İnsanların çoğu damak zevkine laf söyletmez; kimi acılı sever kimi ekşi. Bazı insanlar da acıyla tatlıyı karıştırmayı seçerler. Yaban arısı larvasının damak zevki ise, cidden çok dikkat çekicidir. Almanya Regensburg Üniversitesinden Dr. Gudrun Herzner ve araştırma ekibinin Amerika hamam böceği ve yaban arısı üzerine yaptıkları titiz çalışmalarla ortaya koydukları bir rapor,[1] beslenme ve hijyen konusunda enteresan bilgiler ihtiva ediyor.
Yemek Listesinde Hamam Böceği Varsa
Besin zinciri çerçevesinde hamam böcekleriyle beslenen hayvanlar ciddi bir risk altındadır; zira bu böcekler yaşama şartları bakımından her türlü mikrobu dokularında veya vücut örtülerinde taşıyabilirler. Hayret uyandıran ve bir o kadar da garipsenecek damak zevkinden (!) dolayı risk grubundaki hayvan türlerinden birisi de yukarıda kısaca bahsedilen yaban arısıdır. Aslında hayret verici husus, yaban arısının değil yavrusunun damak zevkidir.
Ampulex compressa yaban arısının erkeği de dişisi de ekolojik denge içinde kendi halinde yaşayan ve ait oldukları familyanın diğer türlerine benzer hususiyetler gösteren hayvanlardır. Ne var ki dişi yaban arısının yumurtlama dönemi geldiğinde, akıllara durgunluk veren bir zincirleme işlem başlatılır. Genetik kodlarına işlendiği şekliyle; dişi yaban arısı hiç zorlanmadan yavrusuna besin kaynağı olabilecek bir hamam böceği seçer ve bir dizi operasyon başlatır.
Cerrahî Operasyon Başlıyor
Yaban arısı ilk hamleyi, salgı sistemi içerisinde üretilmiş özel karışımlı zehrini, iğnesiyle hamam böceğinin karın-boyun bölgesinden salarak yapar. İlk iğneyle hamam böceği, tam gerektiği ölçüde, sadece ön ayakları bükülecek şekilde geçici olarak kısmen felç olur. Böylelikle hayvanın kaçması, özellikle baş bölgesinin hareketi engellenmiş olur. Hamam böceği olan biteni anlamadan, beyninin daha özel bir bölgesinden ikinci bir iğneye mârûz kalır.
Tehlike anında, hızlı bir şekilde kaçması gereken hamam böceği, zehrin tesiriyle, sersem vaziyette, tehlikeye meydan okuyor gibi görünür. Peki, böcek ölüme koşarak gidecek cesareti nereden buluyor dersiniz? Bilim insanlarının tespitlerine göre, zehir octopamine adı verilen bir tür sinir uyarıcı iletim maddesinin (nörotransmitter) tesirinin ortadan kalkmasına sebep olmaktadır. Anlaşılacağı gibi, bu durumun böceğin cesaretiyle alâkası yoktur. Zehre mârûz kalan böcek, kendi başına karmaşık hareketler yapma kabiliyetini kaybetse de yönlendirildiğinde istenen yöne hareket edebilmektedir.
Bu noktada şu soru akla gelebilir: Yaban arısının vücudunda üretilen özel bir kimyevî karışıma sahip bu zehir, hamam böceğinin farklı bir yerine aktarılırsa aynı netice olur mu? Bu konuda yapılan titiz araştırmalarla ortaya çıkan husus şudur: Yaban arısının iğnesi, kılı kırk yararcasına bir hassasiyetle böceğin kitin kabuğundan geçip doğruca beynin hedef bölgesine saplanır. Bir cerrahın laparaskopi metoduyla ameliyat yapması gibi, iğnenin yanlarına yerleştirilmiş tüysü sensorlarla beyinde ilgili bölge bulunur. Beynin hareket nöronlarının bulunduğu çok küçük dar bir bölgesine ulaşana kadar yaban arısı, iğnesini sağa sola hareket ettirir.
