Bir meleğin kucağına emanet olacaksın
Korkma dediler henüz yolun başındayken
İlk kelimem, ilk gördüğüm, ilk tebessümüm
Rahmeti Sonsuzun mütecelli temsilcisi
Biricik annem benim
Derin bakışları bir ömür muhafız
Tatlı dili şefkatli bir muallime
Gülüşü hayat oldu hep yanı başımda
Nazenin bir fidan gibi baktı
Büyüttü bizi anneciğim
Ve zamanı geldiğinde çiçeği açsın diye
Yollayacaktı muhtaç diyarlara
Henüz on dokuzumda,
Kutsî mânâlar taşan yaşlı bakışlarıyla
Derin derin baktı gözlerimin içine
Bir münadinin, O’nun adını
Güneşin doğup battığı her yere götürme
Gaye-i hayalini ninni diye fısıldadığı kulağıma
“Git” dedi
“Git ki çiçekler açsın toprağın bağrında”
Hasreti, vuslatı bağrında gömülü bir hazine
Gözyaşı düğüm düğüm boğazında dizilmiş bir inci
İçinde bu engin mübarek Hizmetin sevinci
Dimdik, hep bir adım önde ve birinci
“Git” dedi
Git ki doğsun artık beklenen şafak
Git ki açacak binlerce taptaze başak
Yanacak kandiller, eriyecek karanlıklar
Git ki gelsin yıllardır hasreti çekilen o altın kuşak
Ve gittiler,
Dünyanın dört bir yanına,
Fedakâr anaların dualarıyla gittiler…