Diktatör Kadın

M.Ö. dokuzuncu asırda yaşayan İzebel, Sidon (Fenike) Kralı I. Ethbaal’ın kızıdır. İzebel’in kibirli, acımasız ve pervasız bir karakteri vardı. Prenses olması sebebiyle de güçlü bir konuma sahipti. İzebel, daha sonra kuzeydeki İsrail krallığı olan Samarya’nın kralı Ahab (Ahav) ile evlenerek kraliçe oldu.

Tarihçi Lord Acton’un “Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.”[1] sözü, bu evlilikten sonra İzebel’in durumu için hafif kalır. Bir putperest olan İzebel, semavî inanca sahip olmasına rağmen, kocası Ahab’ı tamamen kontrolu altına aldı. İzebel, eşini ikna ederek ilk önce şehre çok büyük bir tapınak yaptırdı ve içine putlar koydurdu. Tapınaktaki en büyük put olan Baal’ı (veya Ba’al’i) kendine benzer bir surette yaptırıp halkı çeşitli işkencelerle bu puta tapmaya zorladı. Önce bu puta tapmayı reddeden din adamlarını öldürtüp daha sonra halka zulmederek masum insanları Baal’a kurban ettirdi.[2]

O dönemde, İzebel’in geldiği Fenike’de, halk putperestti. Fenikeliler dağlara ve tepelere tapınaklar yapıp içine putlar yerleştirirler ve ilk doğan erkek çocuklarını kurban ederlerdi. Fenike mitolojisi, daha sonra Yunan mitolojisine de kaynaklık etti.[3]

Kralın da putperestliğe hoşgörüsü sonucu ülke çapında Baal tapınakları çoğaldı. Halk putperestlik ve semavî inanç arasında kalıp ikiye bölündü.[4]

İzebel’in ne kadar tehlikeli bir kraliçe olduğu, şu olaydan da açık olarak görülebilir: Kral Ahab, saraya yakın bir kişinin çok beğendiği üzüm bağını satın almak istedi, fakat bağın sahibi mülkünü satmadı. İzebel bu duruma çok sinirlenerek hemen bir çözüm buldu. O kişinin krala ve putlara hakaret ettiğini yalancı şahitlerle yayarak halka duyurdu. Sonuçta bu iftirasıyla o kişiyi taşlatarak öldürttü ve üzüm bağını kocasının mülkü yaptı.

Zaman geçtikçe bütün ipleri eline aldı ve halkı daha çok putperestliğe zorlamaya başladı. Yalancı peygamberlerini kendisi seçmeye ve kendini de ilah zannetmeye başladı. Zulmünü o kadar artırdı ki kendisine “dünyanın en günahkâr kadını” denildi. O dönemde peygamber olan Hazreti İlyas (aleyhisselâm), bu olaylara çok üzüldü ve bir mağaraya çekildi. Yedi yıl boyunca dağlarda yaşayarak insanları Tevrat’ın emirlerine uymaya çağırdı. Hazreti İlyas, bu inhiraflardan dolayı bundan sonraki hadiselerle ilgili o yörenin halkına haberler verdi. Böyle bir topluma üç yıl boyunca yağmur yağmayacağını, Ahab’ın öleceğini, İzebel’in oğlunun olacağını, putlara taparsa onun da öleceğini, ardından İzebel’in öleceğini ve köpekler tarafından parçalanacağını bildirdi.

Kuraklık geldi geçti, ne halk değişti ne de İzebel. Hazreti İlyas, Baal’a inanan İzebel’in atadığı sözde peygamberlerini, kimin inancının hakikat olduğunu tespit etmek için, Karmel dağına davet etti. Taraflar toplanınca Baalcılar’a bir sığır kestirip altında odunlar olan bir sacın üzerine koydurttu. Sonra herkesin kendi ilahına dua ederek ateş kullanmadan odunların yakılmasını istedi. Önce Baal inananları ayinler yaptı, fakat odunlar yanmadı. Hazreti İlyas, Rabbine dua edince odunlar yandı ve herkes buna şahit oldu. Halk bu mucizeyi görünce, Hazreti İlyas’a inandı ve Allah’a iman etti.

Bu mucizeden sonra halk, İzebel’in sahte peygamberlerini öldürdü. İzebel yine pes etmedi ve güç olarak zayıflamasına rağmen artık tek hedefi, Hazreti İlyas’ı öldürmek oldu.[5]

Hazreti İlyas, krallık hanedanının yok olmadan putperestliğin bitmeyeceğini görünce yeni kral olarak Yehu’yu görevlendirdi. Bu misyonun yerine getirilmesini de yine bir peygamber olan Hazreti Elyasa’ya (aleyhisselâm) verdi. Hazreti İlyas, daha sonra göğe yükseltildi. Eski Ahit ve Yeni Ahit ile İsrail kaynaklarında, hadiseler bu şekilde anlatılmaktadır.

