Son yıllarda yapılan astronomi araştırmaları, Güneş Sistemi içinde yeni bir gezegenin olduğuna işaret ediyor. Neptün’le benzer büyüklükte fakat henüz görülmemiş olan bir gezegenin, Güneş etrafındaki devrini 15.000 yılda gerçekleştirdiğini gösteren yeni deliller bulundu. Bu deliller aynı zamanda, Güneş Sisteminin 4,5 milyar yıl önceki bebeklik döneminde, bu dev gezegenin büyük bir çarpışmayla yavaşlamaya başladığını ve daha uzak bir eliptik yörüngeye yerleştiğini ortaya koydu. Yüzyıllar boyunca Neptün’ün ötesinde bir “X Gezegeni” (veya “Dokuzuncu Gezegen”) olduğuna dair birçok iddia ortaya atılmış, fakat bugünkü kadar sağlam deliller elde edilememişti. Bu yeni deliller, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsünden astronom Konstantin Batygin ve Mike Brown’un, uzak gök cisimlerinin yörüngelerini aylarca süren bilgisayar simülasyonları yardımıyla incelemesiyle elde edildi.[1]
Batygin ve Brown, yeni gezegenin varlığını, Neptün’ün ötesindeki yörüngelerde bulunan ve önceden bilinen altı nesnenin tuhaf kümelenmesinden yola çıkarak tespit ettiler. Bu kümelenmenin gerçekleşme ihtimalinin %0,007 veya 15.000’de bir olduğunu, yani tesadüfün söz konusu olmadığını ifade ettiler.[2] Yaklaşık olarak 10 Dünya kütlesine sahip bu gezegenin, altı cismin Güneş Sisteminin düzleminde, garip eliptik yörüngelere yerleşmelerine sebep olduğunu düşündüler.
X Gezegen’inin yörüngesi de benzer şekilde eğimlidir ve Güneş Sisteminin çok daha uzak mesafelere kadar uzandığını göstermesi bakımından mühimdir. Güneş’e en yakın olduğu yer, 200 astronomik birimden (AU) yedi kat daha fazladır (Bir AU, Dünya ile Güneş arasındaki mesafedir ve yaklaşık 150 milyon kilometredir). X Gezegeninin, 600 ila 1200 AU kadar uzakta, Neptün’ün hemen sınırında (yaklaşık 30 AU) başlayan küçük buzlu cisimler bölgesi olan Kuiper Kuşağından daha uzaktaki bir yörüngede döndüğü düşünülmektedir.
X Gezegeni Neptün’den daha uzaktaysa, gök bilimciler bu gizli dev gezegenin çekim gücü altında olan daha fazla gök cisminin olması gerektiğini söylüyorlar. Fransa’daki Nice Gözlemevinde gezegen dinamikleri üzerinde çalışan Alessandro Morbidelli, Batygin ve Brown’un çok güçlü deliller ortaya koyduklarını ve uzak bir gezegenin varlığı konusunda ikna olduklarını belirtiyor.
1906’da Amerikalı girişimci ve astronom Percival Lowell, Arizona’daki gözlemevinde, “X Gezegeni” adını verdiği cismi aramaya başladı. Vefatından sonra, 1930 yılında, Plüton keşfedildi. Plüton ile neredeyse aynı büyüklükteki, uzak ve buzlu bir gök cismi olan Eris’in 2005 senesindeki keşfi, Kuiper Kuşağında daha çok gök cismi olabileceği fikrini doğurdu. Gök bilimciler bu sebeple Plüton’u cüce bir gezegen olarak yeniden sınıflandırdı.
Voyager uzay aracı tarafından yapılan ölçümlere dayanan yeni hesaplamalar, Uranüs ve Neptün’ün yörüngelerinin normal olduğuna ve bu sebeple X Gezegenine ihtiyaç olmadığına işaret etti, ancak X Gezegeninin varlığına inanılmaya devam edildi. Brown, 2000’li yıllarda hem Eris hem de Plüton’dan biraz daha küçük bir cisim olan Sedna’yı keşfeden bir ekibe liderlik etti. Sedna’nın garip ve çok uzaklara uzanan yörüngesi, onu o zamanlarda Güneş Sisteminde bilinen en uzak gök cismi hâline getirdi. Güneş’e en yakın noktası, 76 AU kadardı ve Kuiper Kuşağının ötesinde ve Neptün’ün kütle çekim tesirinin çok uzağındaydı. Bunun anlamı açıktı: Neptün’ün çok ötesinde olan devasa bir cisim, Sedna’yı uzak bir yörüngeye doğru çekiyor olmalıydı. Bu cismin bir gezegen olması gerekmiyordu. Sedna’nın maruz kaldığı kütle çekimi, geçmekte olan bir yıldızdan veya Güneş Sistemini çevreleyen bir yıldız kümesinden kaynaklanıyor olabilirdi. O zamandan beri, birkaç buzlu cismin benzer yörüngelerde döndüğü ortaya çıktı. Brown, bu garip yörüngeleri izah etmek için, X Gezegenin varlığını kabul etmemiz gerektiğini düşündü.