Beynin ilgili kısmına tam doğru olarak aktarılan zehrin tesiri altına giren hamam böceği, yürüme ve kaçma gibi beyin-sinir organizasyonu gerektiren kompleks hareketleri artık yapamaz duruma gelmiştir. Fakat aynı zamanda yönlendirmeye açık durumda, âdeta zombiye dönüşen hamam böceği, dışarıdan doğru şekilde yönlendirildiğinde istenilen yere doğru hareket eder; aksi hâlde yerinden kımıldayamaz. Yaban arısı, akla durgunluk veren bir yönlendirmeyle, yularından tutup da atı istediği yöne sevk eden seyis gibi, hamam böceğinin anteninden tutarak yuvasına doğru sürükler. Bu şekilde hamam böceği gibi koca bir yükü taşıma sıkıntısından ve gereksiz hamallıktan da kurtulmuş olur. Yavrusuna hem beşik hem de mama olacak hamam böceğini yuvasına bu şekilde yerleştirir.
İlimden ve kapsamlı bir şuurdan mahrum bir yaban arısının, bütün bu işlemleri kendi başına yapması mümkün müdür? Bu karmaşık mekanizmanın son basamağında, âdeta dişi yaban arısının başrolde olduğu, esrarengiz bir filmin son sahnesi başlar.
“Anne, Bana Taze Et!”
Dişi yaban arısı, yabancı bir yuvada öylece bekleyen hamam böceğinin karın bölgesine yumurtasını son derece titizlikle yerleştirerek görevini tamamlar. Her ihtimale karşı yuvanın girişi çakıllarla kapatılarak nihaî tedbir de alınmıştır. Yumurtadan çıkacak larvanın ihtiyaçlarına cevap verecek ve “Azıcık aşım, ağrısız başım.” denebilecek yeni bir yuva, ergin bir yaban arısı olana kadar yetecek besin ayarlanmıştır.
Yumurta bırakıldıktan yaklaşık üç gün sonra, beyninin özel bölgesi felç edilerek zombileşmiş hamam böceğinin vücudundaki kimyevî karışımın tesiri ortadan kalkmaya başlar. Fakat artık hikmetli bir takdire boyun eğmek zorundadır. Bu tür durumları hakkıyla anlayabilmek için, Allah’ın sonsuz ilmi ile işletilen ekosistemin bütünüyle değerlendirilmesi gerekir.
Bu esnada larva yumurtadan çıkıp konağının iç organlarına açtığı delikten girerek rahmet hazinesinden kendisi için hazırlanmış, anne sütü gibi zengin nimetten istifade etmeye başlar. Bu arada hamam böceği hâlen canlıdır. Hiçbir şeyden habersiz yaban arısı yavrusuna (larva) nasıl ve ne ile besleneceğini kim öğretebilir? Yaban arısı larvası kendisine armağan edilen taze etten ibaret menüyü bir hafta boyunca yavaş yavaş yemeye devam eder. Hamam böceğinin iç organlarını yiyerek bitirdikten sonra, içi boşalmış hamam böceği cesedinin kitin dış iskeleti, onun için artık bir ev hükmüne geçmiştir ve bunun içine kozasını örer. Kozanın içinde gelişme müddeti tamamlanınca, tamamen farklı bir görünümde yaban arısı olarak tekrar dünyaya dönmüş olur.
Hijyen Dersi
Yumurtadan bir larva (kurtçuk) olarak çıkmış yaban arısının mârûz kalacağı en büyük tehlike, tamamen yabancı bir ortam olan, her tarafı mikrop dolu hamam böceğinin bedenidir. Zira her türlü pislik içinde yaşayan hamam böceğinin üzerinde taşıdığı çürütücü ve hastalık yapıcı bakteri, mantar ve virüsler, yaban arısı larvasını da öldürmesi gerekirken acaba larva nasıl hayatta kalabilmektedir? O zamana kadar üzerinde kafa yorulmamış bu önemli soru, Almanya’daki Regensburg Üniversitesinden Dr. Herzner’e ilham kaynağı olmuştur. Herzner ve arkadaşları, normal bir hamam böceği ile bir parazit olarak yaban arısı yumurtalarıyla doldurulmuş hamam böceği dokularındaki mikroorganizmaları karşılaştırmalı olarak incelemek maksadıyla özel bir tertibat kurup larvanın her anını takip etmiştir.
