Yaşanan Badireler ve Aralanan Kapılar Müslümanlarla Diyalog

Hizmet Hareketi gönüllüleri son yıllarda bazı ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hizmet insanlarının kayda değer bir kısmı ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve hicret ettikleri yeni diyarlarda hayata tutunmaya gayret ediyorlar. Son dönem muhacirlerinin pek çoğu, yeni yurtlarında anavatanlarında yapageldikleri hizmetler ölçeğinde önemli işler yapamamaktan muzdaripler. Ne var ki değişen ve gelişen şartlar, Hizmet insanları için küresel ölçekte etkisi olabilecek bazı fırsatları sunuyor. Bunların ilk sırasına diyalog hizmetlerini koyabiliriz.

Dünden Bugüne Hizmet ve Diyalog

Diyalog hizmetleri, insan merkezli bir faaliyettir; insanların birbirini daha iyi tanıması ve anlaması, bunun bir sonucu olarak da birbirine sevgi beslemesi, karşılıklı etkileşime geçmeleri ve birbirinin güzelliklerinden istifade etmelerine kapı aralar. Bu yönüyle diyalog, ilk dönemlerden beri Hizmet’in ana faaliyetlerinden biri olagelmiştir. Hizmet Hareketinin diyalog ve hoşgörü söylemi, Türkiye’de 1990’ların ilk yarısında, Batılı ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde ise 2001 sonrasında daha bilinir bir hâl almıştır.

Hizmet’in diyalog ve hoşgörü söylemini hayata geçirecek gönüllüler, bulundukları ülkelerdeki her düşünce ve inançtan kişilere yaptıkları ziyaretler, karşılıklı saygı ve diyaloğu esas alan çok sayıda program ve yayın ile tarihe geçen muazzam bir gayret ortaya koydular. Böylece hem farklı düşünce ve inanç gruplarını tanıma ve anlama hem de bu kesimlerde İslam’a ve Müslümanlara karşı oluşan ön yargıları giderme doğrultusunda kayda değer neticeler elde ettiler. Avrupa ve Kuzey Amerika başta olmak üzere dünyadaki pek çok ülkede inançlar arası diyaloğun öncüsü hareketlerden biri oldular.

Yaşanan Badireler ve Aralanan Diyalog Kapıları

Günümüzde dünya ölçeğinde yaşanan gelişmeler ve Hizmet’in içinden geçtiği vetire, diyalog hizmetleri adına yeni kapılar aralıyor. Hizmet daha önceki dönemlerde yaptığı gibi bu kapıları açar ve ortaya çıkan ortam ve fırsatları iyi okuyabilirse insanlık için küresel ölçekte katkıda bulanabilecek işler yapabilir. Yapılması gerekenlerin ilkini, son yıllarda yaşadığı hadiselerin etkisiyle Hizmet’e karşı dünya çapında oluşan ilgiyi değerlendirmek, yıllardır yapılagelen diyalog hizmetlerini yeniden ve daha fazlasıyla canlandırıp bu ilgi üzerinden Hizmet’in evrensel mesajlarını duyurmak oluşturuyor. Fethullah Gülen Hocaefendi, bu ilgiyi “evrensel merak” olarak tanımladı ve Hizmet gönüllüleri bu merakı hayra dönüştürmek için gayret ediyorlar. Bu yazı, bu yöndeki çalışmaların gereklilik ve önemini teyit etmekle birlikte, küresel şartların ve Hizmet’in yaşadıklarının ortaya çıkardığı başka bir diyalog konusunu nazar-ı dikkatlere sunmayı amaçlıyor: Müslümanlarla diyalog.

Müslümanlarla Diyalog

Günümüzde Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerin pek çoğunda demokrasi, çoğulculuk, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi kavramlar ne hakkıyla anlaşılabiliyor ne de hayata geçirilebiliyor. Bu kavramları mazlumken dillerine dolayan hareketler, gücü ele geçirdiğinde, öncekileri mumla aratan baskıcı yönetimler kurabiliyorlar. Daha da acısı, İslam’ın ve İslamî kavramların, bu hareketlerin iktidarlarını kurma ve güçlendirme doğrultusunda araçsallaştırılmış olması… Bütün bu gelişmeler, geleneksel kavramlar ve söylemler ile Müslüman ülkelerin ve toplumların gelişme gösteremeyeceği hakikatiyle bizleri yüzleştiriyor. Yani Müslümanların bir aydınlanma ihtiyacı içinde olduğu açık bir gerçek. Şu an Müslüman nüfusun ağırlıkta olduğu ülkelerin içinde bulundukları sosyal, ekonomik ve siyasî kısır döngüyü düşündüğümüzde, bu ülkelerden böyle bir aydınlanmayı beklemek hayalci bir iyimserlik olur.

