Yeryüzü̈ ve gökyüzündeki her şeyin bir rengi vardır. Eğer renk diye bir kavram olmasa, her şey grinin tonlarında görünse dünya son derece sıkıcı bir hal alırdı. Denizden, ağaçlardan, giyimden hatta yiyeceklerden alınan zevk büyük oranda azalırdı. Oysa renkler insan ruhuna zevk verecek şekilde yaratılmıştır. Tek başına renk diye bir kavramın var olması büyük bir mucize iken, doğada bulunan renklerin çok güzel ve uyumlu bir şekilde kullanılmış olması Allah’ın insanlara lütfettiği büyük bir nimettir. Yapılan araştırmalarda, renklerin insanların düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını etkilediği tespit edilmiştir. Alışveriş seçimlerini, duyguları ve hatta hatıraları etkilediği düşünülen renklerin, çeşitli hastalıkları tedavi etmek için de araştırmalara konu olması ne kadar etkili kullanılabildiklerini göstermektedir.
Renkleri Nasıl Görüyoruz
Güneş ışığı, gözlerimiz ve renkler kusursuz bir uyum içinde yaratılmıştır. Görme olayının gerçeklemesi için baktığımız varlıklardan gözümüze ışık gelmesi gerekmektedir. İnsanın göremediği farklı ışık çeşitleri de vardır (X ışınları, gamma ışınları, kızıl ötesi ışınlar gibi). İnsan gözü sadece belirli dalga boyları arasındaki ışığı algılayabilir. Görülebilen ışık, mor ötesi ile kızıl ötesi dalga boylarının arasında kalan bölümdür. Gözlerimiz ışığı algılamak ve ona tepki vermek için önemlidir, ancak beynin görsel bilgiyi işleyen ve renk atayan oksipital loblardaki (beyinde görme duyusuyla ilgili bilgilerin işlendiği kısım) görsel merkezidir. Renkleri gözlerimiz ve beynimizle algılar, ruhumuzla görürüz.
Gözlerimiz, çubuk ve koni adı verilen özel fotoreseptörlerle (ışığa duyarlı hücreler) donatılmıştır. Çubuk hücreleri ışığa koni hücrelerden daha duyarlıdır ve loş ışıkta görmemizi sağlar. Çubuk hücreleri rengi algılayamaz. Koni hücreleri gündüz ve renkli görmemizi sağlar. Üç tür koni hücresi vardır: mavi, yeşil ve kırmızı. Bir nesneden bir renk yansıtıldığında, ışık dalga boyu gözlere çarpar ve koniler, işlenmek üzere beynin görsel korteksine sinyaller gönderir. Beynimiz dalga boyunu bir renkle ilişkilendirir. Gözlerimizin üç tip koni hücresi olmasına rağmen, koniler tarafından tespit edilen farklı ışık dalga boyları örtüşür ve dalga boyu sinyallerini birleştirerek milyonlarca farklı rengi ayırt etmemize vesile olur.[1]
Renk Psikolojisi
Renk psikolojisi artık günlük hayata şekil veren bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların renkler hakkında farklı fikirleri ve tepkileri vardır ve bu yüzden renk algısı şahsidir. Renk algısını etkileyen faktörlerin bazıları yaş, cinsiyet ve kültürdür. Bazı coğrafyalarda beyaz, mutluluk ve saflıkla ilişkilendirilirken başka bir bölgedekiler için beyaz giyinmek üzüntü anlamına gelebilir. Bunun sebebi, bu kültürlerde beyazın keder ve ölümle ilişkilendirilmesi olabilir. Renklerin insan duyguları ve davranışları üzerindeki etkisi araştırılırken bu ve benzeri faktörler dikkate alınarak doğru yaklaşımlarda bulunmak gerekir.[2] Renk ve davranışlar arasında doğrudan bir sebep sonuç ilişkisi bulunmazken, renkler ve neyi sembolize edebilecekleri hakkında bazı genellemeler yapılmıştır.
