Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır;
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i ma’sûm-i sabâvet,
Ümmîd çocuk sûret-i sâfında iyandır.
Her cebhede bir nûr-i mücerred lemeânda;
Her dîdede bir rûh demâdem-cevelândır.
Âlâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd
Feyzindeki te’sîr ile âsûde-revandır.
Ferdâ-yı sükûn-perveridir sâl-i cidâlin,
Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır.
Heycâ-yı maîşetteki feryâd-ı mehîbin
Dünyâda biraz dindiği an varsa bu andır.
âfâk: Ufuklar.
hande: Gülme, gülüş.
şetâretli: Neşeli, şen.
sabâvet: Çocukluk.
Ümmîd: Ümit.
iyan: Ayan.
lemeân: Parlama.
dîde: Göz.
demâdem: Daima, her an.
cevelân: Dolaşma.
âlâm: Elemler.
ecsâd: Bedenler.
revan: Yürüyen, giden.
ferdâ: Ertesi gün, yarın, gelecek.
perver: Besleyen, yetiştiren, seven.
sâl: Sene.
cidal: Çekişme.
nevmîd: Ümitsiz.
âver: Veren.
heycâ: Savaş, kavga.
mehîb: Heybetli.