Güneş Sistemindeki Gezegenlerin Dizilişi

Dünyamız başta insan olmak üzere, milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yapan bir gezegendir. Birçok gök cisminin dünyamızla birlikte oluşturduğu sisteme “Güneş Sistemi” denir.

Güneş Sistemi, merkezde Güneş’in bulunduğu, gezegenler, düzinelerce uydu, milyonlarca asteroit, kuyruklu yıldız ve göktaşından meydana gelir. Referans noktası olarak Güneş alınırsa, bu gezegenler ve diğer gök cisimleri Güneş’in etrafında dönerler. Güneş ayrıca, etrafındaki cisimlerle Samanyolu galaksisinin etrafında döner. Bu hareket modeline “sarmal model” denir.

Güneş Sistemi’ndeki gezegenler Güneş’e yakınlık sırasına göre Merkür, Venüs, Dünya, Mars (terrestrial [kara hâlindeki] gezegenler), Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün (jovian [gaz hâlindeki] gezegenler) ve cüce gezegen olarak kabul edilen Plüton’dur.

Terrestrial gezegenler Güneş’e daha yakındır. Jovian gezegenlerden daha küçük ve daha yoğundurlar. Kayalık yüzeyleri vardır ve çekirdekleri erimiş durumdadır. Venüs, Dünya ve Mars’ın atmosferleri vardır. Merkür’ün bir atmosferi yoktur, çünkü yüzey yer çekimi atmosferik gazları tutmak için yeterli değildir. Merkür, Güneş’e en yakın gezegendir; ancak Venüs’ün yoğun atmosferi, ortalama yüzey sıcaklığının Merkür’ünkinden daha yüksek olmasına yol açar (sera etkisi). Bu sebeple Venüs, güneş sistemindeki en sıcak gezegendir.

Jovian gezegenler, terrestrial gezegenlerden daha büyüktür. Gaz hâlindedirler, yoğunlukları düşüktür ve kayalık yüzeyleri yoktur. Küçük, sıvı ve katı bir çekirdeğe sahiptirler. Atmosferleri terrestrial gezegenlerle aynı elementlerden oluşur. Satürn’ün yoğunluğu santimetreküp başına 0,687 gramdır. Bu da onu Güneş Sistemindeki sudan daha az yoğun olan tek gezegen yapar. Neptün ve Uranüs, Güneş sisteminin en soğuk, buz devi gezegenleridir.

Plüton küçük ve soluktur, gözlemlenmesi çok zordur. Buzlu ve kayalıklıdır; ince bir atmosfere ve çok düşük yer çekimine sahiptir.

Görüldüğü gibi Güneş Sistemindeki her bir gezegen, bir teoriye göre hepsi aynı yıldızdan, yani Güneş’ten kopmuş olmalarına rağmen, âdeta ayrı bir âlemdir. Rabbimizin muhteşem sanatını bu devasa kütlelerde de açıkça görmekteyiz.

Güneş Sistemindeki en büyük nesne olan Güneş, bu sistemin merkezinde bulunur ve sistemin toplam kütlesinin %99,86’sını oluşturur. Geriye kalan %0,14’lük kütle, diğer gök cisimlerine (gezegenler, asteroitler, uydular, gök taşları vb.) aittir. Güneş, Dünya’nın yaklaşık 333.000 katı ağırlığındadır. O kadar büyüktür ki içine yaklaşık 1,3 milyon Dünya sığabilir.[1] Ancak Güneş, Samanyolu Galaksisindeki yüz milyarlarca yıldız arasında orta büyüklükte bir yıldızdır. Güneş Sistemindeki %99,86 kütlenin Güneş’e ait olması gibi, atomun kütlesinin %99,9’u da atomun çekirdeğine aittir. Geriye kalan %0,1’lik kütle, atom çekirdeğinin etrafında dolaşan elektronlarındır. Makro âlem ve mikro âlemin birbirlerine olan bu muhteşem benzerliği, hepsinin bir elden çıktığının açık bir göstergesidir. Sineğin kanadındaki gözle görülemeyecek kadar küçük atomu kim yaratmışsa, muazzam galaksileri de O yaratmıştır.

