Ey insan! Çevrendeki insanların yazıp çizdikleriyle uğraşmayı bırak, biraz da bizlere çevir nazarını. Nakkaş-ı Ezelî’nin yazdığı mektuplara bak! Biz de arz-ı endam ediyoruz her yerde, bahçenizdeki ağaçların dalında, bitkilerin çiçeklerinde, yerlerde, çalılıkların üzerinde. Değil miyiz biz de o Ezelî ve Ebedî Mahbub’un gönderdiği hikmetli mektuplardan biri?
Biz salyangozlar, her yerde görebileceğiniz küçük hayvancıklarız. Sırtımızda taşıdığımız, muhteşem bir tasarımla yaratılmış sarmal kabuğumuz, en büyük alamet-i fârikamızdır. Kabuğumuz küçüktür, ama onun içinde ince ince işlenmiş bir dünya saklıdır, harikulade bir mektup yazılıdır. Tıpkı siz insanlar gibi çeşit çeşit organlarımız nice hesaplarla, nice hikmetlerle yerleştirilmiştir küçücük gövdemizin içine.
Bahçıvanların pek de sevmediği ziyaretçilerden olan kabuklu salyangozlar ve sümüklü böcekler, yumuşakçalar (Mollusca) grubundan canlılardır. Ahtapotlar, istiridyeler ve mürekkep balıklarıyla aynı şubeye dâhil edilmelerine rağmen, bunlar karından bacaklılar (gastropoda) sınıfındandır. Bu sınıftaki yumuşakçaların karada yaşayanları olduğu gibi okyanuslara kadar çok geniş bir alanda hayat sürenleri de mevcuttur.[1] Yumuşakçalar içinden karada yaşayabilenler, sadece akciğerleri, solungaçları veya her ikisini birden kullanarak nefes alabilen salyangozlar ve sümüklü böceklerdir. Ayrıca karından bacaklıların çoğu hermafrodittir, yani hem erkek hem de dişi üreme organları taşırlar. Salyangoz türlerinin birçoğunda da durum bu şekildedir. Neredeyse bütün tropikal ve subtropikal adalarda bulunurlar.[2]
Göz kamaştırıcı evlerini sırtlarında taşıyan salyangozlar, kolayca tanınabilmelerini sağlayan hususî özelliklerle donatılmıştır. Bir kara salyangozunun genellikle iki çift dokunacı (anten) bulunur. İkisi başın üst kısmında, ikisi de altındadır. Genellikle üstteki dokunaçların uçlarında gözler yer alır. Alttaki dokunaç çifti ise koku alma kabiliyetine sahip kılınmıştır. Bu dokunaç çifti genellikle üstteki çiftten daha kısadır.
Başın alt kısmında yer alan ağızlarının içinde, bitki veya mantar materyallerini sıyırmak veya bazı durumlarda diğer yumuşakçaların kabuklarında delikler açmak için kullanılan, “radula” ismi verilen, üzeri törpü gibi küçük dişçiklerle donatılmış, uzun dilleri vardır. Bu organda, tıpkı bir törpü gibi, ileri geri çalışan ve yiyecekleri küçük parçalara ayıran, tırtıklı raylı sistem benzeri muhteşem bir mekanizma işletilir.
Sırtta Taşınan Ev: Kabuk
Sümüklü böceklerin vücutlarını koruyan kabukları yoktur. Salyangozların ise en belirgin özellikleri kabuklarıdır. Temel malzemesi kireç taşı (kalsiyum karbonat) olan kabuğun yapısına bazı özel mineraller ilave edilir. Kristal tabakalarının farklı doğrultuda demetler şeklindeki dizilişi, bu kabuğa çok büyük bir sağlamlık kazandırır. Bu dayanıklı kabuk, torba şeklindeki gövdeyi içine alan, hayvanın “manto” isimli özel bir doku tabakası tarafından salgılanarak inşa edilir. Kabuğun spiral şekilli yapısı, özel mimarisi ile minare merdivenlerinden, tiyatro binalarına kadar ilham olmuştur. Kabuklarının spiral kıvrımlarının sayısı, renk ve desen özellikleri bakımından, her tür için ayırt edici özelliklere sahiptir.[3]
Salyangozlar küçük şeffaf bir kabukla doğarlar. Yavru salyangozun tek spiralli bir kabuğu vardır. Daha sonra vücudu büyüdükçe kabuğu da büyür. Büyüme esnasında canlının mantosunda bulunan bezler tarafından salgılanan kalsiyum karbonat, kabuk açıklığının kenarına eklenir.[4] Böylece her zaman salyangozun vücuduna uyması sağlanır. Bu yüzden spiralin merkez bölgesi daha gençken, dış kısmı ise salyangoz yaşlandıkça üretilir. Bir şahesere dönüştürülen renkli tabloyu, Rahmanî bir mektubun eşsiz bir zarfı olarak sırtında taşır.
Kabuk, Hafîz-i Mutlak Rabbimizin ismini yansıtır. Kabuğun yaratılışının canlıya bakan hikmetlerinden biri, öncelikle salyangozun iç organlarının, kurumaktan ve yırtıcılardan korunmasıdır. Canlının sindirim, üreme, boşaltım ve solunum sistemlerini oluşturan bütün iç organları, kabuğun içinde kalan kütlede bulunur. Salyangoz ne zaman bir tehlike hissetse yumuşak vücudunu kabuğunun içine çekerek saklanır, kurak havalarda da kabuğun ağzını sümüksü mukus ile kapatarak vücudun nemini korur.
