Tarifi zor bir yalnızlık içinde; coşkusuz, heyecansız… Gurbette bayram; bilmem kaçıncı bayramım… Bu seferki başka, sessiz ve soluksuz…
“Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.” mısralarındaki gibi…
O bayram arifelerinin ertesi günkü tatlı telaşı yok ruhumda. Daha da yalnızını geçirmiştim oysa… Hiç bilmediğim diyarda, adını, dilini bilmediğim insanların içinde… Birkaç saat ötemde; can bildiğim, kan bildiğim vardı, ben yine de yalnız geçirdim bayramı.
Kaybolunmuş, terkedilmiş ıssız bir yer gibi bu suskunluk, çalınmayan kapılar gibi. Ne garip bir çaresizlik…
Öyle özlersin ki ciğerlerin titrer. Ah eski bayramlar, çocukluğum! Ellerime yakılan kınam, kırmızı pabucum, ponponlu beyaz çorabım, başucumda bekleyen bayramlık elbisem…
Sabahı sabah edersin, kınalı ellerinin heyecanıyla… Acaba nasıl olmuş, tutmuş muydu kınam? Kan kırmızısı mıydı rengi? Sabah olur. Uykulu gözlerin yerini çakmak çakmak ışık saçan heyecanlı gözler alır. İlk iş ellerin kınasını yıkamak… Sevinçten bir çığlık atarsın: ‘’Tutmuş, hem de kan kırmızısı!’’
Ah çocukluğumun bayramları!
En güzel sen olmuşsundur. Taranmış, kurdeleli saçlar… Eller öpülür, toplanır harçlıklar. Kapı kapı gezilir, bayramlaşılır, şekerler sayılır; hep en çok seninkidir.
Eve ne zaman dönülür bilinmez; hesap yok bugün. Bugün bayram. Bayram, belki dondurma yemek, belki pamuk şekeri, belki de kız kaçıran patlatmaktı, kahkahalar eşliğinde hiç ayrılmayacağını sandığın arkadaşlarınla. Renkli balonlardı bazılarımız için bayram. Salıncakta sallanmaktı belki de…
“Çocukluk ne güzel başıboşluktur.” dediği gibi Cengiz Aytmatov’un. Bayrama yakışan en çok çocuklardı çünkü.
Akşam olurdu, nasıl olduğunu bilmeden geçip giderdi zaman; konu komşu, akraba ziyaretiyle…
Bir daha gelir mi çocukluğumun bayram heyecanı? Başımı yastığa bir koyup bir kaldırır mıyım?
Çalar mı kapımızı eskisi gibi bayramlar?
Artık çok zaman geçmiş gitmiş; kaç yaz, kaç kış, bir yığın insan…
Bazen mutlu anlar hafızada yer tutan, en çok da içini acıtan…
Kim bilir, barışma vakti gelip çatmıştır kapıya…
Dahası yaşanacak, çocukça en güzel bayramlarda…
Çocukluğum, ver elini, bayramlaşalım…