Güneş’in kütlesi, Ay’ın kütlesinden yaklaşık 27 milyon kat daha fazladır.[2] Tam güneş tutulması sırasında Ay, Dünya ile Güneş arasından geçer. Bu sırada Güneş’in ışığı, Ay tarafından engellenir. Ay’ın çapı Güneş’in çapından yaklaşık 400 kat daha küçüktür ve Dünya’ya Güneş’ten yaklaşık 400 kat daha yakındır.[3] Ay’ın böyle mükemmel bir noktaya yerleştirilmesi, tam güneş tutulması sırasında Güneş’in ışıklarını tamamen engellemesine sebep olur. Kütlece kendisinden 27 milyon kat küçük bir gök cisminin Güneş’in ışıklarını tam olarak engelleyecek şekilde ince hesaplarla yerleştirilmesi, bu olayın bir tesadüf sonucu olmadığını göstermektedir.

Evet, bir bahr-i müsebbih olan şu semavatın kelimat-ı tesbihiyesi güneşler, aylar (uydular), yıldızlar olduğu gibi; bir tayr-ı müsebbih ve hamit olan şu zeminin dahi elfaz-ı tahmidiyesi hayvanlar, nebatlar ve ağaçlardır.”[4]

Dünyadaki hayvanlar, bitkiler ve ağaçlar kendi vazifelerini yaparak, balıklar denizde yüzerek kendi lisanlarıyla Allah’ı (celle celâluhu) tesbih eder. Tesbih taneleri gibi dizilmiş gök cisimleri de belli yörüngelerde dönerek, yani uzay denizinde yüzerek Rabbimizi tesbih etmektedir.

Allah’ın sonsuz ilim, kudret ve iradesiyle Güneş, Dünya’yı ısıtır; onu ve diğer gezegenleri çekim alanında tutar; gece, gündüz ve mevsimlerin oluşmasına vesile olur. Diğer gök cisimleri gibi Güneş de kendisine verilen vazifeyi yaparak Allah’ı tesbih etmektedir.

Şu âyet de bu hakikate dikkat çeker: “Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize O verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmişlerdir. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır.” (Nahl, 16/12).

Evrendeki mesafeler ve boyutlar o kadar büyüktür ki gök bilimciler uzaydaki mesafeleri tanımlamak için özel ölçü birimleri kullanırlar. Uzay için ortak ölçüm birimleri arasında astronomik birim (AU), ışık yılı ve “parsek” bulunur.

Astronomik birim, Dünya’nın Güneş’e olan ortalama mesafesidir. Dünya’nın yörüngesi eliptiktir ve Güneş tam olarak merkezinde değildir. Yarı ana eksen boyunca Dünya ile Güneş arasındaki minimum mesafe yaklaşık 147 milyon km ve maksimum mesafe yaklaşık 152 milyon km’dir. Bu mesafelerin ortalaması 1 AU olarak adlandırılır ve yaklaşık 149,6 milyon km’dir.[5]

Bir ışık yılı, ışığın uzayda bir yılda kat edebileceği mesafedir ve 9,46 trilyon km’dir. Işığın boşluktaki hızı saniyede yaklaşık 300.000 kilometredir (299.792,458 km/s). 1 parsek takriben 3,26 ışık yılıdır.

Gezegenlerin Güneş’ten uzaklıkları rastgele değildir; “Bode dizisi” adı verilen matematiksel bir dizinin takip edildiği görülmektedir. Bu dizi, ilk olarak 1766’da Alman gök bilimci Johann Daniel Titius (1729–1796) tarafından duyuruldu. Johann Elert Bode (1747–1826) tarafından 1772’de popüler hâle getirilen ve o zamanlar bilinen altı gezegenin Güneş’e olan uzaklıklarıyla eşleşen bu dizi, o tarihte astronomi camiası arasında meşhur oldu.[6] Gezegenlerin dizilişinin, bu diziye oldukça uygun olduğu görüldü. 1781’de Uranüs’ün keşfedilmesiyle Bode dizisi daha çok önem kazandı. Çünkü Uranüs’ün Güneş’ten uzaklığı bu diziye uyuyordu. Bode’un gezegenlerin Güneş’ten uzaklıklarına göre dizilimini matematiksel olarak açıklamak maksadıyla ortaya çıkardığı bu dizi, 0’dan başlar, ardından 3 gelir ve sonra gelen her ardışık sayı bir öncekinin iki katıdır:

