Biz dört bacanaktık, dört ayrı diyardan
Bir baba ocağında harman olduk saba yeliyle
Biz dört bacanaktık, içi has ayardan
Selam ederdik birbirimize gönül diliyle
Biz dört bacanaktık, zamanda yol alıp
Mütevazı bir evin dört kızına talip
Kim derdi savrulacaktık böyle gün gelip
Kaderin akıl ermeyen sırlı eliyle
Biz dört bacanaktık aynı kafada
İkisi gurbet elde, bâkisi sılada
Sıladakilerin başı şimdilerde belâda
Yol uzun, işleri yok laubaliyle
Biri çıktı; lâkin biri hâlâ damda
Doru atlar gibi coşkundu velâkin gemde
Serde hasretlik olan bu ifritten demde
Ayda bir söyleşiyor gonca gülüyle
Âlemin görmediği bu kem oyunda
Çıkanın gözü şimdi serhat boyunda
Şemslerin gurub ettiği Meriç suyunda
Bir başka ufka kanat açma yâdiyle
Kalan ikiden biri evinden ayrı
Diğeri âlihimmet, unutmaz gayrı
Bir el değiştirir elbet bu hazin seyri
Atâsı, feyz-i Nil’i, ebabiliyle