Renkler ve Duygular
Kırmızı, sarı ve turuncu gibi sıcak renklerin, heyecanlı verici olduğu kabul edilir. Soğuk renkler, görünür ışık spektrumunun mavi ucunda bulunur ve mavi, mor ve yeşili içerir. Bu renkler sakinlik ve huzur ile ilişkilendirilir. Renk sembolizmi genellikle grafik tasarım ve yayıncılık alanında belirli duyguları uyandırmak için kullanılır. Araştırmalar renklerin bazı kişilerde fizyoloji, davranış ve ruh hâli üzerinde bir miktar etkisi olduğunu göstermektedir.[3]
Kırmızı, görünür ışık spektrumundaki en uzun ışık dalga boyudur. Batı kültürlerinde kırmızı; güç, kontrol ve güç ile ilişkilidir. Ayrıca tehlikeye işaret eder ve uyanıklığı tetikler. Trafik ışıklarındaki kırmızı, sürücülerin uyanık olmaları ve durmaları gerektiğini gösterir. Ayrıca “mücadele et veya kaç” tepkisini uyandırır. Tehlike veya tehdit edici bir durumla karşılaşıldığında beynin amigdalası (beyindeki hipotalamus bezinin hemen üzerinde yer alan zihnî ve hissî durumlarla ile ilişkili kısım) tetiklenir ve verilecek tepki belirlenmiş olur. Kırmızının endişe verici bir durumda harekete geçmek için metabolizmayı hızlandırdığı ve kan basıncını yükselttiği düşünülmektedir.[4]
Mavi, sakinlik ve huzur ile ilişkilidir. Çalışmalar mavi ışığın sirkadiyen ritimlerimizi (uyku-uyanma döngülerimizi) sıfırladığını göstermektedir. Güneşten gelen mavi dalga boyundaki ışık, gün boyunca melatonin salgılamasını engeller. Melatonin uyku hormonudur ve mavi ışığa maruz kalmak melatonin salgısını engeller ve uykuya geçişi zorlaştırır. Cep telefonu ve tablet gibi cihazlardan yayılan ışığın da mavi olduğunu hatırlamakta fayda var.[5]
Sarı; canlılık, enerji, umut, onur, korku ve kırılganlık temsilcisidir. Göze çok çarpan, parlak bir renktir. Trafik işaretlerinde, taksilerde ve okul otobüslerinde siyahla birlikte sıklıkla sarı renk kullanılır. Mutluluk ve dostluk ile ilişkilidir ve yetkinliği, iyimserliği ve üretkenliği temsil eder. İlginç bir şekilde sarı, korku ve hastalıkla da ilişkilendirilir.
Yeşil, görünür ışık spektrumunda sarı ve mavi arasında bulunur ve dengeyi temsil eder. Baharın rengidir ve genellikle büyüme, hayat ve tabiat ile ilişkilidir. Yeşil; güvenlik, refah, zenginlik, talih ve finans ile bağlantılıdır. Sakinleştirici etkisi olduğu ve stresi azalttığı düşünülen, yatıştırıcı bir renktir.[6]
Turuncu bilgelik, zevk, gurur ve yalnızlığı temsil eder. Sıcaklık, coşku ve cesaretle ilişkilendirilir. Açlık hissini artırarak iştahı tetiklediği düşünülmektedir. Bu sebeple restoran ve kafelerde özellikle tercih edilir. Ayrıca turuncu ışığa maruz kalmanın zindelik verdiği ve uyuşukluğu azalttığı görülmüştür.
Mor servet, haysiyet, bilgelik, kibir ve sabırsızlık durumlarını temsil eder. Mor veya menekşe, görünür ışık spektrumundaki en kısa dalga boyudur. Asaleti, gücü ve ayrıcalığı temsil eder. Aynı zamanda maneviyat, kutsallık ve zarafet ile de ilişkilidir. Açık mor renkler inceliği temsil ederken koyu mor renkler üzüntü, korku ve endişeyi sembolize eder.
Siyah saldırganlık, kasvet, güvenlik, soğukluk ve boşluk kavramları ile ilişkilendirilir. Görünür ışık spektrumunun bütün dalga boylarını emen siyah, renk yansıtmaz. Birçok kültürde korku, ölüm, bilinmezlik ve kötülüğü çağrıştırır. Bunlarla birlikte gücü, otoriteyi, karmaşıklığı, ciddiyeti ve bağımsızlığı temsil eder.
Beyaz narinliği, saflığı, mükemmelliği, temizliği ve iyiliği çağrıştırır. Siyahın tam tersidir ve görünür ışık spektrumunun tüm dalga boylarını yansıtır. Doğu kültürlerinde beyaz, keder ve ölümle ilişkilendirilirken batı kültürlerinde saflığı, masumiyeti ve temizliği temsil eder. Beyaz aynı zamanda güvenlik, maneviyat ve inançla da ilişkilidir.[7]
Renkler, San-i Zülcelal tarafından insanlara verilen en büyük nimetlerdendir. Rabbimiz, “Yeryüzünde türlü türlü renklerle, her çeşitten bitki ve hayvan olarak sizin için yarattığı daha neler neler var! Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak ibret var.” (Nahl, 16/13) buyurmaktadır. Bu âyetle tabiattaki estetiğe, insanın duygularına hitap eden yönüne dikkat çekilmektedir. Renkler, Kendisini bize tanıttıran ve sevdiren Rabbimiz tarafından insanlara verilen en büyük nimetlerdendir.
Dipnotlar
[1] Chellappa, S. L. ve ark. (2014). Photic memory for executive brain responses. Proceedings of the National Academy of Sciences, 111 (16), 6087-6091.
[2] Azeemi, S. T. Y., & Raza, M. (2005). A critical analysis of chromotherapy and its scientific evolution. Evidence-based complementary and alternative medicine, 2.
[3] www.thoughtco.com/color-psychology-and-human-behavior-4151666
[4] www.hindawi.com/journals/ecam/2005/254639/
[5]Holzman, D. C. (2010). What’s in a color? The unique human health effects of blue light.
[6] Dzulkifli, M. A., Mustafar, M. F. (2013). The influence of colour on memory performance: A review. The Malaysian journal of medical sciences: MJMS, 20(2), 3.
[7] www.thoughtco.com/color-psychology-and-human-behavior-4151666