Menüye Özel Sos
İlk olarak, yaban arısı larvasının antimikrobiyal stratejisini aydınlatmak için, hamam böceğinin karın üst zarına açılan küçük geçitler yardımıyla sekiz günlük larvayı kayıt altına almaya başlarlar. Larvanın, canlı böceği tatmadan önce, ağız boşluğundan bir tür salgılama yaptığını tespit ederler. Salgıyı etrafındaki dokuya şeffaf damlacıklar hâlinde akıttığını, ardından bu damlacıkları, konağının dokularının yüzeyini sıvar gibi dağıttığını görürler.
Annesine sevk-i ilâhî ile ilham olunan bu davranış modeli sayesinde, kendisine mükemmel bir ziyafet hazırlanan larva, ürettiği özel bir sosla yediği taze etleri daha da tatlandırmak istemiş olabilir mi? Dr. Herzner ve araştırma ekibi, bu meraklarını gidermek için larvanın salgıladığı damlacıkları ve diğer sıvıları toplayarak özel metotlarla analiz ederler.
İçine yumurta bırakılan (parazite olmuş) ve yaban arısının temas etmediği sağlıklı hamam böceklerinden alınan kimyevî maddelerin karşılaştırmalı analizi neticesinde, iki farklı madde dikkatlerini çeker. Bu maddelerin, izokumarin türevi mellein ile micromolide olduğunu tespit ederler. Yaban arısı larvası, eğer yiyeceği taze etlerin kolay sindirimi için özel bir sos üretmediyse (!) bu mellein ve micromolide damlacıkları niçin kendisine salgılatılmıştır? Cansız atomların bir araya gelerek ve yaban arısının ihtiyacını bilerek veya kendi kendine böyle kompleks moleküller üretilmesi hiç mümkün müdür?
Araştırma ekibinin ilk akıllarına gelen, “Larvaların ürettiği ve konak hamam böceğinin dokularını yıkadığı bu salgılama, muhtemelen mikroplara karşı korunmak içindir.” hipotezi olmuştur. Bu soruya cevap bulmak isteyen araştırmacılar, içinde mikropların kolaylıkla gelişip çoğalabileceği bir ortam olarak sıvı besiyeri hazırlar. Araştırmanın devamında, bu ortamda hızla çoğalabilen ve bağırsakta hastalık yapan gram-negatif S. marcescens ve gram-pozitif S. hyicus’a karşı, ortama ilave edilen mellein ve micromolidenin, bakterilerin üremelerini durdurucu ve tesirsiz hâle getirici potansiyeli olduğunu tespit ederler.[2]
Bu çalışmayla, konak olduğu hamam böceğinin organ ve dokularındaki birçok öldürücü mikroba karşı, yaban arısı larvasının mükemmel bir antibakteriyel karışım[3] kullandığı ortaya konulmuştur. Bu antibakteriyel salgının çok çeşitli bakteri, virüs ve mantar türlerine karşı koruyucu kalkan olabilecek özel bir karışım olabileceği ifade edilmekle beraber, maalesef böyle bir kimyevî silahı ve üreme stratejisini akılsız bir yaban arısı nasıl icat edebilir sorusu üzerinde pek durulmamıştır.
Covid-19 pandemisi sebebiyle yaşadıklarımız düşünüldüğünde, Dr. Herzner ve araştırma ekibinin bu çalışmasının, gıda hijyeni yanında beden temizliği açısından da çığır açması beklenebilir. Belki de yakın bir gelecekte, yeni antimikrobiyal temizlik malzemeleri hayatımıza girecektir. İki böcek türü arasındaki bu enteresan davranış biçiminde gerekli olan genetik bilginin tesisi ve ekosisteme uygunluğu, ancak sonsuz bir ilim ve kudret sahibi Yaradan’a boyun eğmekle anlaşılabilir. Böyle bakıldığında bir milyondan fazla böcek türü içinden yaban arısı ve hamam böceğinin, bilhassa Hakîm, Kuddüs ve Rezzâk isimlerinin latif cilvelerinin tezahürü için seçilmiş birer model olduğu görülebilir.
Dipnotlar
[1] “Direct Injection of Venom by a Predatory Wasp into Cockroach Brain”, www.bgu.ac.il/life/Faculty/Libersat/pdf/JNB.2003b.pdf
[2] “Larvae of the parasitoid wasp Ampulex compressa sanitize their host, the American cockroach, with a blend of antimicrobials”, PNAS, (Proceedings of The National Academy Sciences of The USA), Jan 7, 2013, www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3557021/
[3] A.g.e.