Daha sonraki bir savaşta önce Ahab, sonra yerine geçen oğlu öldü. Hazreti İlyas’ın haber verdikleri birer birer gerçekleşmeye başladı. Halk bu durumu görünce yavaş yavaş İzebel’i yalnız bıraktı. Kral Yehu askerleri ile İzebel’in sarayını kuşattı. İzebel surlara çıkıp Kral Yehu ile alay ederken hizmetkârları onu surlardan aşağı attı. İzebel’i önce atlar çiğnedi, sonra bedenini köpekler parçaladı.[6]

M.Ö. dokuzuncu asırdan kalma bir mühür, 1964’te bulunmuştur. Üzerinde “İzebel’e ait” yazmaktadır. Bu mühür, İsrail Eski Eserler Müzesindedir. Araştırmacılar, mührün kraliyet ailesi tarafından kullanıp kullanılmadığından emin olamamışlardır.[7]

İzebel’in hayatı; şiirlere, şarkılara ve filmlere konu olmuştur. Zalim, acımasız, ahlaksız ve putperest olmasından dolayı İzebel, genellikle kötü kalbli ve günahkâr bir kadın olarak anlatılmıştır. Batıl inançlarını despot bir şekilde insanlara dayatan ve halkına zulmeden bir idareciyi, sağ duyulu insanların kahraman olarak görmesi de zaten mümkün değildir.

Kur’ân-ı Kerim’de, Hazreti İlyas ve Hazreti Elyesa’nın adı geçmekte ve o dönemde halkın Baal’e taptığı ifade buyurulmaktadır. “Zekeriyya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı da nübüvvete erdirdik. Onların hepsi de salihlerdendi. İsmail’i, Elyesa’yı, Yunus’u, Lut’u da nübüvvete erdirdik; her birini de yaşadıkları asrın insanlarından üstün kıldık.” (En’âm, 6/85–86).

İlyas da şüphesiz resullerdendi. Hani o halkına şöyle demişti: Siz hâlâ şirkten ve fenalıklardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o en güzel Yaradan’ı bırakıp hâlâ Ba’al’e tapmaya mı devam edeceksiniz? Fakat bunlar onu yalancı saydılar. Bundan ötürü de, onlar tutuklanıp hesap günü mutlaka yargılanacak ve cehenneme götürüleceklerdir.” (Sâffât, 37/123–127).

Diktatörlükte tek adam veya tek kadın fark etmiyor. Önce halkı iki kutba ayırıp iki düşman toplum ortaya çıkarıyorlar. Diktatörler cerbeze ve yalanlarıyla halkı peşinden sürüklemeyi iyi biliyorlar. İzebel de çok güçlüydü, kibri had safhadaydı. İftira ile o da başkalarının mallarını gasp etti, herkesi hor ve hakir gördü, hiç ölmeyeceğini zannetti, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden herkese zulmetti ve Allah’a (celle celâluhu) isyan etti. O kadar kibirliydi ki ölümünün yaklaştığını gördüğü hâlde, saray surlarına çıkıp Kral Yehu ile alay etti. Fakat en yakınları tarafından surlardan atıldı; her diktatör gibi o da feci bir şekilde öldü.

Dipnotlar

[1] “Letter to Bishop Mandell Creighton”, April 5, 1887, Historical Essays and Studies, J. N. Figgis, R. V. Laurence London: Macmillan, 1907.

[2] Emil G. Hirsch, Ira Maurice Price, “Jezebel”, www.jewishencyclopedia.com/articles/8675-jezebel

[3] J. E. Fontenrose, Python: a Study of Delphic Myth and its Origins, London: Cambridge U. P., 1959.

[4] Bruce M. Metzger, The Oxford Guide to People & Places of the Bible, Oxford: Oxford University Press, 2004.

[5] Geoffrey William Bromiley, The International Standard Bible Encyclopedia, Michigan: William B. Eerdmans Publishing Co., 1995.

[6] Edwin R. Thiele, The Mysterious Numbers of the Hebrew Kings, New York: Kregel Ministry, 1951.

[7] Marjo C. A. Korpel, “Seals of Jezebel and other women in authority”, Journal of Semitics, 2006, 15/2, s. 349–371.

Bu yazıyı paylaş