Çalışıp-çabalama, ırz, namus, şeref ve itibarın korunması mevzuunda hassas davranma mânâlarına gelen gayret; mukaddes ve münezzeh ilâhî gayretin ifadesi olan yasaklara karşı duyarlı olmayı ve fuhşiyâttan, münkerâttan uzak durmayı, Cenâb-ı Hakk’ın, kullarını temiz tutması, koruyup-kollaması adına gayreti sayarak, lâakal bir mütekabiliyet mülâhazasıyla, olabildiğince titiz davranmaktır ki, esası bazı ilâhî isim ve sıfatlara dayanan bir huluk-ı Rabbânîdir.
Bu önemli hususu tembih sadedinde Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Sa’d’ın gayretine mi hayret? Ben Sa’d’dan daha gayûrum, Allah da benden…” buyururlar ki; aslı, Allah’ın sevip-hoş gördüğü şeyleri, fevkalâde bir iştiyakla yerine getirip; hoşlanmadığı hususlara karşı da olabildiğince kararlı davranmak ve Zât-ı Vacibü’l-Vücud’un, esmâ, sıfât ve zâtını gönülden sevmek, sevmekle de kalmayıp O’nun herkes tarafından sevilmesi gayreti içinde bulunmak ve Rabbiyle olan münâsebetlerini dünya ve ukbâda her şeye tercih etmek şeklinde hulâsa edebiliriz. Bilhassa bu son noktayı hatırlatma adına bir hak dostunun şu heyecan dolu duyguları oldukça mânidar sayılır:
Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapın ya da abone ol
Abone Ol