Agnotoloji

Bilgi insan hayatı için hayatî öneme sahiptir. Bilgi, doğruluğu gerekli ve yeterli delillerle temellendirilmiş “şuur muhtevaları” olarak tarif edilir. Bilenin, yöneldiği konuyu bütün yönleri ve alanlarıyla kuşatıp anlamasına “ihata”, onu tam olarak kavramasına “vukuf”, aynı konuda derinleşip uzmanlaşmasına da “rüsûh” denilmektedir. Bilginin tam zıddı olan bilgisizlik ise “cehl” kelimesiyle ifade edilir.[1] Hâsılı, bilgi yalın hâldeyken çok önem arz etmez. İnsan, karşılaştığı bilgiyi doğrulamadan kullanamaz.

Agnotoloji, kültürel olarak oluşturulmuş şüphelerin, özellikle yanlış veya yanıltıcı bilimsel verilerin nasıl yaygın hâle getirildiğini inceler. Terim, “bilmemek” anlamına gelen Yunanca “agnosis” kelimesinden türetilmiştir ve Stanford Üniversitesinde bilim tarihi profesörü olan Robert N. Proctor (1954–) tarafından popüler hâle getirilmiştir.[2] Agnotoloji, bilgisizliğin çeşitli bağlamlarda, mesela hükûmet uygulamaları, medya manipülasyonu ve eğitim sistemleri aracılığıyla nasıl üretildiğini veya sürdürüldüğünü inceler. Genellikle tütün endüstrisi kampanyaları veya iklim değişikliği gibi konularda bilimsel bilgileri yanlış sunmak veya gizlemek maksadıyla yapılan yayınlara odaklanır.

Proctor, cehaletin sadece henüz öğrenilmemiş şeylerle ilgili olmadığını, aynı zamanda birileri tarafından oluşturulan bir bilgisizlik olduğunu fark etmiştir. 1992 yılında Berkeley Üniversitesinden dil bilimci Iain Boal’e bu kavramı nasıl ifade edebileceğini sormuştur. Boal’in teklif ettiği “agnotoloji” kelimesi, literatüre yerleşmiştir. Proctor, agnotolojiyi “bilgisizlik bilimi” olarak tanımlamış ve “kasıtlı olarak cehalet yayma konusunun incelenmesi” olarak izah etmiştir.[3]

Proctor, 1979’da tütün şirketlerinin kullandığı gizli bir talimatı fark etti. 1969’da Brown & Williamson tütün şirketinin kaleme aldığı “Sigara ve Sağlık Önerileri” başlıklı bir yazıda, sigara karşıtı kampanyaların üstesinden gelmek için büyük tütün şirketlerinin uyguladığı taktiklerden söz ediliyordu. Bu taktiklerin başında, zihinlerde sigara hakkında şüpheler oluşturmak geliyordu. Yani sigara içmenin kansere yol açıp açmadığı konusunda kafa karışıklığı doğurmak için çalışmalar yapmaları isteniyordu. Proctor’un ilgisini çeken bu öneri, onu bu konuya eğilmeye sevk etti. Proctor, bu çalışması neticesinde büyük tütün firmalarının sigara içmenin sağlık üzerindeki zararlı etkileri konusundaki gerçekleri gizlemek için büyük meblağlar harcadıklarını ve tüketicilerin sigaranın zararlarını öğrenmek istemediklerini gördü.

Bu firmalar, ilmî araştırmalarla ortaya konan bazı verileri çürütmek maksadıyla bazı çalışmalar yürütmüşlerdir. Hedefleri kafa karıştırmaktır. Uzmanların ittifak edemediği kanaati hâsıl olmuş ve birbirine zıt görüşler arasında kalan tüketiciler, tütün ürünlerini kullanmaktan vazgeçmemişlerdir.

