Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi üzerine bugüne kadar Batıda ve İslam dünyasında birçok ilim adamı eserler kaleme aldı. Ferit el-Ensari, Süleyman Aşrati, Jill Carroll, John Esposito, Pim Valkenberg, David Shinn, Simon Robinson, Thomas Michel, James Harrington, Ori Soltes, Walter Wagner, Berna Turam…
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün ve gelecekte bunlara yeni ilim adamlarının dâhil olacağına şüphe yok…
Bu eserleri yazan her bir ilim ehli, Hocaefendi’yi ve Hizmet Hareketini ayrı bir perspektifle anlattı. Gelecekte yeni eserler kaleme alacak ilim erbabı, bu “hakikate şahitlik” yapmaya devam edecek.
Hocaefendi’nin hayatını yazan Prof. Jon Pahl, Bir Hizmet Hayatı adını verdiği 400 sayfalık kitabı için bu tabiri kullanıyor, hakikate şahitlik yaptığını söylüyor.
Allah insanı, kâinatı anlayacak ve dünyada hakikate şahitlik yapacak kapasitede yaratmıştır. İlim adamlarının şahitliği, daha üstün ve derindir, çünkü onlarda vicdanî hakikat aynı zamanda marifetle, yani bilgiyle mücehhezdir.
Demagogların ve bir kısım siyasetçilerin kitleleri arkalarına takip sürüklediği, doğruları karartma adına her türlü kirli psikolojik savaşın icra edildiği günümüzde, bu bilim insanları tarihe ve gelecek nesillere büyük bir miras bırakıyorlar. İnsanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi…
Bir medeniyetler tarihçisi olan Jon Pahl’un kitabı, hem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hayatını anlatıyor, hem de Hocaefendi ve Hizmet Hareketi hakkındaki kara propagandalara bir nevi cevap mahiyeti taşıyor.
Jon Pahl, Hizmet Hareketini şöyle tarif ediyor:
“İnancı ve bilimi (kalbi ve aklı) iç dünyalarında telif etmiş eğitimli kadroları ve faaliyetleriyle dünyada barış inşa eden uluslararası sivil İslam…”
Harvard Üniversitesi’nin yayımladığı Darbe kitabı birçok dile çevrilen siyaset bilimi ve tarih profesörü Edward Luttwak’ın, Türkiye’de Hizmet’in başına gelenler için kullandığı şu cümlelere ne kadar benziyor bu tarif:
“Eğitim seviyesi düşük Erdoğan’ın başını çektiği radikal siyasal İslam, 171 ülkede binden fazla okul, üniversite ve öğrenci yurdu açılmasına ilham veren Fethullah Gülen’in iyi eğitim görmüş takipçilerine karşı savaş ilan etti.”
Vicdanı parlak ve hadislere objektif bakan, hayatlarını ilmî çalışmalara adamış iki farklı branştaki insanı aynı noktada buluşturan şey, hakikatin tekliği ve değişmezliği… Onlardan tamamen farklı bir coğrafyada, farklı bir dili ve inancı temsil eden Prof. Enver Alam’ın 10 yıllık bir çalışma ile hazırladığı Allah Rızası İçin kitabındaki şu ifade gibi: “Bırakın Türkiye’yi, dünyanın her bölgesinde yıllardır faal olan Hizmet mensuplarından bir kişinin, bulunduğu ülkede bir suça karıştığı vaki değildir. Üst aramalarında üzerlerinden bir çakı bile çıkmamıştır.”
Bu Hareket, Hocaefendi’nin de vurguladığı gibi, eğitim müesseseleri ile dünyanın her bucağında “sulh adacıkları” inşa eden ve ortak insanî değerlerin dünyada revaç bulması için farklı sahalarda, farklı projeleri hayata geçiren yüksek eğitimli gönüllülerden oluşuyor.
“Pensilvanya’da yaşayan bir İslam âlimi neden bütün dünya için büyük önem taşıyor?” sorusunu kitabının kapağına çıkarmış olan Prof. Pahl, bu soruya şu cevabı veriyor:
“Fethullah Gülen, günümüz dünyasında bir barış inşacısı ve Hizmet mensupları bu öğretiyi dünyanın her tarafında temsil ediyorlar. Hizmet insanları bulundukları ülkelerde hem Müslümanlığı kâmil mânâda yaşamanın hem de iyi bir vatandaş olmanın mümkün olduğunu gösterdiler. Bu felsefe doğrultusunda her ülkede çoğulculuğun ve demokratik prensiplerin yanında yer alıyorlar… Hizmet’in temsil ettiği global etik değerler, Hizmet mensuplarının dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı kültürlerde aynı projeleri hayata geçirmelerine imkan tanıyor. Hizmet’in eğitim anlayışı, kendi geleneksel değerlerini takdir etmenin yanında, Batı ile de temasa geçebilen oldukça eğitimli geniş bir kitle ortaya çıkardı. Gülen, Hizmet projeleriyle diğer Müslümanlara, daha adil ve barışın hâkim olduğu bir dünyaya katkı sağlamaları için yol gösteriyor.”
Hocaefendi’nin yaşadığı hayatın bütün evrelerini ele alan Jon Pahl, yıllarca ülkesinde bir “garip” olarak yaşayan Hocaefendi’nin bu gurbet ve hüznü nasıl “müsbet harekete” dönüştürdüğünü şöyle anlatıyor:
“Fethullah Gülen, Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi sarsıntılarından sonra kitleleri reaksiyoner hareketlere yönelmekten çekip müsbet zeminde, hem dinlerini yaşamaya hem de hayata katılmaya sevk etti. Yıllarca ülkesinde eziyet çekti ve hep bir garip olarak yaşadı. Gülen işte bu gurbet ve hüznünü, Hizmet’le aktif sabra ve müsbet harekete dönüştürdü. Tarihte barış inşa edici şahsiyetler, toplumlardaki kamplaşmaları tamir etmeleri sebebiyle hep hedef haline geldiler. Fethullah Gülen’in bugün yaşadıkları da bunun bir örneği… Hizmet Hareketinin temelinde reaksiyon değil, “aktif sabır” ve aksiyon var. Bu yönüyle Fethullah Gülen’in hayatı, ibadet ve duadan güç alan, derin bir sükûnet üzerine kurulu bir hayattır. Bir başka ifadeyle, vaazlara ve eğitime adanmış bir Hizmet hayatı…”
Sonuç olarak, okuyucuları Hocaefendi’nin yaşadığı hayata bakmaya ve Hizmet’e karşı yürütülen psikolojik savaşı ona göre değerlendirmeye davet ediyor Prof. Pahl:
“Fethullah Gülen’in hayatı, darbe organize etme suçlamasını boşa çıkarıyor. Dünyada çatışmacı ve şiddet yanlısı insanlar hep en barışçıl insanları çatışma ve şiddet taraftarı olmakla suçlarlar. Gülen’in tercih ettiği yolu, yaşadığı hayat ortaya koyuyor. Bir otoritenin (Erdoğan) ihtirasları bu gerçeği değiştirmez… Hizmet Hareketi Türkiye’deki baskı dönemlerinden hep güçlenerek çıktı ve daha da büyüdü. Bu Hareket, temsil ettiği enerji ve barış ruhu ile dünyanın geleceğinde de var olacak.”
Hocaefendi, “Dünya kardeşliği her gün içimizde pekişiyor, pekişmeli de…” diyerek bu konudaki sevincini ifade ediyor.
Jon Pahl’un eseri; hakikate, gelecek nesillere ve tarihe çok güzel bir şahitlik ediyor.