Ali Açıl Ağabeyimiz

4 Ocak 1950 tarihinde Ankara’da doğan Ali Açıl, ziraî ekonomi profesörü Dr. Fethi Bey ile Emine Saadet Hanım’ın oğludur. Elif Hanım’la 1978 yılında evlenmiştir. Üçü kız, biri erkek olmak üzere dört evladı vardır. İstanbul Tahtakale’nin tanınmış esnaflarındandır. Hizmet Hareketi’nin mensuplarına uygulanan zulümden sonra da Kanada’ya iltica etmiştir. Ottowa’ya yerleşmiş ve Kanada vatandaşı olmuştur. Kanada pasaportu ile son yolculuğuna çıkmış, İsveç, Polonya, Almanya, Yunanistan ve Fransa’daki dost ve yakınlarını ziyaret ettikten sonra, 18 Ocak 2024 tarihinde, Fransa’dan Kanada’ya giderken uçakta kalb krizi geçirerek vefat etmiştir. 20 Ocak’ta, Ottowa SNMC Camiinde cenaze namazı kılınıp defnedilmiştir.

            1985’ten itibaren Hizmet’i tanıyıp canıyla malıyla içinde bulunmuştur. Vefat haberi duyulunca ruhuna hatimler okunmuş ve dualar gönderilmiş, pek çok yerde de gıyabî cenaze namazı kılınmıştır.

            Ali Açıl’ı insanlar cömertliği ile tanımışlardır. Ali Ulvî Kurucu Ağabeyimizin ifadesiyle o, “Vermiyor, saçıyordu!” Türkiye’deki bol imkânlarını “saçar” gibi tasadduk etmiş, onu Kanada’da ziyaret edenler ise, dar imkânlar içinde olmasına rağmen cömertliklerine şahit olmuşlardır. Ben de hem Türkiye’de hem Kanada’da bu sahavetin şahitlerindenim. Elbette eşi Elif Ablamız ve oğlu Alp kardeşimiz de bu cömertlikte hep yanında idiler.

            Sohbetlere gelmeye başladığı sıralar, İstanbul Yeşildere’deki iş yerine yakın bir yerde Hacı Kemal Erimez Ağabey’le karşılaşır. Hazin hazin ağlayan Ağabeyimize, “Sana bir şey sormayacağım. Yakında iş yerim var. Buyur gel; bir çay içelim.” diye samimi ısrarda bulunur. Sonra beraberce iş yerine giderler. Çay ikramından sonra, Hacı Kemal Ağabey açılır ve der ki: “Hizmetin bir binasının inşaatı için kendime göre bir plan yaptım ve sabahleyin çimento almak için hâli vakti yerinde bir hayır sahibine gittim. Vereceğinden emindim. Fakat bütün izahlarıma rağmen, ‘Yardım edemem!’ dedi. Yıkılmıştım. En büyük ümidim sönmüştü. Ağlayarak çıktım. Yolda ağlayarak yürüyordum. Belki yarım saat yürüdüm ve bir noktada seninle karşılaştık.” Ali Açıl, hüzünle yüzüne bakarak, “Üzülme, binayı ben yaparım!” der. Tabiî dünyalar Hacı Kemal Ağabey’in olur.

            Bundan sonra Ali Açıl, Hizmet’in içinde faal bir ağabey olur. Bir himmet toplantısında, büyük bir yükün altına girer. Öbür gün iş yerinde düşünmeye başlar. “Benim şimdiye kadar vaatlerimi yerine getirmediğim olmadı. Ne olursa olsun, 24 saat içinde hepsini yerine getirdim. Ancak bu sene, kış sezonu için aldığım kumaşlar bir türlü müşteri bulmadı. Hepsi de depoda duruyor. Sezon da bitiyor. Ben bu yükün altından nasıl kalkacağım? Allah’ım beni mahcup etme, bana yardım et yâ Rabbi!” diyerek yalvarmaya başlar.

Bu yazıyı paylaş