Erenler ne varsa gönül burcunda,
Başka zirvelerde çukurlar dolu.
Yüreğin nefesi aşkın ucunda,
Gözü, özü, sözü hep nurlar dolu.
Ermemişse insan fakirdir daim,
Umutsuz, kalbi de katı bir zalim,
Ermişse emindir, hep halim selim,
Açılmış önüne bekanın yolu.
Hakla vuslat tatmış neylesin malı,
İstemez ne köşkü, ne saray, yalı,
Bulmuş ise neyler en tatlı balı,
İtmiştir eliyle parayı pulu.
Ermişler değildir köle dünyaya,
Ne güneşe bakar, ne dolun aya,
Başkası kalırken yollarda yaya,
Burak’a binmiştir Allah’ın kulu.
Ariflerin derdi Hak, hakikattir,
Servet ise vuslatta ki servettir,
Aşktan öte yol var o da şefkattir,
Zevale fırlatmış çaputu, çulu…
Öyle bir mıhlanmış bu yola eren,
Ruhunu hak yola her daim seren,
Peygambere olmuş böylece yaren,
Aczin zincirinde ayağı, kolu.
Köledir Allah’a başkaya değil,
Ne ceylana vurgun, ne taya değil,
Servi boylulara, sunaya değil
O Hakk’a adanmış bir âdemoğlu.
Gözünde ne dünya, ne ahiret var,
Onun yüreğinde hicrandan dert var,
Sadece kalbinde biricik O Yâr,
Sadece gönlünde Allah’tır ulu…
Gönül burcu işte böyle bir yerdir,
Kanı mürekkeptir, soluğu terdir,
Her adım şeytana karşı zaferdir,
Alnında secdenin ışıktan tuğu.