Ne fazlayım ne eksiğim,
Noktalı virgül gibiyim;
Bir yanım dimdik, tam olması gereken yerde,
Diğer yanım iki büklüm…
Her şeyin istediğimiz gibi gitmediği günlerde,
Mutsuz olmayı değil de
Mutluluk yollarını arayan bir umut perisi oldum.
Ayrıca bazı şeylerin olamayışı beni üzmüyor artık…
“Bahanesi yok” prensibi çok da önemli değil;
Olmasa da olur, en büyük tesellim!
Yabancı göz ya da yalancı fark etmez meselâ…
Ne de olsa;
Her yerde bir dost kırıntısı bırakmak acı veriyor bana.
En iyisi, topla pılını pırtını kalbimden umut yolcusu!
Bir an önce ayrıl, son tren kalkmadan;
Mühürle kapıları, açılmasın bir daha!
Sonsuzluk yaşasın kıyamete kadar
Avuç içimde…
Hani “kalb” denen avuç içi kadar
Bir yer var ya…
Tam solda, olması gereken yerde.
Sonsuz değilmiş meğer sevgi denen şelale;
Bitermiş suyu âb-ı hayat denen kaynağın.
Bazen “Ey insan, dur da bir bak yaptıklarına!” diyesim var.
Bak! Ne halde yıktığın, tarumar ettiğin gönüller?
Ve bak! Nerelere savrulmuş kalbler?
Kalb ki… Avuç içi kadar bir yer.