Yetişkin Eğitimi

Yetişkin eğitimi, bugün eğitim camiasının üzerinde durduğu en önemli konulardan biridir. Yetişkin eğitimi, camilerde dinlediğimiz hutbelerden, çay muhabbetlerine, iş yerindeki eğitim programlarından televizyonlarda yayımlanan pek çok programa kadar hayatımızda yer alır. Özellikle gelişen teknoloji ve sosyal medya sayesinde bilginin çok hızlı yayıldığı günümüzde, yetişkin eğitimi daha da önem kazanmıştır. Zira eskiden olduğu gibi belli bir yaşa kadar eğitim alıp sonrasında belli bir işte çalışmak, bugünün şartlarında yeterli olmamaktadır. Bu yüzden pek çok üniversite veya benzeri kurum, akşam kursları veya internet üzerinden uzaktan eğitim programları açmakta ve toplumun ihtiyaç duyduğu kendini geliştirme imkânları sunmaktadır. Bu programlara ilginin fazlalığı, konunun önemine işaret etmektedir. Peki, yetişkinlere eğitim verenlerin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?

Konuya Vâkıf Olma

Anlatılan veya öğretilmek istenen meselelere vâkıf olmak her öğretmenden beklenen öncelikli bir husustur. Lakin özellikle küçük çocukların veya gençlerin eğitiminde, öğrencinin öğretmene bakış açısından ötürü bu husus çok önem arz etmeyebilir. Zira o yaştaki çocuklar, öğretmenlerinin bilgi seviyesini pek sorgulamazlar. Yetişkin eğitiminde bu durum farklıdır. Öğrenciler, öğretmenin anlattıklarını farklı kaynaklardan tahkik ederler. Bu konuda kendi keyfiyetini ispatlayamayan öğretmenler öğrencinin gözünden düşmektedir. Bu yüzden özellikle yetişkin eğitiminde konuya vâkıf olma, hayatî bir ehemmiyet taşır.

Üslup

İkinci olarak dikkat edilmesi gereken husus, muhataplar ile kurulan ilişkidir. Yetişkin eğitiminde en çok bu hususta hata yapıldığı söylenilebilir. Bir öğretmen konusuna ne kadar hâkim olursa olsun eğer muhataplarına yaklaşmada yanlış bir yöntem seçiyorsa, başarılı olması çok zordur. Mesela en sık yapılan hatalardan biri, yetişkin eğitiminde öğrencilere imalarla “Ben biliyorum, siz bilmiyorsunuz.” mesajının verilmesidir. Bu tür bir yaklaşım, aksü’l-amel yapmakta ve öğrencilerde derse ve öğretmene karşı bir antipati uyandırmaktadır. Hâlbuki mütevazı bir tavır ve üslup, öğrencilerin hoşuna gidecek ve iştiyakını artıracaktır.

Yapılan bir diğer yanlış da muhatapların yetişkin olduğundan yola çıkarak onların her sorumluluğu eksiksiz olarak yerine getireceklerini bekleme hatasıdır. Çocuklarda olduğu gibi, farklı sebeplerle yetişkinlerin, bazen mesuliyetlerini yerine getirmedikleri görülmektedir. Zira çoğu çalışan veya aile sahibi olan yetişkin öğrenciler, yoğunluklarından veya başka meselelerden ötürü üzerlerine düşen sorumlulukları unutabilirler. Bunları önlemek adına, verilen ödevin son tarihi veya sınavın tarihi yaklaştıkça onlara hatırlatılabilir ve konunun ehemmiyeti onları sıkmayacak şekilde tekrar edilebilir.

Kendini Yenileme

Benzer bir husus sohbetlerde de gözlenmektedir. Yıllarca bu tür programlara katılanlarda bir ülfet oluşmakta ve anlatılan meselelere karşı ilgi azalmaktadır. Katılımcıların yaşı ve tecrübesi ile doğru orantılı olarak bu sohbetleri yapanların gayreti, hazırlığı ve kendilerini yenilemeleri çok mühimdir. Aksi takdirde aynı cümleleri, örnekleri ve yorumları duyan katılımcılarda meselelere karşı soğukluk olacaktır.

