Uyandık bir sabah, ellerimizde kelepçe
Anladık ki bir imtihan başlamak üzere
Uzandık taş hücrelere, yavaş ve sessizce
Bu zulme dayanma, tevekkül ve sabretmekle
Olmuş bir karakuşi, her ceberut mahkeme
Kalem çoktan kırılmış, hüküm verilmiş bile
El dahi sallayamadan, evlad u iyale
Ayrılık, vücuttan kopan birer ciğerpare
Bıraktık her şeyimizi, ne varsa geride
Mal mülke değil tasa; eş, dost ve kardeşlere
Döndük yönümüzü batıya, yaşlı gözlerle
Turnalar misali biz göçeriz yad ellere
Kalpler yolundan mı döner, cahil çelmelerle
Bilmezler ki düşmüşler bir yalanın peşine
Son kavşaktan, son sürat sırat-ı müstakime
Doğru yolun biletleri ebedi âleme
Tereddüt yok, kader hayata devam dediyse
Asrın kahramanları, asılın küreklere!
Rızayı kazanmak zor, hem ızdırap hem çile
Yerimiz var, milyonların sıcak kalplerinde
O’nun nuru zaten dünyanın her zerresinde
Olsan da olmasan da yüzecek bu sefine
Zulümlerin acı hatırası eşliğinde
Hem dünya hem ahirette kardeşlerimizle
Yeni hayat başladı, akşamlar ülkesinde
Saygı, sevgi, dürüstlük insanların hepsinde
Batının insana olan bu muhabbetiyle
Bir uyum olmalı iman hakikatleriyle
Tüm kalpler safileşti gelen musibetlerle
Korudu bizi dalmaktan kuru hayallere
Hicretle karşılıklı köprü kurmak üzere
El etek çekmeden kalmalı elek üstünde
Vazife uzak diyarlarda, O’nun hükmüyle
Erimek lazım semaya açılan ellerde
Yoğun bir günbatımı daha bitmek üzere
Bir sene için, bir saat daha tefekküre