Sedna, yıllarca Neptün’ün ötesindeki sapmalarla ilgili tek ipucuydu. Sedna, Güneş’e 76 AU’dan daha fazla yaklaşmamıştı. Daha sonra, 2014’te Scott Sheppard ve Chad Trujillo (Brown’un eski bir yüksek lisans öğrencisi), Güneş’e yaklaşmayan başka bir cisim olan VP113’ün keşfine dair bir makale neşrettiler. İki nesnenin ve diğer 10 tuhaf cismin yörüngelerini incelemeye başladılar ve bunların, Dünya’nın da üzerinde olduğu Güneş Sistemi düzlemine çok yakın olduğunu fark ettiler. Batygin ve Brown bu sonuçları incelemeye başladı. Uzak nesnelerin yörüngelerini çizen Batygin; Sheppard ve Trujillo’nun keşiflerinin, hikâyenin sadece bir kısmı olduğu kanaatine vardı. Batygin, gök cisimlerinin yörüngelerini açıklayabilmek için, Güneş Sistemi modellerini ve X Gezegenini çeşitli boyutlarda ve yörüngelerde varsayarak kullanmaya başladı. Bilgisayarlar desteğiyle aylarca süren hesaplamalardan sonra, X Gezegeninin boyutunun, Dünya’nın kütlesinden beş ile on beş kat daha büyük olması gerektiği neticesine ulaştı ve yörüngesinin Güneş’ten en uzak noktada olması gerektiğini buldu.
Batygin ve Brown, diğer gök bilimcileri X Gezegeninin varlığı konusunda ikna edebilse bile, başka bir zorlukla karşı karşıya kaldılar. Bu gezegenin Güneş’ten ne kadar uzakta olduğunu da hesaplamaları gerekiyordu. Bu gibi mesafelerde, toz ve gaz diskinin yetersiz olması muhtemeldi. X Gezegeninin bir gezegen olduğuna yönelik deliller olsa bile, kütlece çok büyük olabilmesi için yeterli malzemeyi uzayda “süpürebilmesi” gerekiyordu; bu da ancak uzayda çok yavaş hareket etmesiyle mümkün olabilirdi. Bunun yerine, Batygin ve Brown, X Gezegeninin Güneş’e düşünülenden daha yakın olduğu şeklinde bir tahminde bulundular.[3]
Yusuf Sûresindeki İşaret
“Bir zaman Yusuf babasına, ‘Babacığım!’ dedi. ‘Ben rüyamda on bir yıldızın, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm.’” (Yusuf, 12/4).
“Yâkub ailesi Mısır’a gelip Yusuf’un yanına girdiklerinde Yusuf annesi ile babasını kucakladı ve ‘Allah’ın dilemesiyle Mısır’a emin olarak girin’ dedi. Annesi ile babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf, ‘Babacığım!’ dedi, ‘İşte küçükken gördüğüm rüyanın tabiri! Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi.’”(Yusuf, 12/99–100).
Hazreti Yusuf (aleyhisselâm) ile 11 kardeşi, 12 gezegenin mevcut olduğuna işaret ediyor olabilir. Kur’ân-ı Kerim’in feyziyle telif edilen Risale-i Nur’da da şu ifadeler vardır: “Evet, manzume-i şemsiye denilen, küremizle beraber on iki seyyare, cirmleri küçüklük-büyüklük itibarıyla pek çok muhtelif ve mevkileri uzaklık-yakınlık noktasında pek çok mütefavit ve sür’at-i hareketleri çok mütenevvi olduğu halde, kemâl-i intizam ve hikmetle ve kemâl-i mizanla ve bir saniye kadar şaşırmayarak hareketleri ve deveranları ve Güneş ile cazibe kanunu tabir edilen bir kanun-u İlâhî ile bağlanmaları, yani onlar imamlarına iktidâları, büyük bir mikyasta bir azamet-i kudret-i İlâhiyeyi ve vahdâniyet-i Rabbâniyeyi gösterir.”[4]
Yukarıda zikredilen araştırmacıların, elde ettikleri sonuçlara göre, Güneş Sisteminde X Gezegeni dışında başka gezegenlerin de olabileceğine dair yorumlarda bulunması, bu düşünceyi desteklemektedir.
Dipnotlar
[1] Batygin, Konstantin; Brown, Michael E. (2016), “Evidence for a Distant Giant Planet in the Solar System”, The Astronomical Journal, 151/2.
[2] Eric Hand, “Astronomers say a Neptune-sized planet lurks beyond Pluto”, www.sciencemag.org, 2016, (doi:10.1126/science.aae0237).
[3] Michael D. Lemonick, “The Search for Planet X”, Scientific American, 314/ 2, Şubat 2016.
[4] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 732.