Çıplak Köstebek Faresi

Bir canlı düşünün, kanser nedir bilmiyor, neredeyse hiç acı hissetmiyor. İleri doğru ne kadar hızlı koşabiliyorsa, geriye doğru da o hızda koşabiliyor.[1] Kemirgenler içinde en uzun ömre sahip, tam 30 yıl yaşayabiliyor. İşte bu canlı, çıplak köstebek faresi…

Yeryüzü sahnesinin cıvıl cıvıl canlıları, birbirinden ilginç özellikleriyle bizlere bir şeyler anlatmak için yarışıyorlar âdeta. Her gün yanından geçip gittiğimiz, görmeye alıştığımız bitkiler ve hayvanlar da harika donanımlarıyla hayret verici olsa da sık sık görüldüklerinden sıradanlık perdeleriyle sarmalanıp maalesef alelade olarak algılanıyorlar. Hâlbuki her birine hayatını devam ettirebilmek için özel sistemler, organlar, kompleks mekanizmalar ihsan edilmiştir. Her bir eser, ayrı bir mucizedir.

Şimdi tanıyacağımız canlı ise, biraz çirkin gibi görünse de insanlar arasında pek bilinmeyen küçük bir faredir. Çıplak köstebek faresi (Heterocephalus glaber) adındaki bu hayvana lütfedilen olağanüstü özelliklerinden dolayı bilim dünyası da büyük ilgi göstermektedir. Hayret uyandıran vasıflarla donatılan bu fare, genel olarak güney Etiyopya, Kenya ve Somali olmak üzere Doğu Afrika’nın tropikal otlaklarının kuru kısımlarında yaşar. Boyu 8–10 cm, ağırlığı ise 30–35 gram kadardır.[2] Cildi buruşuk, pembe veya sarımsı renktedir. Kendisine şöyle bir bakıp çirkin bulanlara karşı, Fâtır-ı Hakîm ve Kadir-i Alîm Rabbimizin, her şeyi gayet güzel yarattığını, güzel teçhiz ederek güzel gayeler ve vazifelerle kuşattığını en güzel şekilde ilan eder.[3]

Çıplak köstebek fareleri, yer altında yaşarlar. Toprağın karanlık dehlizlerinde ışığa ihtiyaçları olmadığı için, Rabbimiz bu hayvanın gözlerini oldukça küçük yaratıp görmelerini zayıf, beynin diğer bir merkezi olan koklama merkezini ise güçlü kılmıştır. Yer altında sürünerek gittikleri için dış kulakları yoktur, dış kulak kepçesi olsaydı tünellerin duvarlarına sürtünerek yaralanacak ve kaçış hızını da düşürecekti. Dış kulakları olmamasına rağmen iç kulaklarına yerleştirilen işitme organlarındaki hassas tüycüklerle yerdeki titreşimleri ve hava akımlarının hareketini çok iyi algılarlar.[4] Bacakları ince ve kısa olsa da yer altında hareket etmek için o kadar uygundur ki ileri gidebildikleri aynı hızda geri de gidebilirler. Güçlü çene kaslarına sahip kısa ve geniş kafaları ve tünel kazmak için kullandıkları çok büyük kesici dişleri vardır. Hayret verici şekilde dudakları, bu dişlerinin hemen arkasında kapanır. Sonsuz şefkat tezgâhında dokunan bu özellikleri sayesinde, kazı yaparken toprağın ağızlarına dolması önlenir.

Çıplak köstebek farelerinin yaşadığı Afrika otlaklarının altındaki tünel ağlarında, hayat şartları ağırdır. Tüneller gündüzleri ısınır, geceleri çok soğuk olur ve neredeyse havasızdır. Farelerin bu zorlu ortamda yaşayabilmelerini kolaylaştıracak özelliklerle donatılmaları hayranlık uyandırır. Tünellerdeki sınırlı oksijen durumuna uygun olarak çok düşük solunum ve metabolizma hızına sahiptirler. Metabolizmaları, kendi boyutlarındaki diğer memelilere göre %30 daha yavaştır. Oksijen kullanımı da asgarî seviyededir. Sadece %5 oksijen ihtiva eden havada en az beş saat hayatta kalabilir ve normal faaliyetlerini sürdürürler. Sıcaklık değişimlerinde, davranışa bağlı ısı ayar sistemlerini kullanabilirler. Yani soğukta bir araya toplanır veya yuvaların güneş tarafından ısıtılan sığ kısımlarını ararlar. Çok ısındıklarında ise yuvaların daha derin ve daha serin kısımlarına çekilirler.

