Küçükken bahçemizde oturup gökyüzünü seyretmeyi çok severdim. Bilhassa sonbahar aylarında, göç için hazırlanan kuş sürülerini takip etmek büyük bir zevkti. Yüzlerce kuşun sürüler hâlinde kanat çırpmadan süzülmeleri beni âdeta büyülerdi. Bazen farklı yoğunluktaki kuş sürülerinin gökyüzünde birbirinden ayrı gruplar hâlinde, müthiş bir uyum içinde, V şeklinde uçmalarına şahit olduğumda, zihnimde bir soru belirirdi: Neden kuşlar V şeklinde uçuyorlardı?
O zamanlar bunun cevabını bilemezdim elbette, ama yıllar sonra, kuşların göçleri ile ilgili araştırmaları okudukça bu soruma cevap buldum. Kuşların V şeklinde uçmaları aslında çok uygun bir stratejiymiş. Peki böyle bir stratejiyi, bir kuş icat edebilir ve uygulamaya koyabilir mi?
Kuşların göçü hiç değişmeden her sene devam eder. Küçük ötücü kuşlar, su kuşları, yırtıcı kuşlar ve kıyı kuşları dâhil olmak üzere, binlerce göçmen kuş türü, kıtalar ve okyanuslar boyunca muazzam yolculuklara çıkar. Kuzey yarım küreden, güney yarım küreye, daha sıcak iklimlere göç ederler. Bazıları binlerce kilometre yol katederek üreme alanlarından, daha ılıman bölgelere uçarlar. Uzun kanatlı kırlangıç (Hirundo rustica), dünyanın en uzun mesafe kateden göçmen kuşlarından biridir. Göç sırasında, tek seferde 16.000 km’den fazla uçabilirler. Bazı araştırmalar, yılda 48.000 ile 64.000 km arasında uçtuklarını göstermektedir.[1] Bu kuşlar, hayvanlar âleminde bilinen en uzun mesafeli göçü gerçekleştirir. Kızıl kuyruklu kız kuşu (Phaethon rubricauda) ise, Alaska’dan Yeni Zelanda’ya, kesintisiz 11.000 km uçarak en uzun deniz aşırı göçü gerçekleştiren kuş türüdür.[2]
Zorlu Uçuşlarda Metabolizma
Kuşların zorlu uçuşlarda başarılı olarak hayatlarını idame ettirmeleri için metabolizmaları özel donanımlı olarak yaratılmış ve aynı zamanda kendilerine, elverişli rüzgârları kullanabilme kabiliyeti verilmiştir. Uçuş kasları, yüksek oranda yağ depolayabilir ve bu yağı enerjiye dönüştürebilir, böylece uzun süre boyunca yorulmadan uçabilirler.
Atmosferin yüksek irtifalarında, oksijenin azlığını göz önünde bulundurursak, kuşların bu yüksekliklerde hızlı kanat çırpmaları için gerekli enerjiyi elde edecek yağ yakımı için oksijen ihtiyacı artar. Bunun için kuşların akciğerlerine çok ince duvarlı hava keseleri eklenmiş ve bu keseler, kemiklerin içindeki boşluklara kadar uzatılmıştır. Hava keseleri, neredeyse bütün vücut boşluklarına dağıtılmış olup alınan hava ön ve arka keselere ayrı ayrı gönderilirken hem akciğerin içinde hem de keseciklerin cidarında oksijen alışverişi çok verimli yapılır. Kemiklerin içlerinin boş olması, aynı zamanda kuşun iskeletinin de hafiflemesini sağlar. Göğüs kasları hücrelerinde çok yoğun bulunan mitokondriler sayesinde, enerjilerini uzun müddet korurlar, bu yüzden göğüs kasları koyu kırmızı renktedir, hâlbuki uçmayan tavukların göğüs kasları beyazdır. Kalblerinin vurum hızı ve böbreklerinin suyu korumaya yönelik süzme fonksiyonu, göç etmeye uygun şekilde ayarlanmıştır. Ayrıca çok iri cüsseli ve geniş kanat açıklığına sahip Albatros gibi kuşların yorulmamaları için, belli bir yüksekliğe ulaşınca kanatların dirsek kısmına yerleştirilmiş tendonlar (kiriş), kol kemiklerini otomatik olarak kilitler, böylece kanatlar güç sarf etmeden hep açık kalır.
