Hayat ilahî nimet, kulluk şükrü ifade;
O’nun takdiri kadar kul eder istifade.
Zaman zaman yokuşlu, çile yüklüdür hayat;
Bazen cennet nakışlı güzellikler mükâfat.
Yolcuların kaderi güçlüklerle imtihan,
Gün gece sarmalında akıp geçmekte zaman.
Yolda ruhlara azık; iman, sabır, şevk gerek;
Ubûdet şuurunu ruhunda hissederek.
Azıksız çıkanlara her şey çetin ve yaman,
Bir poyraz esintisi âdeta tipi boran.
Kimi yüce dağ gibi başı duman, bulutlu;
Seçilmişlere yollar hep öteler buutlu.
Engeller var elbette, hak yol oldukça zorlu;
Çileler nispetinde mukaddes, âli, nurlu.
Kadrini bilen için bereketli bir süreç,
Sona erecek bir gün, her gelen gider er geç.
İhsan kulluk sanatı, açar sır perdesini;
Sahib-i kâinatın muhteşem müjdesini.
Sırrına eren bilir, dermanı içinde dert;
Merhamet, şiârıdır; Ganî Mevlamız cömert.
Çekilen derde göre mükâfatı çok fazla,
Binler veriyor bire, karşılık vermez azla.
Harekettir bu hayat, Rab’den kula atiyye;
Aşkla döner kâinat, şevktir ona matiyye.
Mârifet bu meydanda hâlis kul olabilmek,
Her anını hayırda dokuyup ilmek ilmek.
Hedefe varılamaz gayretsiz ve yüreksiz;
Kervan himmetle yürür, aşılmaz yol emeksiz.
Bitmeyen bir sonsuzluk bekliyor az ilerde,
Kendi öz emeğinden başka fayda yok ferde.
Yollar yürümek için, sen kalbini ferah tut;
Korur yolun Sahibi göndererek bir bulut.
Yolcuları gözetir Kendine adım atan,
Kullara da sevdirir razı ise Yaradan.
İnsan bir yolculukta hayat perdelerinde;
Dinlenmek kadar kısa ağaç gölgelerinde.
Güz rüzgârları eser ömrün son nefesinde,
Ruh özgür olmak ister, durmaz ten kafesinde.
Duamız önce iman, mârifet ve muhabbet;
İstikâmette ömür, sonra hüsn-ü âkıbet