Bu Ne Sosyallik!

Çıplak köstebek fareleri, son derece sosyal hayvanlardır. Yaşadıkları zorlu ortamda hayatta kalabilmek için büyük gruplar hâlinde dayanışma gösterir, koloni hâlinde yaşarlar. Üç kilometrelik bir tünel bölgesinde yaşayan bir koloni, üç yüze kadar hayvan içerebilir.[5] Koloni üyelerinin birbirlerini nasıl tanıdıkları ve ne gibi bir münasebet ağı içinde hiyerarşik sistemlerini devam ettirdikleri biyologlar tarafından incelenmektedir. Karıncalar ve termitler gibi kast sistemi esasına göre, muhteşem bir sosyal hayatları vardır. Kolonide üreme ve yavrulama vazifesini üstlenen tek bir “kraliçe” bulunur. Kraliçe, diğerlerinden daha büyüktür ve 28 taneye kadar yavru doğurabilir. Diğer koloni üyeleri olan işçiler ise yavruların bakımı, kazma ve koloninin savunması gibi birçok vazife üstlenmişlerdir. Kolonide böylesine kalabalık olarak yaşamalarına rağmen, aralarındaki iş bölümüne ait bir sözleşme olmadan devam ettirilen bu dayanışma, Rabbimizin onlara farklı bir ilham şeklinde (sevk-i ilâhî) nakşettiği muhteşem bir İlahî mühürdür.

Kansere Direnç ve Ağrıya Duyarsızlık

Mevcut verilere göre, çıplak köstebek farelerinin insanlık için en dikkat çekici özelliği, kanser olmamalarıdır. Bu kemirgenin sağlık sırrının, hücrelerin bir araya toplanmasını ve tümör oluşturmasını engelleyen karmaşık bir şeker olduğu keşfedilmiştir.[6] Hiyalüronik asit adındaki şeker yapısındaki molekül, aslında insanlarda ve diğer hayvanlarda da bulunan ve eklemlerin yağlanmasını destekleyen, cilt ve kıkırdaktaki temel bileşenlerdendir. Fakat çıplak köstebek farelerindeki hiyalüronik asit moleküllerinin uzunluğu, diğer canlılardakinin beş katıdır. Bu yaratılışın sırrı, moleküllerinin uzun zincirler hâlinde üretilmesinde saklıdır. Hiyalüronik asit moleküllerinin diğer canlılarınkinden çok uzun olmasının, bu hayvanın kansere direncini artırdığı düşünülmektedir. Zira üretilen bu uzun zincirlere, hücreler etrafında kafesler oluşturtulur ve böylece hücrelerin kontrolsüz bölünmesinde ve dolayısıyla da kanser gelişmesinin engellenmesinde vazife alırlar.

Çıplak köstebek farelerinin bir diğer sıra dışı özelliği de çok az seviyede, sadece hayatlarını korumayı sağlayacak kadar acı hislerinin olmasıdır. Bu alanda araştırma yapan ekipler, aslında yavru farelerin normal miktarda ağrı sensörüne sahip olduğunu, fakat yetişkinliğe kadar bunların üçte ikisine yakın miktarının azaldığını tespit etmişlerdir.[7] Böylece sadece tehlikeyi fark edecek boyutta, yani çok az acı çektiklerini, bunun dışında birçok ağrı ve acı tipine karşı duyarsız yaratıldıklarını açıklamışlardır. İşte bütün bu özellikleriyle tam bir mucize olan çıplak köstebek fareleri, bir taraftan ilim adamlarına kansere ve ağrıya karşı ilaç geliştirmede ilham olurken, diğer taraftan da İlahî sanatın şaheserleri olarak yeryüzü sahnesinde arz-ı endam ederler.

 

Dipnotlar

[1] How It Works: Amazing Animals, The Planet’s Weirdest Animals, Bournemouth: Imagine Publishing, 2012, s. 30–31.

[2] “Naked mole-rate”, en.wikipedia.org/wiki/Naked_mole-rat

[3] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 375.

[4] “Naked mole-rat”, nationalzoo.si.edu/animals/naked-mole-rat

[5] Ashleigh S. Griffin, “Naked mole-rat”, Current Biology, 18/18 R844, October 2008.

[6] Elizabeth Pennisi, “Why Naked Mole Rats Don’t Get Cancer”, www.science.org/content/article/why-naked-mole-rats-dont-get-cancer

[7] Liat Clark, “How naked mole rats have evolved to feel no pain”, www.wired.co.uk/article/how-naked-mole-rats-evolved-to-feel-no-pain

Bu yazıyı paylaş