Hizmet gönüllüleri, böyle bir dönemde Türkiye’de ve başka bazı ülkelerde özgürce yaşama ve hizmet etme imkânları kalmadığından dolayı pek çok Batılı ülkeye göç ettiler. Gittikleri bu ülkelerde hayata tutunmanın zorluklarını yaşamakla birlikte Batı toplumu ve Batılı değerleri daha iyi tanıma ve anlama fırsatı buldular. Hizmet insanları, kendilerine kucak açan bu ülkelerdeki ileri demokrasi ve kalkınmışlık seviyesine ulaştıran değerleri şimdi çok daha iyi idrak ediyorlar. Bu ülkelere kendilerinden daha önce gelmiş olan pek çok başka Müslüman grup ile de tanışıyorlar.

Müslümanlarla diyalog hizmeti, başlangıcı itibarıyla Türkiye’deki iktidarın emrindeki bazı din adamlarının Hizmet’e yönelik “fırak-ı dâlle” iftirasıyla Hizmet’i diğer Müslümanlar nazarında sapkın bir hareket olarak gösterme girişimine karşı bir cevap hüviyetinde başladı. Hizmet insanları, inançlar arası diyalog alanında çok önemli gayretler sarf etmiş ve mesafeler kat etmişken dindaşlarıyla da diyalog içinde olmaları gerektiğinin şuuruyla, diğer diyalog alanlarındaki tecrübelerinin avantajını kullanarak Müslüman kardeşleriyle diyalogda çok hızlı mesafe aldılar. Müslümanlarla diyalog hizmeti, bugün geldiği nokta ve gelecek adına vaadettikleri itibarıyla çok daha geniş bir diyalog ve müspet etkileşim imkânını bünyesinde barındırıyor. Hizmet insanlarının bulundukları ülkelerdeki diğer Müslümanlardan alacağı, onlara vereceği ve ortaklaşa üretebilecekleri çok sayıda değer bulunuyor.

Müslümanlarla Diyaloğun Vaadettikleri

  1. Hizmet gönüllüleri nasıl ki inançlar arası diyalog faaliyetlerinde ön yargılarını ve çatışma sebebi olabilecek meseleleri bir kenara bırakıp müşterek hususlardan başlıyorlarsa, aynı yol Müslümanlarla diyalogda da takip edildiğinde tanıma, anlama ve samimane kucaklaşma ile pek çok kapı aralanacaktır. Bu durum, ortak problemlere el birliği ile çözümler üretmenin de zeminini hazırlayacaktır.
  2. Batılı ülkelerdeki Müslümanların çoğunluğu, Hizmet insanlarından çok daha önce göç etmiştir ve entegrasyon ve yeni bir nesil yetiştirme gibi konularda kayda değer tecrübeye sahiptir. Mesela Afrika kökenli Amerikalı Müslümanların ABD’de İslam’ın bilinmesi ve yayılmasında çok önemli katkıları vardır. Hizmet gönüllülerinin bulundukları ülkelerdeki diğer Müslümanların tecrübelerinden istifade etmeleri ve bunu kendilerine özgü deneyim ve birikimleriyle birleştirmeleri, hem Hizmet’in yapacağı eğitim, rehberlik ve entegrasyon faaliyetlerinin kalitesini artıracak hem de başka Müslüman gruplar için de örnek teşkil edecektir.
  3. Batılı ülkelerdeki Müslüman gruplarda yer yer Batı karşıtlığı, aşırılık ve reaksiyoner yaklaşımın izleri görülmektedir. Hizmet insanları ise büyük çoğunluğu itibarıyla Batı ve Batılı değerler ile daha barışık bir hâldedir. Batılı ülkelere hicretleriyle birlikte bu barışıklığı daha da pekiştirip içselleştirmişlerdir. Aynı zamanda daima müspet hareketi benimseyen ve reaksiyoner tutum ve davranışlardan uzak durmayı başaran Hizmet insanları, Müslüman gruplarla etkileşimlerinde bu yönüyle güzel bir örnek sunmayı başarabilirler. Dinî değerlere vâkıf, modern dünyayı bilen ve sosyal hayatta aktif olan Hizmet insanları, geleneksel yorumların tatmin edici açıklamalar getirmeyi başaramadığı din-bilim ilişkisi ve kadının statüsü gibi konularda kucaklayıcı ve tatmin edici yaklaşımlar geliştirebilirler.
  4. Müslümanlar arasındaki diyalog ve etkileşim sürecinin, orta ve uzun vadede iki önemli sonucu daha olacaktır:

