İslâm Dünyası
İslâm dünyası, var olduğu günden bu yana, tarihin hemen hiçbir döneminde, şu andaki hâl-i pürmelâli ölçüsünde bir tâli’sizlik yaşamamış ve bilebildiğim kadarıyla, bu seviyede asla
İslâm dünyası, var olduğu günden bu yana, tarihin hemen hiçbir döneminde, şu andaki hâl-i pürmelâli ölçüsünde bir tâli’sizlik yaşamamış ve bilebildiğim kadarıyla, bu seviyede asla
Vecd u tevâcüdün sonunu hayret ve heymanla noktalamıştık. “Hayret”e daha önceki bölümlerde anlatıldığı mülâhazasıyla temas etmeyecek; fakat onun bir başka varyantı sayılan “dehşet”le, makam olmasa
Bir şeyin aslı, esası demek olan hakikat, görülen, duyulan ve akledilip kavrananın ötesinde neyin ne olduğunun, ne ifade ettiğinin ve neyi gösterdiğinin apaçık bilinmesi demektir.
İnsan benliğini bütünüyle iştiyakın sarması; hâlin, akıl, mantık ve muhakemenin önüne geçmesi diyebileceğimiz vecd, Cenâb-ı Hakk’ın, kulunun kalbine sürpriz bir teveccühü ve beklenmedik bir vâridatıdır.
İlim ve araştırma aşkı, ilâhî isimleri, o isimler arkasındaki Zât’ı yakından tanıma, tanıyıp yakınlığına ulaşma ve canlı-cansız karşılaşılan her nesnede O’ndan esintiler duyup hissetme adına
Kalbin solukları harfsiz kelimesizdir ama, biz en tesirli beyanı, en büyüleyici mûsıkîyi de onlardan dinleriz. Henüz dillere düşmemiş, gelip kulaklara ulaşmamış, kalem uçları ve daktilo
Yıllar var ki toplumumuzda sürekli bir düşünce kayması yaşanıyor ve her gün daha da yaygınlaşan bir üslûp bozukluğu bütün duygu ve düşünceleri âdeta esir alıyor.