Proctor, “Güçlü sanayilerin kendi ürünlerini satmak için bilgisizliği nasıl teşvik edebileceğini araştırıyordum. Bilgisizlik güç sağlar ve agnotoloji de kasıtlı olarak oluşturulan cehaletle ilgilenir. Agnotolojiye yoğunlaşınca bu bilimin gizli dünyasını keşfettim ve tarihçilerin buna daha fazla ilgi göstermesi gerektiğini düşündüm.” sözleriyle insanların zihinlerinin nasıl yanlış yönlendirildiğine dikkatleri çekmiştir.[4]

Cehaletin Kaynakları

Proctor’e göre üç türlü cehalet vardır:

  1. Bilginin yokluğundan türeyen cehalet: Bilinen ve bilinmeyenin fark edilememesi durumu.
    2. Bilgi üzerine cehalet: Bilinebilen bilginin bilinmemesi, bilinmeyenin bilinmesi durumu ve hatalar.
    3. Baskılanan veya gizli tutulan bilgiden türeyen cehalet: Tabular, inkârlar, gizlilik ve mahremiyet.

Agnotolojinin örneklerini siyasette, bilimde, ticarette hatta teolojide görmek mümkündür. ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde, rakipleri, Başkan Barack Obama’nın milliyeti konusunda bir şüphe oluşturmaya çalışmışlar. Obama 2011’de doğum sertifikasını gösterinceye kadar bu propaganda çalışmaları sürmüştür. Avustralya’da bazı siyasi yorumcular, ülkenin kredi notunu Yunanistan’a benzetip şuurlu olarak panik oluşturmaya kalkışmıştır. Oysa kredi derecelendirme kurumlarının iki ülkenin tamamen farklı olduğunu gösteren yayınlarına ulaşmak mümkündür.

Bugün iklim değişikliğini inkâr edenler, bilimsel verilere karşı aynı yöntemi kullanmaktadır. Evrim teorisinden küresel ısınmaya, gıdaların fayda ve zararlarından insanı mutlu eden hususlara, başarının tanımından ideal aileye, seçim sonuçlarından devletin icraatlarının haklılığına kadar birçok konuda agnotolojinin örneklerini görmek mümkündür.

Köklü bir cehalet döneminde yaşadığımızı ifade eden Proctor, bilginin erişilebilir olmasının, doğru bilgiye ulaşıldığı anlamına gelmediğini hatırlatır. Amerikalı bilim tarihi profesörü, siyasi ve felsefî konularda insanların bilgisinin çoğu zaman inanca, geleneğe ve daha da çok propagandaya dayalı olduğunu belirtir.[5] İnsanlar bir olguyu anlamadığında veya ticarî ya da siyasi nitelikli özel çıkar grupları bir konu hakkında kafa karışıklığı oluşturmaya çalıştığında, cehalet daha kolay yayılmaktadır.

Bilgisizliği araştıran bir başka akademisyen, Cornell Üniversitesinden David Dunning, bilgisizliğin yayılmasında internetin rolüne vurgu yapar.[6] Dunning, “Herkes kendi başına uzman kesilir ve kasıtlı olarak cehalet yaymak isteyen güçlü çıkar gruplarının avı hâline gelebilir.” şeklinde bir yorum yapar. Dunning, insanların kendi sonuçlarını çıkarma yeteneğini yitirmesinden değil, bunun çok kolay hâle gelmesinden yakınır. Bu durumda yanlış algıları düzeltmenin yolunun, başkalarına danışmaktan geçtiğini söyler.[7]

Dünya Ekonomik Forumu, “kitlesel dijital yanlış bilgilendirme” konusunu, toplumu tehdit eden ana unsurlar listesinde zikretmektedir. Kilo kaybıyla alâkalı 50 internet sitesinde yapılan bir incelemede sadece üçünün sağlıklı bilgiler içerdiği görülmüştür. Aşıyla alâkalı 150 YouTube videosunun ise ancak yarısının otoritelerce desteklendiği görülmüştür.[8] Yale Üniversitesinde yapılan bir araştırma da internet erişiminin, insanların ne kadar akıllı ve bilgili olduklarına dair şişirilmiş, aldatıcı izlenimler edinmelerine sebep olduğunu ortaya koymuştur.[9] Hâsılı, internet; bilgiye hızlı ulaşmaya vesile olsa da bilginin kalitesi ve değeri konusunda önü alınamaz bir problemi de beraberinde getirmiştir. Kitleler manipülasyona açık bir hâle gelmiştir.

Aldatma Maksadıyla Kullanılan Agnotoloji

Günümüzde bazı büyük firmalar, özellikle iktidarda kalmaya çalışan bazı yozlaşmış siyasiler agnotolojiye başvurmaktadırlar. Bu kişi ve kuruluşlar, toplumu yanlış yönlendirme adına, dizi, reklam, film, belgesel, haber ve eğlence programları üzerinden agnotolojik faaliyetler gerçekleştirmektedir.

