İbn-i Heysem

“İlim yoluyla kalbimiz Hakk’a ulaşır ve tatmin olur, neticede her türlü şüphe ve ihtilafın yok olduğu noktaya çıkarız.” (İbn-i Heysem)[1]

İnsanoğlu, ihtiva ettiği canlı ve cansız bütün varlıklarla büyük bir kitaba benzeyen kâinatı anlamaya çalışır. Bu kitabın sayfaları o kadar çoktur ki insanların tamamını okumaya ve öğrenmeye ömrü yetmez. İnsanlık, öğrendiklerini sonraki nesillere aktararak bilimin gelişmesine katkıda bulunur.

Geçmişte ilmî çalışmalara yardımcı olacak teleskop ve mikroskop gibi araçlar olmadığından, elektrik ve internete bağlı iletişim araçları bulunmadığından dolayı ilmî çalışmalar çok detaylı yapılamıyor ve hızlı yayılamıyordu. O zamanki âlimler fizik, kimya ve astronomi gibi birden çok alanda çalışmalar yapabiliyorken günümüzde bu neredeyse imkânsızdır, çünkü her bir bilim dalının onlarca alt ihtisas alanı vardır.

Bugün bilinen yaklaşık 10 milyon canlı türünden[2] birisinin hususiyetlerini incelemek ya da günümüze kadar varlığı tespit edilmiş olan yaklaşık 100 milyar galaksinin her birinde bulunan ortalama 200 milyar yıldızdan birisini takip etmek ve yapısını araştırmak, bir ömür boyu sürebilir. En yakınımızdaki Ay’ı ya da Mars’ı yeni keşfetmeye başlamışken ne kadar da çok yapılacak iş var uzayda!

İbn-i Heysem

Batıda “Alhazen”[3] olarak bilinen İbn-i Heysem (965–1051); özellikle optik çalışmalarının gelişmesine ciddi katkıları olan, tarihe damga vuran büyük bir âlimdir.

Günümüzdeki Basra topraklarında doğup Kahire’de vefat eden İbn-i Heysem’in en büyük özelliği meseleleri sorgulamasıydı. Hadiselere ön yargısız yaklaşmayı, delil ve deneylere dayanmayan şeyleri kabul etmemeyi ve fikirleri sorgulamayı tercih ederdi. Bu düşünce metodu, bilimin gelişmesi için çok önemlidir.

Mesela bin yıldan uzun bir süre kabul edilen Platon, Öklid ve Batlamyus gibi filozof ve matematikçilerin ve görüşlerinin aksine, ışığın gözden çıkmadığını söylemiştir. Işığın gözümüze gelmesiyle görebildiğimizi anlatmış, deneyler yapmış ve ilmî metotlarla bunu açıklamıştır. Işık ve görme hadisesini matematik ve geometriyle izah etmiştir.

İlk İlmî Metot[4]

Bir soruyla başlar İbn-i Heysem: “Geceleri Ay’ı görebiliyoruz, gözümüzden çıkan ışınlar oraya kadar nasıl ulaşabiliyor?” Bunu araştırır, gözlem yapar, ortaya bir hipotez atar ve daha sonra bu hipotezini doğrulayabilmek için bir deney düzeneği kurar. Büyük bir göz modeli olan düzenek için karanlık bir oda yapar. (Karanlık odayı ilk kullanan odur.)[5] Odanın bir duvarına küçük bir delik açar. Odanın dışındaki aydınlık bir nesnenin odanın diğer duvarında ters bir yansıma oluşturduğunu görür. Işığın davranışını analiz eder. Bulgularını raporlaştırır ve bir kitap hâline getirir. Bu kitap araştırmalarını destekleyen bütün teorik bilgileri ve deneyin detaylarını içeren Kitâbü’l-Menâzır’dır. (Optik Kitabı). Böylece başkaları da bu deneyi yapabilecek, onu doğrulayacak ya da yanlışlayabilecektir. Bu şekilde sistematik bir metot geliştirir. İşte bu, günümüzdeki ilmî metottur, böylece ilk gerçek bilim insanı olarak tanınır.[6]

Optik Kitabı

Eserin el yazma nüshaları İstanbul’da Fatih, Topkapı Sarayı ve Ayasofya kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kitâbü’l-Menâzır, 600 sene boyunca, başta Paris ve Oxford Üniversiteleri olmak üzere Avrupa’daki önemli bilim merkezlerinde, özellikle ışıkla ilgili teori ve hesaplar konusunda kaynak kitap olarak kullanılmıştır. Aynalar ve mercekler hakkında da önemli bilgiler içeren kitap yedi ciltten meydana gelmektedir. Bir mânâda tarihteki bu ilk bilimsel yayın, yaklaşık bin yıl önce yazılmıştır.