Kuşların vücudunu saran örtü tüyleri ısıyı korurken hem hafif ve hem de dayanıklı kanat ve kuyruk telek tüyleri, uçuş için geniş bir yüzey meydana getirerek havanın kaldırma gücünden istifadeyi mümkün kılar. Bunların dışında leylekler ve akbabalar gibi bazı kuşlar, sanki fizik ve termodinamik bilgisine sahipmiş gibi, termal konveksiyon akımlarını (ısınarak yükselen hava) kullanarak yüksek irtifalara çıkabilirler. Çoğu zaman 2000 metreye kadar yükseldikten sonra bir sonraki termal akıma binmek için kanat çırpmadan süzülerek alçalırlar. Bu strateji, leyleklerin gün boyunca minimum enerji harcayarak uzun mesafeler katetmelerini sağlar.[3]
Kuş sürülerinin V şeklinde uçmaları da bir diğer etkili uçuş tekniğidir. Bu şekilde, önde uçan güçlü ve büyük kuşlar, arkadakiler için koruyucu bir kalkan oluşturarak daha zayıf kuşların işini kolaylaştırırlar. Yorulan kuş arkaya gider ve yerine daha zinde bir kuş geçer, böylece öndeki kuş çok fazla yorulup tükenmeden değiştirilmiş olur.
Yükseklerde Uçanlar
Kur’ân-ı Kerim’de Allah (celle celâluhu), kuşların uçuşlarına dikkat çekerek şöyle buyurur: “Üstlerinde kuşların saf saf dizilip kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman’dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür.” (Mülk, 67/19). Bu âyet özellikle göçmen kuşlara odaklanırken onların göklerde mükemmel bir denge içinde yolculuk ettiklerini ve vücutlarındaki muazzam sistemleri anlatır. Ayrıca Allah’ın onları “gökte tutması” ile ilgili sırlara dikkat çekilir ve bunların örnek alınarak uçuş konusunda yeni teknolojilerin geliştirilmesi teşvik edilir.
Göçmen kuşların bir kısmı yüksek irtifada uçar. Bazı deniz kuşlarının Atlantik’i geçen göç rotaları incelenmiştir. Araştırmacılar, bir fırtına kuşunun (Hydrobates pelagicus), göç sırasında 8100 metre yükseklikte uçtuğunu tespit etmişlerdir. Bu, bir kuş için kaydedilmiş en yüksek irtifa olarak bilinmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışma, kazlar ve diğer deniz kuşlarının muazzam yüksekliklere çıkabildiğini ve bunun göçleri sırasında onlara büyük fayda sağladığını göstermektedir. Yüksek irtifalar, daha hızlı hava akımları ve daha az engelle karşılaşma imkânı sunmaktadır.[4]
Şaşırmayan Navigasyon
İlk göçlerine çıkan genç kuşlar, önceki nesillerle tam olarak aynı zamanda ve aynı rota üzerinden hedeflerine doğru binlerce kilometre uçabilirler. İklim ve meteorolojik şartların da hesaplanmasıyla tespit edilen bu göç ve rota bilgisi, kuşların hangi organına ve nasıl bir yazılımla işlenmiştir? Mevsimlere göre planlanan kuş göçlerinin kesinliği, zamanlaması ve mesafelere göre vücutlarında yakıt olarak kullanılacak yağın uygun miktarda depolanması, muhteşem bir programlamayı gerektirir ve âciz bir kuşun böyle bir bilgiyi kendi başına üretmesi mümkün değildir. Çok aşırı yağ biriktirip şişmanlayan bir kuş için bu gereksiz bir yüktür. Az yakıt depolayan bir kuş ise enerjisi tükenerek yolda kalır. Bütün bu tedbirler ve hesaplamalar Allah’ın sevk-i İlahî ile kuşlara ihsan ettiği özelliklerdir. Her küçük kuşun içindeki mucizevî göç programlaması, Allah’ın eşsiz kudretini, hikmetini ve bütün yaratıklara olan merhametini ortaya koyar.
Binlerce kilometrelik uçuşlar sırasında pusula, harita veya benzeri yön belirleyicileri olmadan, rehbersiz bir kuş gideceği yönü nasıl bulur? İlk teklif edilen teori, kuşların yer şekillerini ezberleyerek yolu bulduklarıydı, ancak yapılan deneyler bu teorinin yanlış olduğunu gösterdi. Yapılan bir deneyde, kuşların gözlerine, çevresini görmelerini engelleyen buğulu lensler takıldı. Yeryüzü şekillerini göremedikleri hâlde, sürülerinden birkaç kilometre uzakta bırakıldıklarında bile, yolculuklarına devam edebildiler.
