Ey Rüzgâr!

Topla çöllerden ümitlerimizi
Alnımızın şafağında firuze düşler yeşersin yeniden
Kırık ayna çatlaklarından yansıyan sevdamızı
Kuvvetle giydir bedenimize
Uçuruver Sahibine ilticamızı
Kalan ömrümüzün sevinçlerine ilikle cevabını
Hasretin eleminden ayır bizi
Bulma vakti gelmedi mi yitiğini özlemin vahasında?
Kaybettiğimiz puslu hislerimizi
Yakmayan İbrahim ateşi ol düşüncelerimize
Vuslat kokulu serinlikler yağdır üstümüze
Pişmanlığımızın kuytusunda kalmış tövbemizi
Al, rahmeti bol olana ilet…
Yükü ağır olan bu bedenleri
Yalnızlık zindanından âzât et.
Damağımıza yapışmış olan duamızı
Gelin duvağı gibi kayıverdir dudağımızdan
Kelimelerin yükü ağır,
İsminin geçtiği harfler bile asılı,
Uçurmanı bekler…
Yarınlara yarım kalmasın düşler
Akrep sessiz zamanları tırmanarak izler
Gülmeyen donuk bakışlara gamze değdir
İzi kalmış hadiseleri buz ruhlu sayfalarda erit
Yırtılsın zulmet sıcağın ışık tınısı ile
Gafletin karanlığı son bulsun beklenenin de ötesinde
Al bizleri, temizle ruhlarımızı, umulan yere bırak
Bilmez misin ey rüzgâr, huzurda her şey olur ak ve pak…

Bu yazıyı paylaş