İlmî Çalışmaları

Başta fizik olmak üzere matematik, astronomi, coğrafya, tıp ve felsefe alanında da önemli çalışmaları olan İbn-i Heysem, birçok Batılı bilgine öncülük etmiştir. Kindî, Râzî, Fergânî ve Battanî gibi Doğulu filozof ve bilginlerin eserlerinin yanı sıra Batılı bilginlerin eserlerini de okumuştur.

O zamanlar kitaplar elle yazılırdı ve bu çok emek isteyen bir süreçti. Kâğıdın az bulunuşu da kitap fiyatlarını artırırdı. İbn-i Heysem’in Öklid’in bir kitabını 75 dirheme satın aldığı, bu paranın onun altı aylık geçim parası olduğu rivayet edilir.

Hitti, Hunke ve Garaudy gibi Batılı bilim insanları ve düşünürler, İbn-i Heysem’i optiği kuran bilgin olarak göstermiştir. Onun çalışmaları Galileo, Kepler ve Leonardo da Vinci gibi bilim insanları üzerinde de tesirli olmuştur.

Matematik alanında “Alhazen problemi” olarak bilinen soruyu ortaya atmıştır. Küresel, içbükey ve parabolik aynalar, büyüteçlerden ışığın yansıması ve geçişiyle ilgili çalışmaları ünlüdür. Matematik kitaplarında bunları formülize etmiştir. İçbükey aynalarda ışığı bir noktaya toplama deneyleri bugün bile Güneş ışınlarıyla çalışan laboratuvarların yapımına kaynak olmaktadır.

İbn-i Heysem, büyüteçlerin prensipleri üzerinde çalışmalar yapmış, mikroskop ve teleskobun keşfinde onun çalışmalarından faydalanılmıştır. Bu büyük fizikçi ışığın su ve havada kırılması üzerinde de durmuş, şeffaf cisimlerde ışığın yansımasına dair kanunları tespit etmiştir.

Güneş tutulmasıyla ilgili ortaya koyduğu metot bugün bile kullanılmaktadır. İbn-i Heysem, Güneş ve Ay’ın görünümleri üzerinde gözlemler yapmış, ufka yaklaştıklarında büyük görünmelerinin sebeplerini açıklamıştır. Ayrıca atmosferin ağırlık ve yoğunluğunun cisimler üzerindeki etkilerini incelemiş, maddelerin ağırlıklarına etkilerini tespit etmiştir. İbn-i Heysem aynı zamanda tıpla da ilgilenmiş, mesela gözün tam olarak anatomisini çizmiştir.[7]

Diğer Eserleri

İbn-i Heysem, 24’ü astronomi alanında olmak üzere 200 kadar eser vermiştir. Eserleri başta Latince olmak üzere Batı dillerine çevrilmiştir. Ay ve Güneş tutulmalarını konu alan Gölgeler Kitabı (Kitâbü’l-Azlâl) ve Yakıcı Aynalar Kitabı(Kitâbün fi Merâyâ’l-Muhrika) öne çıkan eserleri arasındadır.

Alman fizikçi ve bilim tarihçisi Eilhard Wiedemann (1852–1928), onun eserlerden bahsetmiş, bir kısmını Almancaya tercüme etmiştir.

İbn-i Heysem’in adının yaşatılması ve bilime katkılarının unutulmaması için, Uluslararası Astronomi Birliği[8] tarafından Ay yüzeyindeki parlak bir kratere[9] “Alhazen” adı verilmiştir.

Yaklaşık bin yıl önce bir ilim adamı, tarihe böyle damgasını vurmuştur. Binlercesi gibi o da büyük bir kitap hükmünde olan kâinatı okumuş ve Rabbimizin kanunlarını keşfetmiştir.

Dipnotlar

[1] Şaban Döğen, Müslüman İlim Öncüleri (2. Cilt), İstanbul: Muştu Yayınları, 2014, s. 137.

[2] Richard Black, “Species count put at 8.7 million”, www.bbc.com/news/science-environment-14616161

[3] Hatim Salih, “Over the Moon”, en.unesco.org/courier/july-august-2009/over-moon

[4] Jim Al-Khalili, “The ‘first true scientist’”, news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature/7810846.stm

[5] Fuat Sezgin, “Rediscovering Arabic Science”, Saudi Aramco World, Mayıs-Haziran 2007, 58: 1–24.

[6] Anthony Carpi, “Experimentation in Scientific Research”, www.visionlearning.com/en/library/Process-of-Science/49/Experimentation-in-Scientific-Research/150

[7] Döğen, a.g.e.

[8] “Gazetteer of Planetary Nomenclature”, planetarynames.wr.usgs.gov/Feature/183

[9] Kraterin koordinatları: 15°54’N 71°48’E / 15.9°N 71.8°E.

Bu yazıyı paylaş