Yapıdaki Hareketli Gözler

En kompleks gözlere sahip canlılardan biri mantis karidesidir. Bu karidesler, sığ ve tropikal sularda hayat süren omurgasız yırtıcılardır.

Mantis karidesinin gözlerine bakıldığında, iki hususi kaideye oturtuldukları ve çok hareketli oldukları hemen fark edilir. Gözler, birbirinden bağımsız bir şekilde, farklı yönlerde hareket edebilir ve her biri derinliği algılayabilir hususiyettedir. Bu canlının görebildiği ışık aralığı, insandan çok daha geniştir. Görünür ışığın yanı sıra, kızılötesi ve morötesi ışığı da görebilmektedir.

Mantis karidesinin gözleri, sırt ve karın olmak üzere iki yarım küreden yaratılmıştır. Bunların arasında, tıpkı dünyayı iki yarım küreye ayıran ekvator gibi konumlandırılmış, “orta bant bölgesi” bulunur. Bu bölge, farklı yapıda altı sıra halinde yerleştirilmiş optik birimler içerir. Her bir ünitenin,  görme olayında farklı bir işlevi vardır.

Binlerce Petek Gözcük

Zengin tür çeşitliliği ile meşhur olan böceklerin gözleri ise parçalı bir yapıdadır. Bu böcekler ışık ve hareketi algılamaya duyarlı, genellikle büyük bir çift petek göz ve üç adet basit göz ile donatılmıştır. Basit gözler küçük ve yuvarlak olup sadece ışığı ayırt edebilirken, petek gözler çok daha karmaşık ve büyüktür. Her birinin beyne bağlı özel merceği ve ışığa duyarlı hücreleri bulunmaktadır.

Petek gözler, bal peteklerini andıran, altıgen mercekli binlerce küçük gözcükten oluşur. Bu gözcüklere “ommatid” adı verilir. Ommatidler; her biri ayrı bir reseptör olarak çalışan ve yüzlerce mercekle kaplı optik birimlerdir. Her bir ommatid, bir lens, şeffaf kristal bir koni, ışığa duyarlı görme hücreleri ve ommatidyumu komşularından ayıran pigment hücrelerinden oluşur. Birleşik gözde oluşan görüntü, art arda duran noktaların algılanması şeklinde olup her nokta bir ommatid tarafından mozaik gibi görülür. Ommatid sayısı arttıkça görüş keskinliği de artar. Farklı yöne bakan gözcüklerin her biri, görüntünün farklı bir bölümünü algılar.

Yusufçuk böceklerinin önemli bir hususiyeti ileri geri uçabilmeleridir. Bu esnada görmelerini sağlayan unsur, geniş açılı görüntü algılayabilen petek gözleridir. Bu gözlerden her biri yaklaşık 30.000 alıcıdan oluştuğundan, birçok böcekten daha iyi bir görme kapasitesine sahiptir.

Kâinatı temaşa ile tavzif edilmiş bu mucizevî pencereler, bizlere Basîr-i Mutlak Rabbimizden ulvî mesajlar getirmektedir. Her bir türe, hikmetli görme mekanizmaları lütfeden Rabbimiz, bütün mevcudattaki gizli açık her şeyi, her ân bütün incelikleriyle Gören olduğunu ruhlarımıza duyurmaktadırlar. Görmenin mânâsına bir derece yakınlaşarak Rabbimizin her ânı kapsayan sınırsız görmesini hatırlayıp ihsan şuuruna kanatlanmamız ümidiyle…

Kaynaklar

Gülperçin, Nilay, “Böceklerin Gözünden Dünya,” BAÜ Fen Bil. Enst. Dergisi, cilt 17(1) 53–58 (2015) 53, İzmir: Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi.

Kanungo, Jyotshnabala ve ark., “Abundant corneal gelsolin in Zebrafish and the ‘four-eyed’ fish, Anableps anableps: Possible analogy with multifunctional lens crystallins,”Experimental Eye Research79 (2004), 949–956.

Thoen, Hanne H. ve ark., “A Different Form of Color Vision in Mantis Shrimp,Science, 343/24, Ocak 2014, 411–413.

nationalgeographic.com.tr/makale/subat_2016/isigi-gormek/2721.

www.britannica.com/animal/four-eyed-fish.

www.scubageek.com/articles/mantis_eye.pdf.

www.theverge.com/2017/11/30/16719146/king-scallop-eyes-mirror-lens-optics-biomimicry.

Bu yazıyı paylaş