Keçeli, aşkla demle çayı!
Zira çayı su değil aşk demler.
Yeniden başlıyoruz.
Duman duman tüten hizmetlerimize.
Şimdilik yara alsa da Nuh’un gemisi,
Korkma batmaz, yakındır oturması Cûdi’ye.
Buyurun, çay sohbetine dostlar!
Korkan, mahrum kalır düşer geriye
Sahabi bile adını sohbetten alır.
Keçeli, getir çayı!
Bekletme daha fazla! Soğur bekleyen çay.
Bayatlar, kaybolur tadı, acılaşır.
Hararetle bekleyen nice canlar var.
Yeni bir bezm açalım çay tadında.
Çaylarımız, tadını sohbetten alır.
Keçeli, dök çayı!
Besmelenin bereketiyle
Yudumlayalım dertleri, kederleri.
Çaysız sohbet, olur mu?
Çaya demini ver sen!
Nasibi olan kalkar gelir ta Yemen’den
Vakit tam da sohbet-i Canan vakti.
Kim ne derse desin aldırma!
Bizi bilen bilir, tanıyan tanır,
Çaylarımız, demini sohbetten alır.
Keçeli, tükendi çaylar!
Haydi! Demlikte hâlâ çay var.
Bir de ihmal etme, çaydanlığı daim sıcak tut,
Çaylar soğuk olmasın!
Isınsın meclisimiz, ısıt misafirlerimizin içini
Sohbet koyu olsa da çaylar koyu dolmasın
Çaylarımız, rengini sohbetten alır.
Keçeli, kaldı mı çay?
Doldur bardakları koyulaşsın muhabbet
Kalmadı mı?
Tekrar demle!
Daha yeni demlendi sohbet.
Zaten varsa çay, varsa bardak ve kaşık sesleri.
Hiçbir şey bitmemiş demektir elbet.
Meclisimiz, nurunu sohbetten alır.
Keçeli, topla bardakları!
Ortada bırakma kap kacakları.
Bir daha ki çay saatine,
Davet et bugün gelemeyen dostları
İnan yoklukları gönlümüze değdi
Dostluğumuz, güzelliğini sohbetten alır.
…
Bir de unutma hatırlat tiryakilere
Bundan sonraki çay saati neredeydi?
Keçeli!
Bir şey daha söyleyeyim.
Dikkatli demle artık çaylarımızı.
Zira artık yasakmış çay sohbetleri.
Kıskandılar çayla/çaylı muhabbetimizi
Çekemediler rengini, kokusunu
Hazmedemediler çıkardığı buğuyu
Belki de fokurdayan çaydanlığımızın
Ürktüler sesinden!
Belki de sohbetimizin insibağından.
Her neyse Keçeli!
Öyle ya da böyle, ne fark eder?
Aldırma! Bu dava garip gelmiş garip gider.
Sen çaya devam, biz muhabbete.
Demleyelim, cihan çapında
Yarım kalan sevdalarımızı