Gelecek nelere gebedir bilemeyiz. Belki, bugünkü “Helal Sertifikası” kurumları gibi, gelecekte hemen her alanda “güvenilirlik sertifikası” veren kurumlara ihtiyaç duyulacaktır. Güven ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle daha ne akıl almaz agnotoloji teknikleriyle karşılaşacağımızı zaman gösterecektir.

Sonuç

Tarih boyunca kitlelere hükmetme hırsı yaşayan zorba liderler; yanlış bilgilendirmeyi, gerçekleri ters yüz etmeyi, gerçeği gizlemeyi, olayları çarpıtmayı; hedef kitle olan toplumda, panik, korku, kaos, sarsıntı ve çöküşü hedeflemişlerdir. Kendi çıkarlarına ters düşen kişileri, düşmanlar olarak takdim etmişlerdir.

Kur’ân; Efendimiz ve Asr-ı Saâdet toplumunun, zor ve kritik zamanlarda, en önemli nitelikleri “kizb” (yalan), “hud’a” (aldatma), “ifsâd” (bozgunculuk) ve “ircâf” (fitne çıkarmak maksadıyla söylenilen yalan) olan münafıklarla[10] yaşadıkları bazı olaylara dikkatimizi çekmektedir.

Kur’ân, yalan şahitlikten meneder.[11] Efendimiz yalan sözden şiddetle sakındırır[12] ve inanan bir kimsenin asla yalan söylemeyeceğini ifade eder.[13] Peki yalan sözlere kanıp hak ve hakikati görmeyenler, hakkın şahitliğini yapmayanlar, zalime ve zulme arka çıkanların durumu ne olacak? Kur’ân, bilginin doğrulanması konusunda ısrarla tavsiyede bulunduğu, fasıktan bir haber geldiğinde iyice araştırmadan hareket edilmemesini emrettiği hâlde,[14] en ciddi konularda ortaya konulan bilgilere vize sormamanın neticesini düşünmek gerekir.

Dipnotlar

[1] Necip Taylan, DİA, “Bilgi” maddesi.

[2] Robert N. Proctor, Londa Schiebinger, Agnotology: The Making and Unmaking of Ignorance, Stanford, California: Stanford University Press, 2008.

[3] A.g.e. s. 1–33.

[4] A.g.e.

[5] Sibel Çağlar, “Agnotoloji Nedir? Cehalet Nasıl Yaygınlaştırılır?”, www.matematiksel.org/6-adimda-agnotoloji-yani-cehalet-yayma-bilimi/; Bilal Tanrıverdi, “Cehalet Bilimi–Agnotoloji: Menfaat Gereği Cehalet Yayan Topluluklar”, www.bilaltanriverdi.com/cehalet-bilimi-agnotoloji-menfaat-geregi-cehalet-yayan-topluluklar/

[6] Fatma Gündüz, “Dunning-Kruger Etkisi”, Çağlayan, Sayı: 69, Aralık 2022.

[7] Bkz. David Dunning, “Why the Internet isn’t making us smarter – and how to fight back”, theconversation.com/why-the-internet-isnt-making-us-smarter-and-how-to-fight-back-56713; “Is ignorance bliss in a digital world?”, www.bbc.co.uk/programmes/articles/2JKXrnn1dSwbfjDvXTlRXjP/is-ignorance-bliss-in-a-digital-world

[8] Dunning, a.g.e.

[9] Matthew Fisher, Mariel K. Goddu, Frank C. Keil, “Searching for Explanations: How the Internet Inflates Estimates of Internal Knowledge”, Journal of Experimental Psychology, 2015, Vol. 144, No. 3, 674–687.

[10] Bakara, 2/9, 10, 11; Nisâ, 4/142; Ahzâb, 33/60; Münâfikûn, 63/1.

[11] Hac, 22/30.

[12] Buhârî, Şehâdât, 10, Edeb, 6, İsti’zân, 35, İstitâbe, 1; Müslim, Îmân, 143.

[13] Buhârî, Edeb, 78; Müslim, Birr, 45, Muvatta, Kelam, 16. Ayrıca bkz. Muvatta, Kelam, 19.

[14] Hucurât, 49/6.

Bu yazıyı paylaş