Dünyadaki Devâsa Ayna

Dünyada dev gibi bir ayna mevcuttur. Bu aynanın nerede olduğunu biliyor musunuz? Bu büyüleyici ayna, belki de bizlere bütün mevcudatın birer ayna olduğunu fısıldamaktadır.

Merak ettiyseniz hemen tanımaya başlayalım bu sanat harikasını. Güney Amerika’da bulunan dünyanın en büyük aynasının ismi, Salar de Uyuni’dir. Bu ayna, semadakileri pürüzsüz bir şekilde yansıtan, uçsuz bucaksız bir tuz gölüdür. Gölün eşsiz ortamı, ziyaretçilerini âdeta masalsı bir dünyaya davet eder.

Görenleri hayran bırakan tuz gölü, Güney Amerika’nın cazibe merkezlerinden biridir. Beyaz, parıldayan tuzdan oluşan alanı, 10.582 kilometrekarelik yer kaplar ve uzaydan bile görülebilir.[1] Gölün dairesel yapısının merkezinde 10 m derinliğe ulaşan tortul birikintiler arasında tuz katmanları bulunur. Bölgenin toplamda 10 milyar ton tuz ihtiva ettiği düşünülmektedir. Fakat yöre halkı için asıl hazine, dünyadaki lityum rezervlerinin yaklaşık %70’inin bulunduğu tuz yatağının altındadır. Özellikle dizüstü bilgisayarlara, akıllı telefonlara ve elektrikli arabalara güç sağlamada yararlanılan bu hafif metalin çıkarılması, burada endüstrinin en önemli unsurudur.

Salar de Uyuni, dünyanın en büyük tuz düzlüğü olarak Bolivya’nın güneybatısında Potosí’deki Daniel Campos eyaletinde yer alır. Deniz seviyesinden 3.656 m yükseklikte, And Dağları’nın zirvesine yakındır.[2] Bu olağanüstü göl, yaklaşık 40 bin yıl önce var olan ancak zamanla buharlaşan tarih öncesi birkaç gölden günümüze kalacak şekilde, Rabbimizin binlerce yıl boyunca farklı tasarruflarını sergilemesiyle yaratılmıştır. Şu anda, göz kamaştırıcı bir düzlüğe sahip olan yüzeyi, birkaç metrelik tuz kabuğuyla kaplıdır. Yağmurdan sonra, yüzeydeki ince sakin su tabakası, zeminin 129 km çapında daire biçiminde dev bir aynaya dönüşmesine vesile olur.

Yarattığı her şeyi hâlden hâle dönüştüren Muhavvil Rabbimiz, bu gölü de her mevsimde ayrı bir göz kamaştırıcı esere dönüştürür. Mesela bir kar fırtınasında bu tuz gölünü geçmeye çalışmak, oldukça garip bir tecrübedir.[3] Bu yolculuk, yolcularına bembeyaz tuz, kar ve bulutların yanında, kaymaya benzer sürtünmesiz bir hız hissi, çok az bir görüş mesafesi ve kaybedilen yön duygusuyla inanılmaz bir macera yaşatır.

Kar durduğunda ve masmavi gökyüzünü ortaya çıkarmak için bulutlar ayrıldığında, kesintisiz olarak ufka kadar uzanan tuz ile karşılaşılır. Artık görülebilen tek şey, sonsuzluk hissi uyandıran, çok kenarlı (ekseriya beşgen veya altıgen) tuz tabaklarıdır. Her biri yaklaşık bir metre genişliğinde olan bu tabakalar kıvrılır ve kenarlarda birbirine çarpar. Bu bloklar neredeyse beton kadar serttir ve Rabbimizin muhteşem eserleri olarak arz-ı endam ederler. Tuz tabakaları aynı zamanda gözeneklidir ve arı peteğinin biraz düzensiz şekli gibi görünürler, ayrıca rüzgârla taşınmış tozlardan kaynaklanan çamurlu kahverengi tabakalar ihtiva ederler.

Salar de Uyuni bölgesinde, aralık ayı ile yağmur mevsimi başlar ve mart ayına kadar sürer. Böylece bölge yeniden yıkanır, yağmur suyu gözeneklerde toplanır. Bu sırada suyun tuzu süzülür. Daha sonra su buharlaştıkça, sızan tuz yeniden çökelir ve yüzeyde birkaç milimetre kalınlığında yoğun bir kabuk yaratılır. Bu yıllık yıkama ve yeniden çökeltmenin sonucunda, bölgenin yüzeyi benzersiz şekilde pürüzsüz, sert ve düz hâle gelir.

Bu harikulade tasarruf sayesinde göl yüzeyi, bir aynaya dönüştürülür ve belki de kâinatta yaratılmış her şeyin bir ayna olduğunu hatırlatır bizlere. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, dünya “birbiri arkasında daim gelen geçen âyineler mecmuası”dır.[4] İnsana düşen, aynalarda tezahür eden İlahî isimlerin cilvelerini anlamak, bu isimlerin tanıttığı Zât’ı sevmektir. Kısacası Salar de Uyuni, semanın yanında bütün bu hakikatlere de ayna olmaktadır.

Bu eşsiz gölün dikkat çekici bir diğer özelliği ise, dünyanın ilk tuz oteline ev sahipliği yapmasıdır.[5] Bu otel, bölgenin minerallerini toplayan yerli işçilerin yanında, bölgeyi ziyarete gelen turistlere de hizmet vermektedir. Tamamen tuzdan bloklarla inşa edilmiş olan ilk otele, daha sonra başka binalar da eşlik etmiştir.

Rabbimizin teşhir ettiği sanatını anlamak için daha çok bitki ve hayvanların üzerindeki inceliklere dikkat çekmek ve apaçık bir ilim ve iradenin sergilendiğini göstermek daha kolaydır. Fakat bazen böyle cansız kayalar, göller, nehirler, mineraller ve madenler de bakmasını bilene çok şey fısıldar. Zira hiçbir şey O’nun (celle celâluhu) ilminin, kudretinin ve sanatının dışında değildir.

Dipnotlar

[1] “Uyuni Info”, www.salardeuyuni.com/info/

[2] “Salar de Uyuni”, en.wikipedia.org/wiki/Salar_de_Uyuni

[3] Stewart D. Redwood, “Salt of the Earth (Salar de Uyuni, Bolivia)”, January 1988, www.researchgate.net/publication/334432282

[4] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 218.

[5] Elizabeth Unger, “These Salt Flats Are One of the Most Remarkable Vistas on Earth”, www.nationalgeographic.com/travel/article/how-to-see-salar-de-uyuni-salt-flats-bolivia

Bu yazıyı paylaş