Salyangoz kabukları incelenilerek geçmişteki ekolojik toplulukların özellikleri ve belirli bir bölgedeki çevreye ait değişimin işaretleri tespit edilebilir. Canlı salyangoz kabukları, okyanus asitlenmesi gibi herhangi bir olumsuz durum olduğunda, bir işaret sinyali gibi kullanılabilir. Okyanus ortamında yaşayan bir salyangozun kabuk oluşumunda zorlanma tespit ediliyorsa, bu durum deniz suyu bileşiminde ters giden şeyler olduğuna işaret eder ve araştırmacıları alarma geçirir.
Bir Mucize Mürekkep: Mukus
Salyangozları bizlere gönderilen mektuplar olarak düşünürsek, onların bir de mürekkebi olmalıdır. Salyangozların mukusları, mürekkep vazifesi eda ederler. Bu küçük canlıların vücutlarında üretilen ve sümüksü bir madde olan mukus, hususî bir karışımdır.
Mukus, iklim şartlarına ve ortama bağlı olarak çok bol üretilebilir. Rabbimizin salyangozlara ikramı olan bu madde, mikroplara karşı korunma, vücudun su dengesini muhafaza etme (hidrasyon), zemine yapışma, hareketini hızlandırma maksadıyla yolunu yağlama gibi fonksiyonları yerine getirmek için müsin proteinleri açısından zengindir.[5]
Salyangozun yere temas eden ayak kısmındaki kaslar, dalgalar hâlinde kasılarak hareketi mümkün kılar. Toprak zemindeki hastalık yapıcı mantar, bakteri ve parazitlere karşı ayağın üzerini kaplayan bu mukus, antimikrobiyal özelliği sayesinde salyangoza hastalık bulaşmasını önler. Mukus hem yağlama hem de yapışma özelliği ile zeminde kayarak harekete vesile olur; ayrıca yapışma hususiyeti ile salyangozların duvara tırmanmalarını veya tavanda baş aşağı durmalarını temin eder.
Bazı salyangoz türlerinin farklı fonksiyonel mukuslarının, çok daha özel kullanım alanları da vardır. Ay salyangozu yumurtalarını korumak için mukus salgılarken, bazı türler, yapışkan ve köpüklü bir tabaka teşkil ederek kendilerini avlayabilecek saldırganlardan korunur.
Rabbimiz canlılara, henüz muhteviyatı tam olarak açıklanamamış, sentezleme mekanizmaları ihsan etmiştir. Son zamanlarda, salyangoz mukuslarında bulunan müsinlerdeki makromoleküller; cilt bakım ürünlerinden yara iyileştirici maddelere, cerrahî yapıştırıcılardan mide ülseri ilaçlarına, hatta antitümör maddelere kadar pek çok biyomalzemenin üretilmesinde ilham kaynağı olmuştur.[6] Makromoleküllerin, cilt koruyucusu olarak kırışıklıkların giderilmesinde rol oynadığı ve elastikiyet kaybına sebep olan UV-B ışınlarının hasarlarına (fotoyaşlanma) karşı iyileştirici özellikleri olduğu da tespit edilmiştir.
Çeşitli ülkelerde kara salyangozları yiyecek olarak tüketilse de bazı türlerin, çeşitli parazitlerin hayat devr-i daimlerinde ara konakçı olduğu göz ardı edilmemelidir. Salyangoz kaynaklı paraziter hastalıklar, dünya çapında halk sağlığı problemi olmaya devam etmektedir. Salyangoz yiyen insanlarda akciğerler, karaciğer, safra yolları, bağırsaklar, beyin ve böbrekler gibi birçok organ zarar görebilir; bu canlının tüketimi kanserlere, organ yetmezliğine, kısırlığa, hatta ölüme yol açabilir.[7]
Canlılara bakarken, hangi yönleriyle ekolojik dengede iş gördüklerini, ürettikleri kimyevî moleküller veya gıda olabilme kapasitelerini bir bütün hâlinde incelemek daha uygundur. Canlıların, bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalara verdikleri ilhamlar ve Rabbimizin hangi isimlerine ait mânâlara tercüman olduklarını göz ardı etmeden tefekkür ufkumuzda derinleşmeye vesile olabilecek yönlerine dikkat etmekte fayda vardır.
Dipnotlar
[1] Slugs and Snails, How It Works Book of Amazing Animal, Bournemouth: Imagine Publishing Ltd. 2012, s. 72.
[2] Brenden S. Holland, “Land Snails”, www.researchgate.net/publication/229088791
[3] “Escargot World”, escargot-world.com/snails-anatomy/
[4] “Land Snail”, en.wikipedia.org/wiki/Land_snail
[5] Maxwell McDermott ve ark. “Advancing Discovery of Snail Mucins Function and Application”, Frontiers in Bioengineering and Biotechnology, 11 October 2021.
[6] Yongeun Kim ve ark. “Snail mucin is a functional food ingredient for skin”, Journal of Functional Foods, 2022, 92/105053.
[7] Xiao-Ting Lu ve ark. “Snail-borne parasitic diseases: an update on global epidemiological distribution, transmission interruption and control methods”, Infect Dis Poverty, 2018, 7/28.