Daha sonraki araştırmalar, kuşların yerin manyetik alanını algılayarak yönlerini bulmalarını sağlayan gelişmiş bir “manyetik alan algılayıcı” sistemine sahip olduklarını ortaya koymuştur. Kuşların kafataslarında ve burunlarında bulunan, bir demir minerali olan magnetit ihtiva eden hücreler vasıtasıyla, dünyanın manyetik alanını algıladıkları tespit edilmiştir.[5] Özellikle göç sırasında yön bulmada kritik bir rol oynayan bu manyetik duyuları sayesinde kuşların birçoğu, dünyanın zaman zaman değişen manyetik alan çizgilerini kullanarak, binlerce kilometrelik göç rotalarını takip edebilmektedir. Deneyler, göçmen kuşların %2’lik bir manyetik alan değişimini bile hissedebildiklerini göstermiştir.
Natüralist ve materyalist düşüncelere saplanmış bazı kimseler, kuşların vücutlarında bir tür pusula olduğunu öne sürerek bu konuyu açıkladığını düşünse de asıl büyük soru cevap beklemektedir. Kuşlar nasıl olmuş da bir pusula ile donatılmıştır? Pusula, insanlar tarafından icat edilmiş bir âlettir, peki kuşlar bu kabiliyete ve donanıma nasıl sahip olmuşlardır?
Kuşların Uzun Mesafeli Göçleri
Kuşların uzun mesafe göçleri sırasında harcadıkları enerji ve katettikleri mesafeler hakkında yapılan hesaplamalara göre, sekiz gram yağa sahip bir bülbül, 3000 km uçabilmektedir. Yaklaşık dört gram ağırlığındaki sinek kuşu, 800 km’lik Meksika Körfezi geçişini bir gramdan daha az yağ yakarak tamamlayabilmektedir.[6] Kuzey Amerika ormanlarında üreyen yaklaşık 10 gram ağırlığındaki karabaş ötleğeni (Setophaga striata), her sonbaharda büyük sürüler hâlinde Atlantik sahillerine ve Güney Amerika’ya göç etmektedir. Dinlenmeden 1500 km yol kateden bu küçük kuşlar, yolculukları boyunca en az 86 saat uçabilmekte, ilkbaharda aynı rotayı izleyerek geri dönmektedirler.[7] Gezici albatrosların (Diomedea exulans), dünya çapında, 46 günde 15.200 km’lik yolculuk veya uçuş yaptığı rapor edilmiştir.[8]
Kuşların gösterdikleri başarı, azim ve dayanıklılık karşısında hayretlere düşeriz. Hâlbuki başta yön bulma ve yolculuğa hazırlanma gibi geniş bir ilim isteyen faaliyetler, âciz ve zayıf kuşların omuzlarına konulmaz, ancak sevk-i İlahî ile açıklanabilir. Onların bu yolculuğu bizlere; teslimiyetin, fedakârlığın ve hedefe odaklanmanın önemini hatırlatır. Ayrıca göç sırasında sergiledikleri enerji tasarrufu ve iş birliği, insanlara enerji verimliliği, kaynak yönetimi ve iktisatlı enerji kullanımı konularında ilham kaynağı olabilir.
Dipnotlar
[1] Jesse Greenspan, “Astonishing Stories of Animal Migrations”, www.audubon.org/news/astonishing-stories-animal-migrations
[2] R.A.R. McGill ve ark. “Isotopic investigation of migration and diet of the red-tailed tropicbird Phaethon rubricauda breeding in the Seychelles”, Ibis, 2019, 161(1): 48–60.
[3] P. Berthold, Bird Migration: A General Survey, New York: Oxford University Press, 2001, s. 84.
[4] L.A. Hawkes, “The trans-Atlantic migration of a white-faced storm petrel, Biology Letters, 2011, 7(2): 249–252.
[5] R. Wiltschko ve W. Wiltschko, “Magnetic orientation in birds”, Journal of Comparative Physiology A, 2012, 198(10): 765–777.
[6] Berthold, a.g.e.
[7] W.V. DeLuca ve ark. “Transoceanic migration by a 12 g songbird”, Biology Letters, 2015, 11(4): 20141045.
[8] J.P. Croxall ve ark. “Global circumnavigations: Tracking year-round ranges of nonbreeding albatrosses”, Science, 2005, 307: 249–250.