0;    3;    6;    12;    24;    48;    96;    192;    384; …

Gezegenlerin Güneş’e olan gerçek uzaklıkları:

Merkür Venüs Dünya Mars Jüpiter Satürn Uranüs Neptün Plüton
0,387 AU 0,723 AU 1 AU 1,524 AU 5,203 AU 9,539 AU 19,18 AU 30,06 AU 39,52 AU

Bode bu sayı dizisini gezegenlerin dizilişine uyarlamak maksadıyla sayılara önce 4 ekleyip sonra 10’a bölmüştür. Bode tarafından yapılan bu değişiklikler, ana dizilime zarar vermemektedir. Buna göre Bode dizilimindeki sayılara 4 eklersek:

0+4=4;    3+4=7;    6+4=10;    12+4=16;    24+4=28;    48+4=52;    96+4=100;    192+4=196;    384+4=388

Daha sonra üstteki işlemlerin sonucundaki sayılar 10’a bölünürse:

0,4;    0,7;    1;    1,6;    2,8;    5,2;    10;    19,6;    38,8 (AU)     bulunur.

Gezegenlerin Güneş’ten uzaklıklarına tekrar bakarsak, yukarıda yapılan basit matematiksel işlemlerden sonra mesafeler Bode sayı dizisine çok benzer:

Merkür Venüs Dünya Mars Ceres Jüpiter Satürn Uranüs Neptün Plüton
Güneş’ten gerçek uzaklıklar 0,387 AU 0,723 AU 1 AU 1,524 AU 2,7 AU 5,203 AU 9,539 AU 19,18 AU 30,06 AU 39,52 AU
Bode Dizilimi 0,4 0,7 1 1,6 2,8 5,2 10 19,6 38,8

Bu diziye göre, Güneş’ten 2,8 AU mesafede, bildiğimiz gezegenlerden biri yoktur. Güneş sistemindeki 2,2 AU ile 3,2 AU arasındaki bu noktaya baktığımızda, bir asteroit kuşağının bulunduğunu görürüz. Bode kanunu, Mars ve Jüpiter arasında dönen bir gezegen arayışı sonucunda asteroidlerin keşfine vesile olan bir sayı dizisidir. Güneş’ten 2,7 AU uzaklıkta, en büyük astronomik nesne Ceres’tir. Ceres, Mars ve Jüpiter’in yörüngeleri arasında, ana asteroit kuşağındaki en büyük gök cismidir. Ceres’in genişliği Ay’ın yarısı kadar olmakla birlikte kütlesi Ay’ın kütlesinin %1’i kadardır, yani yoğunluğu çok düşüktür. Kendi yer çekimi sebebiyle yuvarlak bir şekle sahip, Güneş Sistemindeki en büyük asteroittir. Birçok astronomik kaynakta Ceres cüce gezegen olarak da kabul edilir.

Neptün, Güneş’ten uzaklığı Bode dizisine uymayan tek gezegendir.

Görüldüğü gibi, gezegenler Güneş’in etrafında rastgele sıralanmamıştır. Bu gezegenlerin özel bir matematiksel dizilime göre yerleştirilmesi tesadüf değildir. Dev kütlelerin uzayda hareketleri ve yörüngelerinden sapmadan dolaşmaları, mutlak bir emre itaat ettiklerini göstermektedir.

Dipnotlar

[1]How large is the Sun compared to Earth?”, coolcosmos.ipac.caltech.edu/ask/5-How-large-is-the-Sun-compared-to-Earth-

[2] “Currents: NOAA’s National Ocean Service Education”, oceanservice.noaa.gov/education/tutorial_currents/welcome.html

[3] “Coincidence that sun and moon seem same size?”, earthsky.org/space/coincidence-that-sun-and-moon-seem-same-size/

[4] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 175.

[5] “Solar System Math”, www.nasa.gov/pdf/622144main_SSML1Stdnt.pdf

[6] “Bode’s law”, www.oxfordreference.com/view/10.1093/oi/authority.20110803095514752

Bu yazıyı paylaş