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bu hususa şöyle dikkat çeker: “Bazıları 20–30 senedir insanlık yolunda koşturan bir dairenin içinde bulunabilir. Fakat beslenme mekanizması sağlam işletilmemişse turnikeye önce girenlerin bilgileri diğerlerinin on sene gerisinde kalabilir. Daha da acısı turnikeye önce girenlerin bunun farkında olmamalarıdır. Bu açıdan bir kere daha kefeni yırtıp bir kere daha yeniden gömlek giyip, bir kere daha vira bismillah diyerek meseleyi yeniden ele alma, yeniden anlama ve yeniden tahlil etmeye koyulmamız iktiza ediyor. Yoksa hiç farkına varmaksızın pek çok yanlışlık içine girilir. En çok yanlış yapanlar da kıdemine güvenenlerdir. Mübtediler onlara göre daha az yanlış yaparlar. Çünkü onlar bir gözüyle yapacağı işe odaklanırken diğer gözüyle de önlerindeki rehberlere bakarlar. Fakat ne zaman ki insanın zihninde ‘Bunca yıldır işin içindeyim. Ben de bir şeyler biliyorum.’ mülâhazası oluşmaya başlarsa, bilmelidir ki, o çoktan işin dışına çıkmıştır, olup bitenlerin farkında değildir. İşte böyle bir duruma düşmemek için herkesin her sene bir iki defa bir araya gelerek, müktesebatını, işin neresinde durduğunu, ne tür hatalar yaptığını gözden geçirmesi, aynı hataları bir daha yapmamak için alınması gereken tedbirleri ve gelecekte yapılması düşünülen iş ve projeleri müzakere masasına yatırması gerekir.”[1]

Meseleler her defasında bir format değişikliği ve farklı bir şive ile sunulabildiği takdirde, bu durum beraberinde farklı bir neşve getirir; o da insanda farklı bir inşiraha sebebiyet verir. Evet, eğer siz meselelerinizi hep bir farklılık içinde sunabilirseniz, onları sürekli kendi derinlik ve enginliğiyle sunmuş ve dikkatleri de bu hakikatlere çekmiş olursunuz. Bu da temsil ettiğiniz meselelere karşı gönüllerde saygı uyarır.”[2]

Gönüllere Hitap Etme

Her öğretmenden beklendiği gibi, yetişkin eğitiminde de öğretmenden beklenilen vazife, gönüllere hitap edebilmektir. Anlattığı konuya hâkim, işini severek yapan eğitim gönüllüleri, yaşlarına ve konumlarına göre muhataplarına en uygun metotlarla hitap edip derslerini verebilirler.

Öğretmenlerin derslere hazırlıklı ve erken gelmeleri çok önemlidir. Bu sayede öğrencilerle hususî olarak ilgilenilebilir. Teneffüslerde veya okul sonrası müsait olan öğrencilerle merak ettikleri hususlar müzakere edilebilir. Öğrencilere dua etmek de onların gönüllerine girmek için mühim bir vesiledir.

Öğrencilere ufuk kazandırma da özellikle yetişkin eğitiminde önemli bir rol oynar. Bilhassa sıkıntılarına çözüm arama, gönüllerine hitap etme adına müracaat edilecek yollardan biridir. Bu tür yaklaşımlar öğretmen-öğrenci ilişkisini kuvvetlendirir ve takdim edilen ulvî hakikatlerin benimsenmesini temin edebilir.

Dipnotlar

[1] M. Fethullah Gülen, “Sıradanlık Duygusu ve Tasrif Üslûbu”, Kırık Testi, 5 Aralık 2011, www.herkul.org/kirik-testi/siradanlik-duygusu-ve-tasrif-uslubu/

[2] A.g.e.

Bu yazıyı paylaş