Birincisi, Hizmet gönüllüleri diyalog faaliyetleri ile misyonerlik yapmıyorlar, ancak dinlerine ve değerlerine karşı olan ön yargıları gidermeyi hedefliyorlar. Bu gayenin, sadece bir Müslüman grubun güzel temsili ile gerçekleşmeyeceği açıktır. Bu hedef, ancak Müslüman grupların çoğunluğunun sergileyecekleri güzel bir temsil ile mümkün olacaktır. Mesela ABD’de yaşayan Müslümanlar arasında gelişen Amerikalı Müslüman kimliği etrafında örgülenen değerler, böylesi bir temsil için öncü bir rol oynayabilir. ABD’deki Müslümanların önemli bir kısmı, özellikle ikinci ve üçüncü nesil, daha açık zihin yapıları ve iyi eğitimleri ile bu sürece değerli katkılarda bulunabilir. Elbette bu değerlerle bağdaşmayan bazı radikal akımlar ve gruplar olacaktır. Bu tür kişiler, her din ya da toplum içinde az ya da çok vardır; önemli olan, çoğunluk etrafında böyle müspet bir zihniyet ve girişimin gerçekleşmesidir.

İkincisi, Hizmet insanları ve Batılı ülkelerdeki Müslüman grupların, Müslüman nüfusun çoğunluğu teşkil ettiği ülkelerdeki toplumları etkileme potansiyelleridir. Bugün itibarıyla Müslüman ülkeler böyle bir etkiye kapalı gözükmektedir. Ancak tarih, değişen sosyal ve siyasî şartlar içinde toplumların sorgulamaya girdiği, içeriden ve dışarıdan sivil etkiye daha açık olduğu dönemleri fırsat olarak sunmaktadır. Yine tarih, Müslüman ülkelerde yaşanan zihnî ve sosyal değişim süreçlerinde dış etkinin önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Dolayısıyla, Batılı ülkelerdeki Müslümanların demokrasi, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk gibi prensipleri içselleştiren fikir, değer ve uygulamalarının, şartlar elverdiğinde Müslüman ülkeleri de etkilemeleri muhtemeldir.

Şüphe yok ki Müslüman gruplarla diyalog ve etkileşim süreci, sadece diyalog kurumlarında vazifeli kişiler tarafından değil, bütün Hizmet gönüllüleriyle yürütülmelidir. Özellikle eğitimci ve akademisyenlerin bu sürecin fikir ve proje üretme kısmında çok daha aktif ve öncü bir rol üstlenmeleri ve bunun hayatın her alanından nitelikli Hizmet insanlarının katılımıyla zenginleşmesi çok önemlidir. Diğer bir mühim husus ise, Hizmet’in Müslümanlarla diyaloğunun tek taraflı bir verme zemininde değil, hem alma hem verme hem de ortaklaşa inşa etme biçiminde, çok yönlü bir zeminde gerçekleşmesidir.

Bakalım değişen ve gelişen şartlar Hizmet insanları için hangi hizmet kapılarını aralayacak. Yeter ki Hizmet insanları kıvamlarını ve şevklerini canlı tutabilsin…

Kaynaklar

Ahmet Kurucan, Niçin Diyalog: Diyaloğun Temelleri, İstanbul: Işık Yayınları, 2006.

  1. Fethullah Gülen, Toward a Global Civilization of Love & Tolerance, New Jersey: The Light, 2006.

 

Bu yazıyı paylaş